English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Russian / [ Y ] / Yaklaşıyorsun

Yaklaşıyorsun translate Russian

181 parallel translation
- Olaya bir dul gözüyle yaklaşıyorsun.
- Теперь ты вдова.
Hayır, ama yaklaşıyorsun.
Нет, но тепло.
Yaklaşıyorsun.
Уже теплее.
- Doğru. Gezegen katiline tehlikeli bir şekilde yaklaşıyorsun.
Капитан, вы в опасной близости от убийцы планет.
Kızgınsın biraz ve olaylara en kötü yanından yaklaşıyorsun.
Вот уж не думала, что ты такой лицемер!
Yaklaşıyorsun kardeşim.
Что ж, уже лучше.
Yaklaşıyorsun ama... içkiden fazlasını da ikram edecekler, değil mi?
Они ведь поделятся не только бутылками?
Baksana sen! Bu ne bencillik ki terapimi kaçırmama bile seni sinir etmesi açısından yaklaşıyorsun!
Если я пропустила терапию, тебя волнует только как это отразится на тебе.
Evet, yaklaşıyorsun.
Да, так уже лучше.
Bir konvoya yaklaşıyorsun.
Тут неподалеку перед тобой идет конвой.
- Yanlış açıdan yaklaşıyorsun.
Ваше предположение заведомо ложное.
- Yaklaşıyorsun.
- Ты распалился.
Belki de olaya yanlış yaklaşıyorsun.
Возможно, вы выбрали неверный путь.
Benim yaşıma geldiğinde olaylara biraz değişik yaklaşıyorsun.
В моем возрасте действуешь по шаблону.
Gittikçe yaklaşıyorsun ama ben nasıl görünüyorum?
Уже теплее, но как я выгляжу?
Bir dinozora yaklaşıyorsun, bir Carina...
Теперь приближаетесь к ка... карина... Я не понял.
# Zamanı geliyor, yaklaşıyorsun # # İstediğin her şey olacak yakında #
Cможеm вcе ocущеcmвиmьcя чегo mы maк хomел.
Bu senin hayatın, ve her geçen dakika biraz daha sona yaklaşıyorsun.
Это жизнь, и она уходит с каждой минутой.
Eğer söylediğim şey doğruysa, sandalyeye bir adım yaklaşıyorsun.
Если я угадал, ты делаешь шаг к креслу.
Yaklaşıyorsun.
Вот так, теплее.
Kardeşin sana kazanman için nasıl bir baskı yapıyor bilmiyorum ama sınıra yaklaşıyorsun.
Твой брат так давит на тебя, что ты искал отдушину, и нашёл её в ней!
Yaklaşıyorsun, Murph.
Ты нарываешься Мерфи.
Bu olaya duygusal yaklaşıyorsun.
- Вы потеряли контроль. Вы слишком эмоционально заинтерсованы в этом деле.
Gerçekten eski usul yaklaşıyorsun.
Да, ты и впрямь терпишь лишения в классическом стиле, приятель.
Çok olumsuz yaklaşıyorsun.
- Ты чрезвычайно поверхностная, Лорелай.
Devam et, yaklaşıyorsun!
Да, сюда, уже теплее.
Bir şeye yaklaşıyorsun.
- Значит ты близко к цели.
- Fazla yaklaşıyorsun.
Ну а что мне делать?
- Niye öyle arkadan gizli gizli yaklaşıyorsun?
- Что это ты подкрадываешься сзади?
Albay, görüyorum ki bu olaya etraflıca yaklaşıyorsun politik diyelim.
Полковник, я вижу, вы всё обдумали, я имею в виду, в политическом смысле.
Bir cinayet suçlamasına ve boşanma davasına şövalyelere uygun bir tarzda yaklaşıyorsun.
Что ж, смелый подход к обвинению в убийстве... и скандальному разводу.
Fazla yaklaşıyorsun.
- Ты подошёл слишком близко.
Kapıya yaklaşıyorsun.
Открой дверь и войди.
- Şüpheci yaklaşıyorsun.
- С ума сходишь.
Buna öyle bir yaklaşıyorsun ki, sanki naif bir Yahudisin.
Ти подходишь к этому делу как еврей, щательно.
Olaya yanlış yaklaşıyorsun.
Слушай, ты на все это неправильно смотришь.
Olaya cesurca yaklaşıyorsun.
Храбрый поступок.
- Gittikçe yaklaşıyorsun.
- Теплее.
Liz Lemon, bana şu anda bile daha saygılı yaklaşıyorsun.
Эй, Лиз Лемон, ты уже стала относиться ко мне с большим уважением.
Yaklaşıyorsun.
- Уже тепло.
- Gittikçe yaklaşıyorsun.
Ты меня заводишь.
Yaklaşık bir saattir burada sadece bakıyorsun.
Ты здесь уже полчаса и только смотришь.
Buradan uzakta mı yaşıyorsun? Yaklaşık 19 kilometre, Ostia yolu üzerinde.
Ты далеко живёшь 19-й километр по дороге в Остию.
Bence yaklaşımın yanlış, onu argoyla karıştırıyorsun.
Я боюсь вы начали не с той стороны, вы путаете ее слэнгом...
Yaklaşık 20 yıl önce oynadığım bir adamı hatırlatıyorsun.
Ты мне очень напоминаешь... одного парня, с которым я играл лет 20 назад.
Ona yeterince iyi yaklaşıyor zaten. - Ne yapıyorsun? - Lütfen yardım et.
Она его осмотрела – вот и хорошо... – Что вы делаете?
Dennis, o adamı yaklaşık üç haftadır tanıyorsun ve biraz önce de bir polis vurdu.
- Да. Дэннис, ты знаешь этого парня всего 3 недели. Он выстрелил в офицера полиции.
Yaklaşılmaya hazır olduğumuzda, bir gülücük atıyorsun.
Теперь, когда мы готовы пообщаться, добавь улыбку.
Tamam, bu düşünceden kurtulmaman yaklaşık bir dakikanı alacak ama... bunu kendine de yapıyorsun.
Я понимаю, что тебе понадобится минутка, чтобы осознать следующую мысль, но ты всё сводишь к себе.
Yaklaşık iki aydır benden mal alıyorsun, değil mi?
Это... Слушай. Ты покупаешь у меня уже месяца два, так?
Yaklaşık olarak beş buçuk dakika sonra ne yapıyorsun?
Что ты делаешь в бижайшие пять с половиной минут?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]