Şuraya translate Portuguese
9,473 parallel translation
Otur şuraya.
Senta-te aqui.
Sadece şuraya bir imza atman gerek.
- É simples. Só preciso da tua assinatura...
- Şuraya bakın.
- Dê uma olhada.
Geç şuraya!
Não! Entra ali!
Şuraya otur şimdi.
Agora preciso que se sente ali.
Şuraya bırakın.
Pouse isso aí.
Yat! - Partiyi dağıtmak için geldiğinizi sanıyordum. - Sen, şuraya geç!
Tu, para ali.
Otur şuraya! - Kes sesini ve otur.
- Cale-se e sente-se.
- Şuraya geç.
- Vamos para ali.
Gelir misin şuraya?
Podes vir aqui?
- Gel şuraya.
- Meu Deus.
- Koy kıçını şuraya.
- O quê? - Senta aí o teu rabo.
Suzanne, otur şuraya.
Suzanne, senta-te.
Şu iki kulüp sandalyesini tam şuraya koyar mısınız?
Ei, pode tirar essas duas poltronas, pô-las mesmo além?
Şuraya yazıyorum ki bizi test edecekler.
Fixa as minhas palavras, eles vão-nos testar.
- Bir saniyeliğine şuraya çekebilir misin?
Podes encostar aqui por um minuto?
- Tam şuraya.
- Aqui mesmo.
Şuraya çekebilir misin?
Podes estacionar aqui?
- Hadi, gel şuraya.
- Bem, vá lá, volta para aqui.
- Şuraya bakın da susun.
- Porque não vão todas ver isso?
Gir şuraya.
Mais um bocadinho.
Gir hadi şuraya.
Enfia aí.
Gir şuraya, kaltak.
Enfia aí, cabra.
Hadi ama, takıl şuraya.
Anda lá, enfia aí.
Sadece şuraya gidin ve neler bulabileceğinize bir bakın.
Vá só até ali e veja o que é que consegue encontrar.
Bunu şuraya bırakıyorum yarın da gelemeyeceksen haber ver bir şekilde ayarlarız.
Vou só deixar-te isto e se precisares de cancelar amanhã, diz-me que eu resolvo isso.
Otur şuraya!
O quê? Senta-te!
Tırımı şuraya bırakmıştım.
Deixei o meu equipamento lá.
- Şuraya otur, olmaz mı?
- Senta-te aí. - Sim.
- Ernst, otur şuraya.
- Werner! - Ernst, senta-te. Werner!
Adamı duydunuz, şuraya alın.
Ouviram o homem, ali!
Şuraya bak.
Olha ali!
Şuraya bak.
Olha para isto.
Şuraya astık.
Pendurámo-lo ali.
Şu taraftaki bahçeler, şuradan şuraya kadar... genişletilecek.
Os jardins, deste lado, estender-se-ão daqui até aqui.
Çocuk yaralanmış. - Şuraya bak.
313.164 ) } Estás a ver?
Şuraya yazıyorum helikopterimle oynatmam onu.
Juro que ele nunca vai brincar com o meu helicóptero.
Çek şuraya.
Encosta aqui.
Şuraya bir siper.
Façam trincheiras aqui.
Çantaları şuraya bırak lütfen.
Por favor, coloque as malas aqui.
Şuraya sakladığı şey sakladığı şeyse kılıcıydı.
E costumava manter os seus... Manter os seus... A espada dele.
Şuraya baksana.
Olha ali.
Şuraya geçin.
Vocês aí...
Belki şuraya biraz nakışlı kırlentler atar masanın üzerine de dantelli örtü serersin.
Talvez possas ter almofadas pequeninas. - Uma toalha de crochê na mesa.
- Şuraya geçin.
- Venha para aqui.
Şuraya...
Nossa...
Otur şuraya.
Senta-te.
Şuraya bak!
Vês?
Geç şuraya!
Entra aqui.
Şuraya.
Além.
Şuraya yakınlaş.
- Aproxima aqui.