Kızmadın mı translate Russian
132 parallel translation
Mahkemede söylediklerim için bana kızmadın mı?
Вы не сердитесь на меня, за то, что я сказал на трибунале7
Gidip bir sorayım. - Yani kızmadın mı?
Я спрошу?
Yani, boş boğazlık etmeme kızmadın mı?
- И вы меня не ненавидите?
Kızmadın mı?
— Ты даже не рассердился?
Kızmadın mı?
Ты не злишься?
Kızmadın mı?
- Ты ведь не злишься? - Ни капельки.
- Buna kızmadın mı?
- Совсем.
Yani bana kızmadın mı?
То есть, ты не расстроился из-за меня?
- Gerçekten kızmadın mı?
- Ты правда не злишься?
Bana kızmadın mı?
Ты не злишься?
- Ama bekle... - Bana söylediği için [br] Gretchen'e kızmadın mı? - Hayır.
А ты не злишься на Грэтчен за то, что она рассказала мне об этом?
- Yani Regina'ya kızmadın mı?
- Ты не злишься?
Yaptığıma kızmadın mı?
Тебе что, безразлично, что я сделал?
Sen kızmadın mı?
- Я оч... Я очен... - А ты разве не помешан на пиве?
Kızmadın mı?
Ты не сердишься?
Yani öğrencilerini ellemekten dolayı Valley Springs'ten atıldığına kızmadın mı?
Значит, вы не были рассержены на то, что вас уволили из Веллей Спрингс за то, что трогали детей?
Kızmadın mı bana?
Ты не сердишься на меня?
Kızmadın mı bana?
Ты уже не сердишься на меня?
Yani kızmadın mı?
Так, ты не сердишься?
Yani cidden kızmadın mı?
Так ты, правда, не злишься?
Bana kızmadın mı?
Ты на меня не злишься?
- Kızmadın mı?
- Ты не злишься? Что?
- Kızmadın mı?
- Ты не злишься?
- Kızmadın mı bana?
Без обид?
Kızmadın mı?
ты не расстроился?
Ne, kızmadın mı?
Что, ты не злишься?
Kızmadın mı?
И ты не злишься на меня?
Az önce Axl'a bunun için kızmadın mı?
Разве ты не сказала только что Акселю не читать его?
Umarım kızmadınız.
Надеюсь, никто не обиделся?
Seni kahvaltıya çağırdım diye kızmadın değil mi?
- Не злишься приглашению на завтрак?
- Umarım kızmadın.
- Надеюсь, ты не против?
- Umarım kızmadınız. - Tam tersine.
Надеюсь, я не оскорбил вас откровенным разговором.
Kızmadın mı?
Ты не свихнулся?
Kafa yaptığın zaman kızmadı bile. Şaşırdım.
Даже не обосрался, когда ты на него наехал, я был просто в шоке.
- Baba, çok mu kızdın? - Hayır, kızmadım.
Я не спятил.
Özür dilerim Niles Umarım bana kızmadın.
Прости, Найлс. Надеюсь, ты не злишься.
Umarım kızmadın.
Надеюсь, что нет.
- Bana kızdığını söyleme. - Kızmadım.
— И не говори, что ты на меня разозлился.
Umarım kızmadın Musa.
Я надеюсь, ты не злишься, Мусса. Нет, забери их в кибуц.
Sana sormadım diye kızmadın umarım. - Neyi sormadın?
Ты не обижаешься, что я не позвал тебя?
- Kızmadın mı?
- Ты не сердишься?
- Bahar kraliçeliğine aday [br] diye ona kızmadın değil mi? - Aman tanrım kızgın değilim ona.
Не злюсь, а переживаю за нее.
Gerçeği biraz çarptığım için kızmadın umarım.
Hope you don't mind I'm bending the truth.
Uzaylı bir tanrıçayla öpüştüğü için kızmadığımı söylemiyorum ama Maxima erkeklerin kimyasını bozmayı biliyor.
Я конечно не в восторге, что он запал на богиню пришельцев, но нужно признать, МАксима знает, как заводить мужиков.
Kızmadın mı?
Так хорошо? Да.
İçeri bir süre önce girdim. Kızmadın umarım.
Я зашла недавно... надеюсь, ты не против.
Tanrım, sanki ruhumu okudun ve kızmadın. Teşekkür ederim.
Боже, ты видишь меня насквозь, и даже не осуждаешь.
- Umarım haber vermeme kızmadın eve dönmeden önce bilmeni istedim.
Я надеялась, что ты поймешь, почему я позвонила. Я хотела, чтобы ты знала до своего возвращения.
Kızmadınız mı?
Вы не сердитесь?
Bir filmi kabul ettim diye bana kızamazsın. Kızmadım.
Ты не можешь злиться на меня за то, что я согласилась на фильм.
Kızmadınız mı?
Вы не расстроены?