Çalışmak mı translate Russian
1,182 parallel translation
- Sekiz saat çalışmak mı?
ХЭТФИЛД : Так что, по 8 часов?
Çalışmak mı?
- О чем ты?
Görevini halkımızın çıkarına olduğuna inandığı şekilde yürütmesine yardım etmeye çalışmak benim sorumluluğumdu.
... who'd been elected by the American people. И это была моя ответственность - попытаться помочь ему... And it was my responsibility to try to help him выполнять службу - так как он верил, что это было в интересах наших людей.
Sadece kitabım üzerinde huzur içinde çalışmak istiyorum!
Я просто хочу спокойно работать над книгой. Прекрасно.
Oraya girmek için çok çalışmak lazım.
Нужно хорошо учиться, чтобы поступить туда.
Görünüşe göre bol bol çalışmak dışında bir şey yapmayacağım.
Кажется, кроме учебы я ничем заниматься и не буду.
Seni buraya ders çalışmak için çağırdım.
Я пригласила тебя позаниматься.
Ben, bir ceset gördüm- - Kendimi öldürmek zorunda olmadığım. Ben sadece kafamdan atmak için, Bilirsin, farklı şeylerle ilgilenmek gibi halterle çalışmak veya koşmak gibi.
Нет Я склоняюсь к женскому обществу просто все сразу
Yeminli ifade vermen yetmezmiş gibi bir de çalışmak zorundayım.
Мало того, что мне приходится давать показания, так мне еще надо готовиться к ним, как студентке?
Burada mı çalışmak istersin, odanda mı?
Будем заниматься здесь, или в твоей комнате?
Yeni ofisinde çalışmak istersin sanmıştım.
я подумал, что вам будет при € тно ознакомитс € со своим новым офисом.
Sanırım Metropolis'te olan her şeyi, Geride bırakmaya çalışmak istiyorum.
Думаю, я хочу попытаться оставить в прошлом все то, что случилось со мной в Метрополе.
Birbirimizi daha iyi tanımaya başladığımızda, bu makine üzerinde çalışmak isterim.
Как только мы узнаем друг друга получше, я бы хотела изучить эту машину.
Baban çalışmıyor, hastanede çift vardiya çalışmak zorundayım. Bunu yapabileceğim tek zaman bu.
Ну, с твоим неработающим отцом, мне приходится работать в две смены в больнице, а это единственное время, когда я могу делать это.
Bu adam ne kadar güçlü olsa da, bu vücutla ve yedeksiz... Birliği yıkmaya çalışmak delilik olur. Çabalarımın boş olduğunu düşünmeye başladım.
Сколь силным ты бы ни был, в этом теле и без какой-либо поддержки... попытка опрокинуть Синдикат с твоей стороны обречена на провал.
Eğer yazılarımı erken bitirebilirsem, belki seninle çalışmak için biraz zamanım kalabilir!
Если я в скором времени допишу книгу, то смогу немного потренировать тебя!
Bana bunu borçlusun. Senin gibi insanları korumaya çalışmak için uykuya dalmam yüzünden yargılandım.
А 30 лет я провел в спячке за то, что, таких как ты пытался защищать.
Eğer aklımı kaçırırsam kör olup da uçmaya çalışmak gibi olacak.
И когда это так... Я будто на ощупь летаю.
Yaptığım işin iyi bir tarafı var mı? İlgilenen biri var mı? Denemek ve bir şeyleri değiştirmeye çalışmak, umutsuzluk mu?
Могу ли я что-то изменить?
Bebeğim, bu gerçek, tamam mı? Senin gibi küçük kızlar kör olma pahasına ayda 1.60 dolara karanlık fabrikalarda çalışmak zorunda kalıyorlar. Sırf anneleri onlara güzel ayakkabılar alabilsin diye.
Маленькие девочки, вроде тебя, трудятся ночами на тёмных фабриках, слепнут за полтора доллара в месяц, чтобы мамочка надела новые кроссовки.
Benim seks hayatım üzerinde çalışmak istiyormuş.
Она говорит, ей интересно моё сексуальное поведение.
Sorun şu ki efendim, final sınavına çalışmak zorundayım.
Учитель, я готовлюсь к экзаменам.
Ve ben de burada çalışmak zorundayım, efendim.
А мне здесь еще работать.
- Kendimi 3 işte [br] çalışmak için zorladım.
Я вынуждала себя на трех работах.
