Arms out traducir turco
748 traducción paralela
And the night you got drunk on champagne and climbed out on the roof and stood there naked with your arms out to the moon wailing like a banshee.
Şampanyayla sarhoş olduğun o geceye ne demeli? Çıplak çıplak dama tırmanıp kollarını aya doğru açıp ağıt yakar gibi feryat etmiştin.
The girl held her arms out to me... and she started to dance.
Kız, kollarını benden çekti ve dans etmeye başladı.
You'll be letting go of his arms out of sympathy for the man.
Adama acıdığın için kollarını bırakırsın sen.
She'd fling herself into my arms out of gratitude.
Kendini benim kollarıma atar.
" You walk into my arms out of the blue
" Yunan mitolojisindeki bir tanrıça gibi
Get those arms out here.
Slahları kaldırın.
Arms out in front, level with your chin.
Kollar ileride, çenenizle aynı hizada.
- Did they send other arms out of Greece?
- Yunanistan'dan başka silahlar gönderdiler mi?
Get your arms out.
Kollarınızı çıkartın.
He had his arms out like this. He had no wings.
Elleri şu şekildeydi ve kanatları da yoktu.
right, well, up on the table arms out, fingers together, knees bent!
Masanın üzerine, kollar açık, parmaklar bitişik, dizler kırık. - Hayır.
up on the table! arms out, fingers together, knees bent.
Kollar açık, parmaklar bitişik, dizler kırık.
Even though you just stomped me so horribly, if a scary thing suddenly pops out, I can immediately run straight into your arms.
- Şu andaki gibi korkunç bir şekilde beni çiğnemene rağmen karşıma korkunç bir şey çıkarsa tekrar dönüp kollarına yapışabilirim.
"You worry, Alonzo, that sometime will find out you have arms?"
Bir gün, kolların olduğunu anlayacaklar diye endişeleniyor musun Alonzo?
When the husband found out the fella was jealous... he took him in his arms and then he gave his wife a lot of money and then he kissed the other fella because he made him jealous and they went out...
Koca, diğer adamın kıskandığını anlayınca adamı kucaklayıp, karısına bir sürü para vermiş diğer adamı da, kendisini kıskandırdı diye öpüvermiş sonra flört etmişler...
The court-martial orders that prior to this sentence being carried out Captain Dreyfus shall be paraded before the garrison of Paris and publicly degraded and dismissed from service according to the code of military law forfeiting his decorations and privileges and the right to bear arms forever. "
Askeri mahkemece, şu cümlede emrediliyor ki Yüzbaşı Dreyfus'un ordudan terhisi resmi olarak gerçekleştirilecek halkın önünde rütbesi alınıp askeri hizmetten ihraç edilecek askeri kanunlara göre ceza bedeli olarak nişanı ve ayrıcalıkları ve askeri hakları, ebediyen hükümsüz kılınacak. "
Get out of Johnny's arms and let him come in.
Johnny'yi kucaklamayı bırak da içeri girsin.
Tell your men to lay down their arms and get out of here, or you're a dead kipper.
Adamlarına silahlarını bırakıp dışarı çıkmalarını söyle, yoksa kendini ölmüş say.
With his both arms full of something, and guess what it turned out to be.
Evet. İki kolu da doluydu, kollarında ne vardı, tahmin et.
Then he came up again, and one of his arms flung out to me as if he were trying to call to me.
Sonra tekrar çıktı ve kolunu bana doğru savurdu, sanki bana seslenmeye çalışıyor gibiydi.
France held out its arms to the repatriated.
Fransa Yurduna dönen askerlerine kollarını açtı.
Through all eternity, nothing can ever take you out of my arms.
Ebediyete dek hiçbir şey seni benim kollarımdan alamaz.
And the greatest armada and the vastest movement... of men and arms in the history of the world, rose from England... and set out for the assault on the beaches of Normandy... and the German fortress of Europe.
İngiltere kıyılarından ayrılıp... Normandiya sahillerinden Alman kalesi haline gelmiş olan Avrupa'ya... çıkarma yapmak üzere yola koyulmuştu.
You'll squeeze it out of me with those big, strong arms.
Şu kocaman, güçlü kollarınla beni sıkarak onu içimden çıkarırsın.
You come bearing arms as if a riot has broken out.
Sanki bir ayaklanma çıkmış gibi böyle silaha sarılmak ne diye?
I sign my name and boys go out and some die... and some live helpless without arms and legs.
Benim bir imzamla delikanlılar savaşa gidiyor. Bazıları ölüyor... bazıları kolsuz, bacaksız kalıyor.
Pass out every time Alan puts his arms around me?
Bana her sarılışında kendimden geçmemi mi?
You could fall in the black pit of Hades... ... and come out with arms full of sunshine.
Hades'in kara cukuruna bile düssen kollarin günes dolu olarak cikarsin.
