English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ Ç ] / Çıkıyorum

Çıkıyorum translate Portuguese

6,721 parallel translation
Hemen çıkıyorum.
Saio já.
- Hemen çıkıyorum!
- Já saio! - Vee!
Hemen yola çıkıyorum.
Onde é que estás? Estou a caminho.
Maalesef ki sadece mumlar yandığında ortaya çıkıyorum.
Infelizmente, só acordo quando as velas se acendem.
Yukarı çıkıyorum ben, bakalım biraz uyuyabilecek miyim.
Vou subir a ver se consigo dormir.
Çünkü "iki kadınla çıkıyorum" cümlesi kendimle ilgili söyleyebileceğim tek havalı şey.
Porque "estou a sair com duas mulheres" é basicamente a única coisa fixe que consigo dizer sobre mim próprio.
Şu anda tren enkazı gibi olan sevimli, yakışıklı kafası dumanlı delikanlı ile çıkıyorum.
Estou a namorar um rapaz muito querido, inteligente, uma brasa que é um problema.
Ben de çıkıyorum.
Também vou sair.
Koşuya çıkıyorum.
Vou correr.
- Şimdi dışarı çıkıyorum.
Vou lá fora agora.
Ben dışarı çıkıyorum.
Vou-me embora.
- 4 ay içinde oradan çıkıyorum.
Daqui a 4 meses, desapareço daqui.
Yola çıkıyorum.
Estou a caminho.
- Pekala, 10 yaşında bir çocukla aynı eve çıkıyorum.
- Vou morar com uma criança de dez anos.
Hayır, dışarı çıkıyorum şimdi.
Não, vou sair.
Tamam, çıkıyorum.
Está bem, estou a ir.
Ben çıkıyorum. Sam konusunda bir şey bulur bulmaz bana haber ver.
Avisa-me quando conseguirem alguma coisa com o Sam.
O zaman çıkıyorum.
Então, estou fora.
Emredersiniz öyleyse, hemen yola çıkıyorum!
Sim, senhor! Vou tratar disso!
- Şiddetle karşı çıkıyorum.
- Discordo fortemente. - Está bem.
Hâlâ birlikte yaşadığım bir adamla olan ilişkimden yeni çıkıyorum ki biraz karışık bir durum.
Acabei de sair de uma relação com alguém com quem ainda vivo, o que é um pouco complicado.
- Yukarı çıkıyorum.
- Estou a subir.
- Karşı çıkıyorum.
- Eu discordo.
Dans için çıkıyorum.
Vou para o baile.
Tamam, yola çıkıyorum.
Certo, estou a caminho.
Yola çıkıyorum.
Vou a caminho.
Şerbet Sam ile birlikte uzun tuhaf bir seyahata çıkıyorum.
Vou fazer uma longa e estranha viagem com os Syrup Sam.
Colum Mackenzie karşınıza bir akraba ve müttefik olarak çıkıyorum.
Colum Mackenzie, Venho perante ti como parente e como aliado.
- Pekâlâ, Peter. Ben çıkıyorum.
Muito bem, Peter, vou sair.
- Çıkıyorum şimdi.
Vou sair agora.
Çıkıyorum.
Estou a caminho.
Olamaz. Jake, kıçına bakmayı durduramıyorum.
não paro de olhar para o rabo dela.
Hiçbir şey yapmıyorum. Çık dışarı!
- Não estou a fazer nada.
Bakıcılık yapıyorum.
Eu estou de babá.
Varsayım yapıyorum ama belki de sıkıcısındır. Sıkıcı mı?
Sabes, e isto é só uma suposição... mas se calhar tu és chato.
Ben daha iyi bir arkadaş olmaya çalışıyorum ama sen sürekli gıcık şeyler söyleyip yapıyorsun.
- Estou a tentar ser um amigo melhor, mas estás constantemente a dizer e a fazer coisas irritantes.
Kaba olmaya çalışmıyorum baba ama annem önümüzdeki 20 sene boyunca onun kıçını silmek zorunda kalırsa?
E se a mãe tiver que lhe limpar o rabo, nos próximos 20 anos?
Ben odama çıkıyorum.
Vou para o meu quarto.
- Çıkıp bir baksana. - Sen bak, ben neden bakıyorum?
- Vá lá fora ver o que é.
Tekrarlıyorum, S.H.I.E.L.D.'ın insansız uçakları kıçımda geziyorlar.
Repito, drones da SHIELD estão atrás de mim.
Tekrarlıyorum, karmaşıklık. Diyorsun ki birileri doğurganlık krizinin çıkacağını biliyordu ve buna karşı aşılamayı buldular ki bu ne demek oluyor?
Queres dizer que alguém sabia que a crise vinha a caminho, e se vacinou contra ela, e o que é que isso significa?
- Üretim hattında çalışıyorum, ne sıkıcı.
Linha de montagem... chato. Vamos.
Bu yeni-medya çağında bir derginin nasıl böyle başarılı bir çıkış yaptığını merak etmiştim. Bir müşavir muhasebeciden defterlere bakmasını istedim. Seni hafife aldığımı anlıyorum Pascal.
Estava curioso para saber como, nesta nova era dos meios de comunicação, uma revista poderia ter um começo bem sucedido, por isso, pedi a um contabilista forense para ver a contabilidade e... acho que te subestimei, Pascal.
Dr. Kıç Deliği'ni arayıp- - Yang ödül kazanıyor, bense para için kendimi satıyorum.
Pensei que tinhas decidido, ligar para o Dr. Idiota e...
Eve gelmek istedi, ben de dışarı çıkııyorum dedim.
Ela queria ir lá a casa e eu disse-lhe que ia sair.
Konu şu ki, sana gözüm üzerindeyken bile güvenemiyorum. D.C. garnizonuna girip de bir Terra küre çalacaksın diye gözlerimi bile kapatamıyorum artık.
O que importa é que não só não posso confiar em ti quando estou a olhar para ti, como já não posso sequer fechar os olhos sem tu invadires uma guarnição da República Terrestre e roubares uma terrasfera!
Kıçımı kapatamıyorum.
Não consigo fechar o rabo!
Her neyse kızım gittikçe gıcıklaşıyor ve ben de onun için dayanmaya çalışıyorum.
Mas seja como for, a minha filha está a ser forte e estou a tentar ser forte por ela.
2 haftalık ayıktınız ve çocuk bakıcınız yüzünden sarhoş olmuştunuz ama isminizi hatırlayamıyorum.
Eu sei que está sóbrio há 2 semanas e foi tocado indevidamente pela sua baby-sitter, mas não me lembro do seu nome.
Bu akıl hastanesinden çıkıp da üniversitede normal insanlarla yaşayacağım zaman için gün sayıyorum.
Conto os dias até poder sair desta casa de doidos, ir para a faculdade, estar com pessoas normais.
10 dakikaya çıkıyorum.
Saio daqui a dez minutos.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]