English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Russian / [ D ] / Dağ

Dağ translate Russian

19,483 parallel translation
Dağınıklığın kusuruna bakmayın.
А вы за беспорядок.
Aynı zamanda etrafta öldürülmesi gereken bir cadı varken kendisi göze alamayacağım bir dikkat dağınıklığı.
А еще она отвлекает, а я не могу себе это позволить. учитывая, что нужно убить ведьму. Ж :
Bütün ruhlar içinde kaçtı. Dağınık.
Все души cбежали разбросанные
- Tabiki. Ellerimin arasından 240V geçerken neden dikkatimi dağıtmayasın.
- Отвлекай меня и дальше, пока я держу в руках провод в 240 вольт.
En azından ben burayı pompalı mermileriyle ve bir tomar çalıntı parayla dağıtmayacağım.
Я хотя бы не вламилась сюда с огнестрельной раной и кучей краденых денег.
Şimdi kafam karıştı çünkü milis kuvvetlerin sizin dağılmasına sebep olduğunuz bir radikal grup olduğunu biliyorum.
Что-то я запуталась. Я слышала, ополчение – радикальная группировка, которую вы помогли расформировать.
Kampın nerede olduğunu bir bilsek, üzerlerine yürüyüp, dağıtabiliriz.
Если бы у нас было хотя бы самое смутное представление о том, где находятся их лагеря, мы смогли бы напасть на них, начать устранять их.
İhtiyatlı yiyecek dağıtıyoruz.
Экономия продуктов вполне обоснована.
Dağılıyor.
Он слабеет.
Dikkatim dağılınca çıkışı kaçırdım.
Я запутался. И проехал поворот.
Dağıtıcıya 2 saat daha ulaştırmadığını söylemesi karşılığında istediği kadarını almasını söylemek için aşağı iniyorum.
Вниз. Сообщу курьеру, что деньги его, если он скажет, что доставил извещение на 2 часа позже.
Kasıtsız cinayet ve dağıtma niyetiyle uyuşturucu bulundurmayı kabul ediyoruz.
Мы берём максимум за непредумышленное И хранение наркотиков с целью распространения, и больше ничего
Ama diyorsun ki Mike, bu para Sünnilere hiç dağıtılmadı?
Но ты говоришь, Майк, что эти деньги, что эти деньги так никуда и не распределили?
- Konuyu dağıtıyorum galiba? - Üzgünüm ama evet. Öğrenmek istediğiniz asıl şey nedir?
простите, но да что вы действительно хотите узнать?
Duygusal dikkat dağınıklığı yaratma konusunda rakipsiz. Sizce Julio'nun öncelikleri değişecek mi?
Это огромный эмоциональный отвлекающий фактор думаете, приоритеты Хулио изменятся?
- Amirim, Julio'nun bu fotoğrafı devriyelere dağıtmasına bir itirazınız var mı?
Шэф, вы не против, если Хулио даст эти фотографии патрульным?
Savaşmak için bir haciz avukatı tuttuk ama evimizi kaybettik. Sonra da evliliğimiz dağıldı.
Мы заплатили юристу, но всё равно в итоге потеряли дом, и... затем... наш брак распался
Sorun şu ki annem sürekli konuyu dağıtan insanlardan biridir.
Просто моя мама меня постоянно отвлекает!
- Bilhassa Ramon'un yaptı. Öğrendik ki sadece yüzme arkadaşlarına uyuşturucu dağıtmakla kalmıyormuşsun. Bir de yıldızların seyyar hap satıcısı olarak tanınıyormuşsun.
О, особенно ваш Рамон мы узнали, что вы сбывали наркотики не только своим приятелям по бассейну, но что вы вообще сбытчик таблеток звёздам
- Gazete dağıtıcılığından değil.
Ну, не за счет бумажной работы!
Hai'nin fotoğrafını tüm polis araçlarına dağıttık ve ülkedeki tüm havaalanlarını ve tren garlarını uyardık.
Мы разослали её фото всем патрульным, предупредили все аэропорты и вокзалы по стране
Buraya bakan beş tane keskin nişancım var. Beyninin her tarafa dağılmasını istemiyorsan beni dikkatlice dinle.
