Çok güzel bir şey translate Portuguese
691 parallel translation
Bizim kasabadan biriyle karşılaşmak inanın çok güzel bir şey.
sabe que me faz sentir bem encontrar alguém... assim com a mesma garra...
- Çok güzel bir şey.
- Oh, é belo.
Ama çok güzel bir şey.
É um lindo relógio!
Çok güzel bir şey.
É uma coisa linda.
Yani kocam için çok güzel bir şey hatta bir bakıma yeni kocam için.
É muito lindo que um marido diga essas coisas... embora o pouco tempo casado.
Ülkelerimizin birbirini yeterince anlıyor olması çok güzel bir şey.
Parece-me que é muito bom que nossos países... comecem a se entender melhor.
Bu akşam buraya gelebilmeniz gerçekten çok güzel bir şey, Bayan Ogi.
Foi uma gentileza ter vindo esta noite, Menina Ogi.
Çok güzel bir şey.
Um plano e pêras.
Çok güzel bir şey.
Que belo objecto.
Karen için yapmaya çalıştığınız çok güzel bir şey, Bayan Fremont.
É uma boa coisa, o que quer fazer por Karen.
Yeni geldim ve çok, çok güzel bir şey istiyorum.
Acabei de chegar e gostava de ter algo muito bonito.
- Daima çiçeklere sahip olmanın çok güzel bir şey olduğunu düşünmüşümd...
É tão bom ter flores em casa.
Senin için çok güzel bir şey bulacağım.
Encontrarei alguma coisa bonita para ti.
- Çok güzel bir şey.
- Algo bonito.
- Bu çok güzel bir şey.
- Foi uma atitude maravilhosa.
Ama orada bir yerlerde çok güzel bir şey olmalı!
Mas tem de haver algo bonito por aí.
Burnumuzun ucunda çok güzel bir şey oldu.
A coisa mais maravilhosa, sucedeu mesmo diante dos nossos narizes.
Ama çok çok güzel bir şey olmalı.
Quero algo muito especial.
Şuna bir bak. Çok güzel bir şey değil mi?
Olha bem para isto, não é bonito?
Yaptığı çok güzel bir şey.
ele está fazendo uma bela coisa.
Çok güzel bir şey, biraz iç.
É material de qualidade, bebe um pouco.
Çok güzel bir şey.
Muito obrigado. É muito bonita.
Şükredilecek çok güzel bir şey bu.
É uma bênção pela qual estou grato.
Sayın peder, çok güzel bir şey yaptın.
Reverendo, você fez bem.
Şey de ona, hayır, hayır, çok güzel ama, hayır ben böyle güzel bir şeyi kabul edemem.
Não, diz pra ela, é bonito, mas não...
Eminim bu çok güzel bir rapor, efendim, fakat akla yakın olmayan bir kaç şey var.
Acredito que seja um óptimo relatório, mas há algumas coisa que não fazem sentido.
Onun vasitasiyla, çok güzel bir sey kesfettim.
Através dela, descobri uma coisa linda.
# Çok güzel bir gün bugün ve her şey yolunda.
Por isso, para mim Está um dia lindo Tudo está perfeito
Çok büyük ve güzel bir şey.
Algo de grandioso e belo.
Yeni bir evlilik kadar güzel bir şey yoktur henüz psikozlar olmaz, hırçınlık ve suçluluk da sizleri kutluyorum, ve umarım çok güzel bebekleriniz olur.
Não há nada melhor que um casamento. Nada de psicoses, agressões ou complexos de culpa. Muitos parabéns, e desejo que tenha bebés e não ogres.
O yüzden atın üzerindeki herhangi bir şey bana çok güzel görünüyor.
Agora adoro ver qualquer coisa montada a cavalo.
- Şey, sen çok güzel bir kadınsın.
- Você é uma mulher muito bonita.
Oh, şey. Şey, hemen gir. Çok güzel bir yer.
Então, podes entrar, é uma casa simpática.
Olağanüstü bir şey! Çok güzel!
Realmente, é muito... muito
Vincenzo bize bir şey dememiş olabilir ama bu çok güzel bir sürpriz oldu! Öyle değil mi?
O Vincenzo não nos disse nada, mas, meu Deus, pensei que fosse uma surpresa, não achas?
Bitirmiş olmak çok güzel sabah yapacak bir şey yok.
É bom estar tudo pronto e não ter nada para fazer de manã.
Oh Guido, bu çok güzel. Hep bunun gibi bir şey istemiştim.
- É maravilhoso, sempre quis um.
Bak. Evet, çok güzel bir sey.
É mesmo linda.
Bunlarla çekilişte bir çok güzel şey kazanabilirsin.
Com eles pode ganhar... muitas coisas.
Yeni bir rejim geldiğinde önce her şey çok güzel olacak der.
Quando chega uma nova autoridade, ela diz que tudo será melhor que antes.
Çok zarif bir şey gibi, güzel.
Bela como algo requintado.
Çok güzel. Hiç böyle bir şey görmemiştim.
É lindo, nunca vi nada assim.
Kız çok güzel bir şey değil mi?
Ela é linda, não é?
Şey yani, bolca seviştik ve herşeyi de yaptık, yani... çok güzel bir olaydı çünkü çok fazla özgürlük vardı.
A gente curte e tudo, mas... é uma cena fixe, pois há muita liberdade.
Hiç bir şey bilmeyince çok güzel.
É belo sem se saber nada.
Dürüstlük, prensip sahibi olmak çok güzel ama sonuçta, bunlar boş sözcüklerden başka bir şey değil.
É óptimo se preocupar-se com justiça e consciência, ou princípios morais... ainda, no final, nada mais são do que palavras vazias, pelo menos nesse buraco sujo.
Çalışmak zorunda olduğum evde hiç bir şey çok fazla güzel değildir.
Nada é belo demais na casa onde vou trabalhar!
- Bunu öğrenmek çok güzel bir şey.
É bom saber.
Bu gece büyükanneni aradığımızda çok heyecanlandı. Onunla kalacağını duyunca çok sevindi. Senin için bir sürü güzel şey planlamış.
A avó ficou muito contente por vocês irem lá para casa, e já arranjou muitas coisas para vocês fazerem.
Sana bir şey söylemek istiyorum, ama gerçekten çok zor çünkü... sana güzel şeyler söylemeye alışık değilim.
Quero dizer-te uma coisa, só que é um bocado difícil, porque não costumo dizer-te coisas simpáticas.
O çok güzel küçük bir şey değil mi?
Ela é muito bonita, não?
çok güzelsin 532
çok güzelsiniz 65
çok güzel görünüyorsun 197
çok güzel olmuş 52
çok güzel 5114
çok güzel olmuşsun 16
çok güzel bir kız 66
çok güzel görünüyor 60
çok güzel bir gün 43
çok güzel bir kadın 44
çok güzelsiniz 65
çok güzel görünüyorsun 197
çok güzel olmuş 52
çok güzel 5114
çok güzel olmuşsun 16
çok güzel bir kız 66
çok güzel görünüyor 60
çok güzel bir gün 43
çok güzel bir kadın 44