Hükümet için çalışmak umuduyla, siyasal bilimlerden mezun oldum. Ve bir süre çalıştım. Korkunçtu.
Я изучала политические науки, потом работала в правительстве.
Varlığımın her zerresinde biliyorum ki üzerinde çalışmak istediğim organ bu.
Я чувствую всеми фибрами души, что... это то, что я должен сделать.
Çünkü ders çalışmak yerine diskodayım.
Потому, что я здесь, вместо того чтобы учиться.
Yeterince iyi olmadığımı biliyorum, o yüzden ders çalışmak anlamsız geliyor.
Какой смысл, если я и так знаю, что у меня мозгов мало?
Seninle çalışmak güzeldi kızım.
Рад был с тобой поработать, девочка.
"Selam. Benim adım Amelia, son zamanlarda ileri DNA geliştirilmesi ile ilgili çalışmalar yapmış biyokimya programından kalifiye kişilerle tanışmak istiyorum."
"Привет, меня зовут Амелия, и я ищу кого-то участвующего в аккредитованной программе по биохимии и кто недавно закончил работы по электропорации ДНК."
Dinle beni, saat sekize kadar çalışmak zorundayım sonra buluşabiliriz. Tamam mı?
Так, слушай меня, я работаю до восьми, как закончу, мы встретимся, ясно?
Jennifer, lütfen başka birini gönder. Bayan Burkle'ın davasında çalışmak istemeyen var mı?
Дженифер, пожалуйста, посылайте каждого, кто не работает над случаем мисс Беркл, ко мне.
Çalışmak zorundayım.
Я должна работать над этим.
Sana yardım ederim ama çalışmak zorundasın.
Я тебе помогу. Но придётся работать.
Son 3 haftadır, buna çalışmak dışında bir şey yapmadım.
Мне кажется, будто последние три недели я только и делал, что работал над ним.
Sanırım seni bizden biri olarak yetiştirip hayatın en iyi kısımlarını tecrübe etmeni engellemeye çalışmak adil değil.
Я полагаю, несправедливо стараться растить тебя, как будто ты один из нас но не позволить тебе испытать одну из самых лучших частей жизни.
Elimden geleni yaptım, cesurca senin kıçını kurtarmaya çalışmak da buna dahil.
Я сделал все, что мог, включая отважную попытку спасти ваши... жалкие.
Sanırım çalışmak zorunda kalırsam, bu yılı boş geçirme olmaz.
Я полагаю если я буду работать, то это не будет годом отпуска, поэтому...
Ama bazılarımız geçimini sağlamak için çalışmak zorunda.
А кое-кому из нас приходится вкалывать, чтобы прокормиться.
Neyse, Saotome-san'ın yerine de çok çalışmak dışında yapılabilecek bir şey yok. Tamam millet, sıkı çalışalım.
- Так что, Наоко-сан.
Bu yaşta çalışacağım, hayatta aklıma gelmezdi. Çalışmak... Çalışmak...
Из отеля она увидела здание, где работает Саваки-сан, и решила туда пойти.
Yarış atı olmak için çok çalışmak lazım.
- И я могу скакать? - Как тебе сказать?
Gerçek bir kaptan için çalışmak istersen, haber ver tamam mı?
Захочешь поработать с настоящим капитаном, дай знать, ладно?
Bazen anlaşmaları o kadar karmaşık yapardım ki eğer aynı düzeydeyseler benim için çalışmak zor olurdu.
Иногда я так обставлял свои сделки, что даже сам бы не смог доказать, что они незаконны.
Bir saat boyunca çalışmak zorundayım.
Надо часок поработать.
Çalışmak zorundayım.
Я очень занят.
Düşüneyim. Çalışmak zorundayım.
Я не могу, я работаю.
Sanırım... Susan'la çalışmak pek yardımcı olmadı.
ƒумаю... эта истори € с — юзан не пошла ей на пользу.
# Bir şov yazacağım. # Tek gereken eşek gibi çalışmak. # Böylece bir şov yazabilirim.
Напишу шоу.
Yani, her gün vücut çalışmak zorunda mı?
Разве обязательно ежедневно качать мышцы?
Eğer görevim değilse bile, açık sözlü bir uzman olarak radyo ve televizyonda neler olduğunu anlatmaya çalışmak arzusundayım.
Мое стремление, пожалуй, даже мой долг - поговорить с вами, журналистами, о том, что происходит с радио и телевидением.