Işaret translate Russian
5,818 parallel translation
Vizyonlar açıkça Senatör richards işaret.
Видение чётко указывает на сенатора Ричардс.
Bana sorarsan, ölü askerler işaret edebilir. Savaş bizim süvari olarak başbakanı.
Как по мне, так мёртвые солдаты могут означать, что премьер-министр – наш Всадник Война.
Bu atıcının işaret var.
Это сигнал для стрелка.
İyiye işaret olmalı.
Надеюсь, это добрый знак.
Yeni beladaki işaret ateşi Hope olduğuna göre ve artık büyüyle gizlendiğine göre sanıyorum Dahlia'yı kapana kıstırmak için başka bir şey kullanabiliriz.
Хоуп что-то вроде маяка для новой атаки, и сейчас, когда она скрыта, быть может, мы могли бы воспользоваться чем-то другим, чтобы заманить Далию в ловушку.
Şimdi, işaret verdiğim anda koşuyorsun!
Что я не защищу мою дочь. А теперь вперед, беги!
Bu iyiye işaret değil. Patronun ziyarete gelmesi.
Утро добрым не бывает, если начинается со встречи с боссом.
Trenin ayarlarıyla oynandığını işaret eden hiçbir fiziksel delil bulamadılar.
Никаких физических улик, что кто-то вмешивался в поездку.
Gözbebeği hareketleri doğruyu söylediğini işaret ediyor.
Судя по реакции зрачков, он говорит правду.
... orada kim yaşadıysa bir nedenden ötürü, birşeyleri korumak ve işaret etmek için yapmış olabilir.
Тот, кто там жил, просто хранил гильзу и ленту по какой-то причине.
Siktir. Bu iyiye işaret.
Это хороший знак.
- İyi bir işaret değil mi?
- Это ведь хороший знак?
İki kez tesadüf ama üçüncü kez kesinlikle bir işaret.
Два раза – совпадение. Три – точно знак.
Kimlik işaret konumu doğrulandı.
Местонахождение маячка подтверждено.
Her hangi tanıdık bir işaret yok.
Не видел никаких знакомых маркировок.
Dudağı üzerindeki parçanın arka kısmında işaret parmağı ön kısmında ise lekeli başparmağı izi.
Указательный на обратной стороне осколка засунутого во влагалище, и смазанный большой на передней стороне.
Yarım kutu çivi, kırılmış camlar tahta, bant, eski usül acil durum çantası... -... naylon... - Çantada işaret fişeği var mı?
Полкоробки гвоздей... разбитое стекло... деревяшка, скотч, старый ящичек с инструментами, много листов пластика...
Telefonlar susmak bilmiyor, bu iyiye işaret.
Телефоны разрываются. Хороший знак.
Bu ses iyiye mi kötüye mi işaret?
Это был хороший или плохой свист?
Onu bırakmaya hazır olmadığına dair bir işaret olarak gördü bunu.
Он думает, ты посылаешь сигнал, что не готова отпустить его.
Sancılı böğür ağrısı ve idrar tahlilinde büyük miktarda kan olan 32 yaşında kadın. Bu da böbrek taşına işaret ediyor.
Женщина, 32 года, коликообразные боли в боку, много крови в моче, что указывает на камень в почке.
Tıp konusunda pek bilgim yoktur. Ama bu bana iyiye işaret gibi geldi.
Я, конечно, не умею мыслить, как врач, но склонен считать это добрым знаком.
Onun fotoğrafını işaret etti.
Он указал на её фото.
Başardığınıza dair işaret vermesi gerek.
Он даст мне знать, если всё пройдёт успешно.
Zaman neden bizi işaret ediyor?
Так, а почему Заман указывает на нас?
Hâlâ Sıçrayanlardan bir işaret yok.
До сих пор нет скиттеров.
Eğer onu görürseniz buraya bir işaret fişeği yollayın!
Если увидите ее, посылайте сигнальную ракету.
- Kimsenin haritada bile işaret edemeyeceği bir yerde, bir masada çıplak olarak uyandım, yani...
Я проснулась голая на столе в месте, которое никто не может найти на карте, так что...
Eğer erkek olsaydım çocuklarımı işaret eder miydiniz?
Стали бы вы поднимать вопрос о моих детях, будь я мужчиной?
Ve kanıtlar kesinlikle Solanoları işaret ediyor.
И доказательства, конечно, указывали на Солано.
Bu ona bir işaret gibi gelmişti.
Она почувствовала это как знак.
Bu iyiye işaret.
Это хороший знак.
Sanki bir çeşit işaret gibi değil mi?
Похоже на знак, тебе не кажется?
Bu Jane'e de bir işaret gibi gelmişti. Sadece farklı anlamda.
Джейн тоже думала, что это знак, но только другой.
Üçüncü şahıs ağzıyla konuşuyor. Bu iyiye işaret değil.
Говорить в третьем лице – плохой знак.
Bir gün, nefret etmekten başka bir şey yapmayacağım adama dair ne bir ipucu ne bir işaret ne de iz vardı.
Ни единого признака. Ни следа того, кем ты однажды станешь, кого я буду так ненавидеть.
E mail adresi taraması, Queens'teki bir binayı işaret ediyor.
IPадрес почты отследили до здания в Квинсе.
Bu işaret.
Этот символ.
- Şimdi, bu iyiye işaret değil.
А вот это не к добру.
Bu iyiye işaret olamaz.
Это не хорошо.
Tamam, üzgünüm. Ama tüm bunlar kötüye işaret.
Прости, конечно, но тут все просто кричит о том, что это плохая затея.
Ona bazı fotoğraflar gösterdim ve Kieran'ı işaret etti.
Я показала ей пару снимков с поминок, и она узнала Кирана.
Büyük siyah bir kamyonetti. Bilirsiniz, arkasında kampçı işaret vardı.
Большой черный пикап, как... я не знаю... сзади был кэмпер.
İşaret ateşi görevini yapıyor. Onu çağırıyor.
Как своего рода сигнал, взывающий к ней.
İşaret niteliğinde oldu. Vahim görünüşümü değiştirip neşeli günlerime adım atmamı sağladı.
Они заставили меня проснуться, чтобы изменить свое унылое существование и вступить в новый этап радостного процветания.
Ben de yağmurun yağması gibi bir işaret yollayacağını düşündüm.
Я думал, что она собиралась отправить знамение, ливень.
- İşaret fişeği.
- Фальшфейер.
- İşaret falan yollamıyordum ben.
— Я не посылаю сигнал.
- İşaret ışığı ne alaka?
Сигнальные ракеты?
- İşaret ettiğim konu o değildi.
- Не в этом дело, я...
İşaret ettiğim konu...
Я считаю...