English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ Ç ] / Çabuk yap

Çabuk yap translate Portuguese

298 parallel translation
Dediğim her şeyi yap ve çabuk yap.
A partir de agora faça tudo o que eu disser e depressa.
- Çabuk yap.
Prontos para a máquina.
Ama kaçmadığı, hatta seninle dövüştüğü zaman onu vur ve bunu olabildiğince çabuk yap.
Mas se não correrem... e lutam enquanto você atira... atire mais.
Nasıl yapacağın umurumda değil, yeter ki çabuk yap.
Não me interessa como o faz, mas faça-o depressa.
Çabuk yap.
Depressa.
Her şeyi dene ama bunu çabuk yap.
Sim, senhor.
Ben yukarı çıkıyorum, eğer bulursam işaret verdiğimde beni izleyin, ve bunu çabuk yapın.
Vou subir pela nascente, se ele não disparar... sigam-me quando der o sinal, e façam-no depressa.
Tom, bu iş gün ışığında yapılacaksa, çok çabuk yapılması gerek.
Tom... se é para ser feito à luz do dia, tem de ser rápido.
Çabuk yap.
Rapidamente.
İşinizi çabuk yapın.
Depressa. Depressa com o trabalho.
Her şey çok çabuk yapılmalı.
Temos que ser rápidos aqui.
Haydi o zaman, ama çabuk yap.
Está bem, mas tem que ser rápido!
Güzel, çabuk yap şunu.
Depressa!
Elimden geldiğince çabuk yapıyorum.
Estou a ir o mais depressa que posso.
- Ne yapacaksan, çabuk yap.
- Seja lá o que fizer, faça depressa.
Çabuk yap.
E rápido.
- Ne çabuk. Otopsi de çabuk yapıldı. İntihar olmadığını söylüyorlar.
Segundo a autópsia, não foi suicídio.
- Neden? - Çabuk yap?
- Apenas tranca.
- Elimden geldiği kadar çabuk yapıyorum!
- Faço o mais rápido possível!
Çabuk yapın, ve hemen buradan gidin.
Despachem-se e vão-se embora.
Her ne yapacaksan çabuk yap. Oldu mu?
O que quer que decidas fazer, fá-lo depressa.
Çabuk, hemen eşit insanların yaptığı bir şey yap!
Rápido. Faça algo que alguém igual faria.
Yakışıklı, yap su servisi bakalım. Elini de çabuk tut.
Toca a servir e depressinha.
Çabuk, koşun! Bir şeyler yapın!
Rápido, Sinbad!
Son bir jest yap ve beni vur. Hem de çabuk olsun.
Um tiro certeiro e rápido, está bem?
- Oturmuş ense yapıyorduk! - Ne kadar çabuk çıkarırsanız o kadar iyi olur.
Bem, vou estar a teu lado quando começar a tocar a marcha nupcial.
Çabuk. Subapların çalışmasını istiyorum çünkü bakımın yapıldı.
Quero ver as válvulas a ronronar, acabei de te fazer uma revisão!
- Çabuk ol, söylediklerimi yap.
- Rápido, faz o que eu mandei.
Çabuk davranılması için baskı yapıyoruz.
Estamos a pressionar para uma acção urgente.
- İksiri yap, çabuk.
- Faça a poção imediatamente.
- O zaman çabuk yapın.
Rápido.
- Çabuk anlat. Çünkü kurabiye yapıyorum.
Diz logo, estou com massa no...
- Çabuk, Merlin, büyü yap.
- Depressa, Merlin! A magia!
Eğer buraya şu hergeleleri gömmeye geldiysen..... çabuk ol, ve işini sessizce yap.
Se vens aqui para enterrar estes patifes despacha-te e fá-lo calmamente.
Bones, mümkün olduğunca çabuk Thelev'e otopsi yapılmasını istiyorum.
Bones, o corpo do Thelev vai ser trazido para o seu laboratório. Eu quero uma autópsia.
Bones, mümkün olduğunca çabuk Thelev'e otopsi yapılmasını istiyorum.
Bones, quero uma autópsia do Thelev o mais depressa possível.
Numara yapıyoruz. Çabuk ol!
Estamos só a fingir.
Birikimlerimiz çok çabuk tükendi ve ben striptiz işine geri döndüm Lenny'de ne iş bulabilirse yapıyordu.
Tínhamos esgotado as nossas poupanças num instante, e eu voltei ao strip-tease. E o Lenny ia apanhando os trabalhos que lhe apareciam.
Bir şirket adına ön hazırlık için burdayım, İtiraf edeyim bu meselenin bu kadar çabuk çözüleceğini düşünmüyordum.. .. sizinle anlaşabilmemiz için daha fazla yazışma yapılacağını sanıyordum.
Estou aqui para tratar de um assunto premiliar... para a empresa que trabalho e admito que não pensava que... um assunto tão simples gera-se tanta papelada... para fazer um acordo convosco.
Çabuk bir doz ephemeral yapın.
Dê-lhe uma dose de Efemerol.
KITT, garajda bir tarama yap, çabuk.
KITT, faz uma pesquisa da garagem e rápido...
Haydi, çabuk... - o sudan yapılmış bir kadın değil.
- Não é uma mulher de água.
Duydunuz ve ne yapılacağını biliyorsunuz. Haydi çabuk.
Vocês ouviram o homem e sabem o que fazer.
- Yap çabuk!
- Vamos!
- Çabuk, ödevini yap! - Götürmem gerek.
- Vamos, faz os teus deveres!
Ne yapıyorsun? Çabuk!
Temos de sair daqui!
Ne yaparsanız yapın, elinizi çabuk tutun.
Façam depressa o que tiverem a fazer.
- Çabuk birşeyler yap!
- Faz algo, rápido!
Dorn'nun karısı ne yapıyor bilmiyorum ama, Olabildiğince çabuk giyin ve Dorn gelmeden soyunma odasını terket, tamam?
Não sei o que a mulher do Dorn anda a preparar, mas é melhor vestires-te mais cedo e saíres, antes que ele chegue.
İri yapılı adamlar çabuk çözülür.
Chibam-se todos, quebram com facilidade.
Kendin için en iyisini yap, çabuk.
Dá de frosques! Depressa!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]