Пять моих снайперов держат твою голову на мушке, слушай внимательно, если не хочешь, чтобы твои мозги разлетелись по улице.
S.T. yükselmeleri dağınık.
Подъем сегмента S.T.
Bundan başka hiçbir şey dikkatimi dağıtmıyor.
Не на что отвлечься, кроме как на это.
Büyükbabam Karanlık Olan olunca, sihir onun ailesini de dağıttı.
Магия тоже разрушила его семью, когда мой дед стал Темным.
Bilimle, dikkatimi dağıtır mısın?
Может, отвлечешь меня наукой?
Sanırım bu, o gece neden dikkatinin dağınık olduğunu açıklıyor.
Просто это объясняет, почему она была так рассеяна той ночью.
Onları fuarda dağıttım.
И я раздал их на фестивале.
Belirli bir dağıtım rotasını görebilirsiniz.
Или он указывает на конкретный маршрут доставки.
Görünüşe göre postane her salı... -... ve perşembe dağıtım yapıyormuş.
Все они попадают на почту каждый четверг и вторник.
Dikkatleri dağıldığında avantaj bana geçecek.
Если они отвлекутся, у меня появится преимущество.
Ne? Ve özenle hazırladığım gizemli ve kaprisli havayı dağıtayım mı?
И развеять эту атмосферу мистики и тайн?
Dikkatim dağıldı.
Я просто отвлеклась.
Her yere dağılanlar bunlar.
Вот, что там валялось.
İstersen Kilimanjaro Dağı'na bile tırmanabilirsin.
Ты еще на Килиманджаро взойдешь.
Sadece kafa dağıtmaya çalışıyordum.
- Хотел расслабиться.
Ama menajerim geri döndüğümde Kilimanjaro dağı'na bile tırmanabileceğimi söylüyor.
Мой агент говорит, что я еще смогу покорить Килиманджаро.
Komiteye girdiğim için dikkatim dağıldı. Çünkü aklım fikrim o toplantıda.
Все мысли о родительском комитете и это сводит с ума и отвлекает.
Delano'da 2008'de dağıttığımız geceyi hala hatırlarım.
- До сих пор помню, как мы тогда зажгли в "Делано".
Nefretçi zenci. Tyrod Taylor NFL'i dağıtıyor ve TTD siyahi oyunkurucuları sevmediğini söylüyor.
- Прикинь, Тайрод Тейлор просто всех уже в лиге порвал, а Ти-Ти-Ди типа не нравятся черные квотербеки.
Oraya git rahatça düşün. - Dikkat dağıtmaca.
Можно подумать спокойно, ни на что не отвлекаясь.
Takımımız farklı renkler verilerek başka birimlere dağıtıldı.
Нашу команду распределили в разные отделы, дали разные цвета доступа. Потому что мы все эксперты?
Everest dağına bakıyordum ve tırmanmaya hazırdım.
Я смотрела на Эверест и была готова его покорить.
Chris, dağın zirvesine çıktım ve gerçekten canlandırıcıydı.
Слушай, Крис. Я взошла на вершину и это... было здорово.
Gördüğün üzere, etraf epey dağınık.
Как видишь, тут полный разгром.
İhtarname dağıtmaya başlayınca ne kadar büyüleyici olduğunu göreceğiz.
О, да, посмотрим насколько она будет очаровательной, когда начнутся увольнения.
Dağılın!
Разбегаемся!
Karim dağıtmak ve satmak amaçlı uyuşturucu madde bulundurma suçunu kabul etti ve 12 aya mahkum oldu. Buna ek olarak ek bir cezaya daha maruz kalabilir.
Карим признал себя виновным в хранении с целью распространения и отсидел 12 месяцев, а теперь ему грозят дополнительные юридические неприятности.
Onu dağıtmakla suçlayabilirim ama cinayetlerle ilgili bir şey yok.
Я могу взять его за распространение,
- Ama her yere dağılmıştı.
Они валялись по всей столовой.
- Selam. Bu şeyi kasabadaki herkese dağıt.
М : - раздам эту штуку всем в городе.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]