English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Russian / [ L ] / Lar

Lar translate Russian

133,874 parallel translation
Dr. Sun bizi uyardı. Roman'a anılarını hatırlatmak anti sosyal davranışlarını tetikleyebilir.
Доктор Сан предупредила нас, что, пробудив воспоминания Романа, мы можем пробудить его анти-социальное поведение.
Patlayıcıları bulabilirsek olacakları da durdurabiliriz.
Если мы сможем отследить эту взрывчатку, то мы сможем остановить то, что они задумали.
Shepherd'ın bu günlerde istediği tek şey HMX patlayıcılar.
Сейчас Шепард интересует только одно – октоген.
Özür dilerim, gerçekten bir terör örgütüne satsınsınlar diye kana susamış motosiklet çetesinin, ölümcül patlayıcılar çalmasına yardım etmeyi mi düşünüyoruz?
Прости, мы что, серьёзно собираемся помочь кровожадной банде байкеров похитить смертоносную взрывчатку, чтобы продать её террористической группе?
Tam olarak onlara gerçek patlayıcılar vermekten bahsetmiyoruz.
Но речь же не идёт о том, чтобы отдать им настоящую взрывчатку.
Keskin nişancılar siz de şu çatıya konuşlanın.
Снайперы, вы идёте на ту крышу. Пошли.
Roman'ın işin içinde olduğunu ve pusu kuracağımızı öğrenmiş olmalılar.
Откуда? Должно быть, они знали, что Роман участвует в продаже, и что мы охотимся на них.
Mesleğin artıları. Merak etme.
Прелести работы.
Duygular, anılar gibi değildir.
Послушай, чувства – это не воспоминания.
Fortune 500 CEO'ları, birkaç senatör.
Руководители компаний из списка "Fortune 500", парочка сенаторов.
Ama bazı mezunlar bunu mezuniyet sonrası yaptıkları oldukça illegal anlaşmaları meşrulaştırmak için kullandılar.
Но некоторые выпускники используют её и в жизни после колледжа, чтобы оправдать некоторые тёмные бизнес-делишки.
Riley Motors bu yarım küredeki en büyük lityum alıcılarından biri.
один из крупнейших потребителей лития в западном полушарии.
Jameson Koleji'nde kış karnavalı için onur ödülü alacak. Daedalus her zamanki gibi toplantılarını yine mezuniyet organizasyonlarının ardına gizleyecek. Mantıklı...
В колледже Джеймсона, как гость зимнего карнавала.
Bakalım anılarınızı tetikleyecek mi.
Может, вы что-нибудь вспомните.
Bazıları asla değişmez.
Кто-то совсем не меняется.
Bu yüzden onlar sistemik bir hasara karşı aşırı duyarlı olmalılar.
Поэтому они должны быть весьма подвержены системному ущербу.
Ve onlardan bazıları hastalanıyor.
И некоторые из них заболевают.
- Bazıları hasta.
- Некоторые больны.
kendi bölgeleri olduğunu söylediler ve herşeyimi aldılar.
Сказали, что теперь это их место. Всё у меня отняли.
Oysa sen onunla sohbet ediyor, kapalı kapılar arkasında toplantılar yapıyorsun.
Ты заигрываешь с ним, бегаешь в кабинет на встречи за закрытыми дверями.
O ve annesi Efendi tarafından kaçırıldılar.
Его и его мать похитил Владыка.
Araçları tamir etmeyi ve nesneleri dönüştürmeyi bıraktılar.
Прекратили перерабатывать ресурсы и чинить автомобили.
Bu da demek oluyor ki onlar son derece eğitimliler ve baştan aşağı teçhizatlılar.
Это значит, что они прекрасно натренированы и вооружены до зубов.
Bize biraz mal sattılar.
Они сулили нам золотые горы.
... peki bugün neden dışarı çıkıp da, sana yeni ayakkabılar almıyoruz.
... не выйти сегодня из дома, чтобы прикупить тебе новые? Мой живот буквально уже не может растягиваться, там больше нет места, Джек. Нет.
Sonunda iyi şaşırttılar.
Там в концовке крутой поворот.
Özür dilerim, son zamanlarda çok şikayetçi olduğum için. Siz benim ufak yardımcılarımsınız, bu yüzden tüm yıl boyu çok mutluydum.
Простите, что так много жаловалась в последнее время, я рада, что вы были моими напарниками весь этот год.
Biliyorum biraz ileri gidiyorum, ama size Cadılar Bayramı kostümleri hazırlamak için sabırsızlanıyorum. Ki normalde öyle çok da sevmem Cadılar Bayramlarını.
Знаю, что немного тороплю события, но скорее бы сделать вам костюмы на Хэллоуин, что странно, потому что я не большой поклонник Хэллоуина.
Uyuyamadığınız zamanlarda da, size hep şarkılar söyleyeceğim.
И я всегда буду петь вам, если вам не спится.
Ayrıca, ne zamandan beri toplantıları siz organize ediyorsunuz?
И с каких это пор вы созываете собрание?
- toplantıları biz yapıyorduk.
- мы созываем собрание,
Nişanlılar böyle günler için varlar.
Так и поступают женихи.
Duyduğum kadarıyla bir kaç yıl önce yıktılar.
Я слышал, его снесли пару лет назад.
Sonra da, yapımcılar oyunu iptal edecekleri anda, kendi kendinize yapımcı oldunuz, değil mi?
А потом, когда они захотели свернуть спектакль, Вы решили "спродюсировать самостоятельно"?
Eve şöyle bir baktığımda... hep paylaştığımız anıları hatırlıyorum.
Я смотрю на этот дом, и в каждом уголке... вижу наши общие воспоминания.
Bir grubu var, grubu ile birlikte tura çıktılar. Evet.
Она поет в бэнде, или группе, и она с ними в туре.
Saygılarımı sunmak isterim.
Я бы хотел отдать дань уважения.
Sen de saygılarını sun da, sonra tekrar yola koyulalım.
Вырази почтение и потом поедем дальше.
"Eski şarkıları çalmakta bir sıkıntı yok, William, bunu unutma sakın."
Нет ничего плохого, играть отличные каверы, Уильям, помни это.
Bazıları buna üzülüyor, ama ben üzülmüyorum.
Кто-то скажет, что это грустно, но не я.
Ayrıca çatılarını tamir etme işinden dolayı, hala o marketten alacağım var.
Сколько заработал сегодня? Пару баксов за лужайку Мисс Липман.
Sanrılarını kastediyorsun.
- ( киссинджер ) Галлюцинируете.
- Hayır, hayır. Hayır, beni durdurmaya çalıştılar.
Нет, они пытались меня остановить.
Kapılar nerede?
- ( сид ) Куда делись двери?
Pekâlâ, cadılar bayramınız kutlu olsun!
Счастливого ХэллОуина!
Beni eve yolladılar, sonra da dairemin olmadığını fark ettim.
- ( дэвид ) Меня отправили домой, и я понял... Что жить мне негде.
Senin için geldiler ama kazayla onu aldılar. Biz de seni aldık. Fakat onu da istiyoruz.
Они приехали за тобой, но случайно забрали её, а ты у нас, но она нам тоже нужна.
Dev her gün beş vakit namaz kılar.
Дев совершает намаз пять раз, каждый день.
"Gıdadan zehirlendik, biz evde kılarız." deriz.
Скажем, что отравились едой, и совершим намаз дома.
Kansaslıların barbeküsünü denediniz mi?
Вы у стойки из Канзас-сити были?
Çok HMX almadılar.
У них не так уж много октогена.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]