English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ Î ] / Îste

Îste translate Portuguese

186,746 parallel translation
" İşte bu yüzden cenaze törenimi sizin düzenlemenizi istiyorum.
" É por isso que quero que planeiem o meu serviço fúnebre.
Tamam, işte geldik.
Chegámos.
- Tamam işte iki saatlik mesafede.
- Sim, eram só duas horas.
İşte bu yüzden, William'ın en güzel günü olarak bugünü kutlayacağız. Kahvaltı ile başlıyoruz.
Então, vamos representar o dia perfeito do William, começando pelo pequeno-almoço.
Biliyorsun işte, ailemi ve... en arkada ise seni ve sonra farkettim ki New York'a gözde olacak bir oyun için değil,
Vi a minha família, vi-te a ti lá atrás e percebi que não vim cá para entrar numa peça de sucesso.
Bak, işte oldu.
- Sim. Tome.
İşte böyle, benimle birlikte nefes alıp ver.
Isso mesmo, respira comigo.
Sanki, o güldüğünde, ne bileyim işte... sanki çok şaşırmış gibi gülerdi, bilirsin ya?
Quando se ria, era como se ele quase se surpreendesse, entende?
işte... işte bu.
É este mesmo.
- İşte şiirin, anne.
- Aí tem o seu poema, mamã.
İşte böyle.
Isso mesmo.
Akıl sağlığı adındaki gemide bir yolcu olarak 260. günüm işte.
A minha 260ª quinta-feira como passageiro no cruzeiro marítimo da Saúde Mental.
İyi işte.
Está tudo bem...
Çünkü işte, ne olduğumu biliyorum.
Porque olha para mim. Eu sei o que eu sou.
O şeydi... Orası bir tımarhane işte.
É um hospital psiquiátrico.
İdare et işte. Oyuncusun sonuçta.
Faz de conta, és um ator.
Dev'den fotoğrafını çekmesini iste, portföy hazırlarız.
Pede ao Dev para tirar fotos e fazemos um portefólio.
Git işte.
Meu, vai.
İşte o tür şeylerden.
Enfim, esse tipo de coisas.
Onlar da sıkıldığın başka bir ailen gibi işte.
Acho que são outra família de quem te fartaste.
İşte bu...
Cá está.
Aileni bu şekilde kurtaracaksın işte.
É assim que vais salvar a tua família.
İşte buradayız.
E cá estamos.
Doğru. İşte böyle.
Este é o meu amigo, chega aqui.
Bu işte iyiyiz.
Somos muito bons nisto.
- Milyonluk soru da bu işte.
- É a pergunta de 1 milhão.
İşte.
Toma.
İşte, bak.
Toma.
İşte, mükemmel.
Isso, perfeito.
İşte burada.
Aqui está ele.
- İşte bu bir özellik hanımlar.
- Bela ideia, meninas.
İşte bu. Bu benim.
Aquele sou eu!
Yani, işte, beni seçin.
Por isso, escolham-me.
İşte başlıyoruz.
Aqui estão eles.
İşte bu!
Acabou!
İşte orada.
Ali está ele.
İşte orada!
Ali!
Bahsi açılmışken, işte geldik.
Por falar nisso, chegámos.
İşte. Bunu almanı istiyorum.
Leva isto contigo.
İşte geldik.
Aqui estamos.
İşte bu da sorunumuz.
E ali está o problema dela.
- İşte oldu.
- Consegui!
Güzel, işte böyle.
- Bom, isso mesmo. - Aqui vamos nós.
İşte öyle. Tekrar ıkın.
Outro empurrão.
İşte böyle!
Bom trabalho.
İşte buna telepati diyoruz.
É a isso que chamamos de telepatia.
İşte buna hafıza çalışması diyoruz.
Chamamos de "trabalho com a memória".
Sakızın var mı? Pastil falan ya da? Ya da sıvı bir şey işte, ağzım kurudu.
Tem chiclete, ou tipo, mentos, um líquido ou algo assim?
Dolabında hep menüler falan vardı. Yahni yemeden de yaşayabilir diye düşündüm işte.
Ela tinha todos esses menus no frigorífico, então pensei, então pensei que provavelmente ela não cozinhasse mais nada em casa.
İşte o zaman oldu.
Foi quando aconteceu.
Zihnimizle yaşıyoruz her şeyi işte.
Estamos a ter um romance mental.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]