Zor değil translate Portuguese
2,862 parallel translation
Binanın yapımını engellemeye çalışan bir kadınla çıkmak zor değil mi?
Não é difícil namorar uma mulher que está a tentar impedir que o teu prédio seja construído?
O kadar da zor değil!
Não é assim tão dificil!
Polislik görevinden neden ayrıldığını anlamak zor değil.
Agora percebo porque saiu da polícia.
Benim için olduğu kadar zor değil.
- Não tão difícil como para mim.
Gördün mü? O kadar da zor değil.
Não foi assim tão difícil.
O kadar da zor değil.
Não é difícil.
O kadar da zor değilmiş, değil mi?
Não foi muito difícil, pois não?
İşin hiç zor değil.
Isso não seria muito difícil.
Farketmek o kadar da zor değil.
Não foi muito difícil de ver.
Tanrım! O kadar da zor değil, Ryan!
Não é assim tão difícil, Ryan!
Ezik olmayı denemelisin, o kadar da zor değil.
Devias tentar ser uma marginalizada. A tua vida não é tão difícil.
Aslına bakarsan, sandığın kadar zor değil.
Na verdade, não é assim tão inverosímil.
Laura, senin için hiçbir şey zor değil.
Para ti, nada é difícil. - Tu és perfeita.
Daha çok Maxeen'i gerçi ama şu "bir alana iki tane" işi o kadar da zor değil.
Principalmente da Maxeen, mas tudo bem. A cena do... Dois por um, é...
Zor değil ki efendim.
Não é difícil, senhor.
Adamın neden şikâyetçi olduğunu anlamak zor değil.
Não admira que o tipo tenha tantas reclamações.
Zor değil.
Nada muito complicado.
O kadar da zor değilmiş, değil mi?
Não foi assim tão difícil, pois não?
O kadar da zor değilmiş değil mi?
Não foi tão difícil, foi?
Hayal etmek zor değil mi?
É difícil imaginar, não é?
Bu zor zamanlarda annesine tek başına destek olmak zorunda değil ki.
Ele não devia ajudar a mãe a passar por isto tudo sozinho.
Zor bir soru değil.
Isso não é uma pergunta difícil.
Ne kadar zor olacağı veya ne kadar süreceği umurumda değil... - Cevapları bulacağız.
Independentemente da dificuldade ou do tempo da tarefa, teremos respostas.
Hoşuna gitsin ya da gitmesin bizleri zor duruma soktuğu sürece Sophia falan umurumda değil benim.
Quer gostemos ou não, a Sophia só importa enquanto não arrastar o resto de nós com ela.
İkimizin tutumu arasında zor olan seninki değil.
Conheço as tuas e as minhas e a tua maneira não é a mais difícil.
Aynen öyle. İki yerde birden olmak zor olmalı, değil mi?
É difícil estar em 2 lugares ao mesmo tempo, não é?
Yaptıkların için değil. Yıllarca çok zor şartlarda çalışan .. polis gücünün yıpratılmasına izin vermesdiğin için.
Não pelo que fizeste, mas porque não permito que o trabalho da corporação em todos estes anos seja em vão.
Yani, zor durumdasın ama iyisin, değil mi?
Quero dizer, estás preso, mas estás bem, certo?
Hâlâ zor kararlar veremiyorsun, değil mi?
Ainda não consegues tomar as decisões difíceis, pois não?
O kadar da zor değil.
Não é muito dificil.
"Sakın evde denemeyin" deyişini öğrenmenin zor yolu değil mi?
Aprendeu da maneira mais difícil o significado de "não faças isto em casa"?
Bu zor ve kişisel kararı versen bile güvenliği garanti değil.
Mesmo após tomar a decisão mais difícil e pessoal de todas, ainda não será seguro.
Krep konusunda zor beğeneceğimin farkındasın, değil mi?
Sabes que sou muito exigente com panquecas.
O kadar zor bir soru değil.
Não é uma pergunta assim tão difícil.
O öküzü havada tutmanın zor olduğunu biliyorum, ama onun düşmesini istemeyiz, değil mi?
Sei que é difícil elevar uma vaca ao ar, mas nós não queremos deixa-la cair, não é?
Bu yüzden, değil mi? Çünkü zor ve cesurca.
Porque era algo grande e ousado.
Çok zor bişey ve burda şerif olmak kolay değil
Dizem que ficou louco depois de se tornar Xerife.
Diğer çocuklar sana zor zamanlar yaşatıyor değil mi?
Estás a ter dificuldades com os outros miúdos, não estás?
Ay'a gitmeyi... kolay olduğu için değil, zor olduğu için seçtik.
Escolhemos ir à lua, não por ser fácil, mas sim porque é difícil.
Zor bir ameliyat olacak ama imkansız değil.
É uma operação delicada, mas não é impossível.
Hae Joon kazadan zor kurtulmuş, kimsenin keyfi yerinde değil adamın haline bak.
Hyun-Jung está assustada, está um ambiente pesado.
Emily, bunun zor geldiğini biliyorum ama kötü bir şey değil gerçekten.
Ouve, Emily. Eu sei que é difícil, mas não é mesquinhez.
Sensiz zor hayatta kaldık, değil mi Mads?
Mal sobrevivemos sem ti, não foi, Mads?
Bu zor olacak. Bu ülkenin en nüfuzlu devlet memuru sensin, değil mi? Sağ ol.
É um dos funcionários mais importantes do Pais, não é?
Arkadaşlarını çöp niyetine kullanmayınca ilham bulmak zor oluyor, değil mi?
É difícil encontrar inspiração quando não estás a dizer mal dos teus amigos?
Bu kitabın film haklarını istiyorum ve sende yazarla iyi arkadaş olduğuna göre senin için zor olmamalı, değil mi?
Quero os direitos cinematográficos deste livro, e já que és grande amiga do autor, isso não será problema, certo?
Offshore, evet güneş yanığı turistler için kokteyller hazırlamak zor olmalı, değil mi?
É, o Offshore. Deve ser difícil servir bebidas a turistas bronzeados. Certo?
Moteldeki duştan DNA bulmak çok zor bir şey değil çocuklar!
Não é difícil tirar ADN do ralo de um chuveiro de motel, rapazes!
Kopya olmak zor bir şey, değil mi?
É difícil ser-se um clone, não é?
Tamam, ama o değil. Şimdi... Şimdi ikisi de o o yüzden iki katı zor olacak...
Pronto, não é só ele, agora são dois, portanto será duas vezes mais difícil...
Bunu görmek çok zor değil.
Dá até para sentir o cheiro da cidade a espera.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değildim 75
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değildim 75