I'll use the pit arms. Watch for them on your way out.
Önüne taşlar çıkar iyi izle.
Thou shalt not muzzle the ox that treadeth out the com, making straw for the bricks of Egypt, nor spare the arms that endlessly winnow the grain in the wind to separate the wheat from the chaff wheat borne stolidly on the backs of countless slaves from the heavy-laden Nile boats to the teeming shore.
Ne tahılları öğüten, Mısır'ın tuğlaları için saman yapan öküzlere ağızlık takmalısın, ne de buğdayı sapından ayırmak için rüzgarda sürekli buğday savuran ağzına kadar dolu Nil teknelerinden durmamacasına sahile buğday taşıyan kölelerin emeklerini karşılıksız bırakmalısın.
Come out with your arms at your shoulders.
Ellerin omuzlarının hizasında dışarı gel.
His wife came running out of the dark and fell into his arms.
Karısı koşarak yanına gelmiş ve kendini kollarına atmış.
Never let her out of your arms.
Onu kollarından bırakma sakın.
Hold out your arms.
Kollarını uzat.
Call out from a distance first with your arms in the air.
Önce uzak bir mesafe durur ellerin havadayken seslenirsin.
With your arms out. Like this.
Bundan sonra.
All splashed in blood... with his arms and his fingers and those bandy legs of his... all twisted out and writhing... like a smashed cockroach.
Şöyle yüksek bir yere.. Cılkını çıkarırdım hergelenin. Çarpık bacaklarını, yengeç kollarını..
But you come back on your own legs, swinging your own arms, seeing out of both your eyes.
Ama sen iki bacağının üzerinde, kollarını sallayabiliyor ve iki gözün de görüyorken buraya geri döndün.
This confederate soldier - he's still in uniform, mind, still bearing arms - invaded this township, broke into my house, broke out of jail, if you believe our good sheriff.
Bu müttefik asker... Hâlâ üniformasını giyiyor, silahını kuşanmış hapishanden kaçıyor, kasabamıza saldırıyor ve evlerimize zorla giriyor.
Chest out and arms wide.
Göğüs önde, kollar açık.
We shall spring them from the Joker's jack-in-the-box through that window, out over the sea and into the waiting arms of the Penguin's exploding octopus!
Onları, Joker'in yaylı kutusuyla şu pencereden, denize fırlatacağız. Doğrudan Penguen'in patlayan ahtapotunun kollarına!
I stretched her out naked on my blanket and her arms made me the most charming — "
Onu soydum ve battaniyemin üzerine yatırdım kollarını büyük bir zevkle - "
We could throw ourselves out of the window... wrapped in each other's arms.
Birbirimize sarıIıp birlikte pencereden atlayabiliriz.
- is deal with me. - Let me get this straight. You want us to supply you with arms and assistance so you can carry out an aggression against your neighbours?
Bizden sana silah ve yardım sağlamamızı istiyorsun ki kavgaya devam edebilesin?
Unless I do it at least 100 miles above ground, just barely in time, - frighten them out of this arms race...
Yerden en az 160 km yukarda yapmadığım, silahlanmadan korkutacak anı yakalayamadığım taktirde...
That we would cut our arms off for nothing,... and that they won't let our elders out.
... kesin Hocalarımızı. serbest bırakmıyacaklardır.
You will roll your eyes... you will move your arms and legs... in short, spastic jerks... and generally writhe around out of control.
Gözlerini yuvarlayacaksın kollarını ve bacaklarını çevireceksin kısa süreli hareketlerle ve kontrol dışı acı içinde kıvranacaksın.
When Mr Mellish pulls the drawer out, a weight has to be lifted on top of the desk which exercises his arms and his back muscles.
Bay Mellish çekmeceyi çektiğinde masadan bir ağırlığın kaldırılması..... gerekiyor. Bu da kolları ve sırt kaslarını çalıştırıyor.
Both muscles in the biceps are given a work-out to sustain flexible arms.
Pazıların ikisi de çalışıyor ve esnek kol kaslarına kavuşuluyor.
She put one hand up to her forehead, the other one she reached out as if groping for support, and with this long sigh, she collapsed in their arms.
Bir elini alnına koydu, öbür elini destek ararcasına uzattı ve derin bir iç çekişle kollarına yığıldı.
When you turn around, keep your arms straight out from the body.
Yüzünü bana dönerken ellerini silahtan uzak tut.
outside 883
outer 19
outfit 21
outsiders 26
outrageous 90
outs 110
outlaw 21
out now 39
out of context 16
out of curiosity 82
outer 19
outfit 21
outsiders 26
outrageous 90
outs 110
outlaw 21
out now 39
out of context 16
out of curiosity 82
out of order 40
out of my mind 17
out of the blue 171
out of interest 20
out of sight 112
out of town 49
out of nowhere 149
outstanding 214
out loud 97
out of 299
out of my mind 17
out of the blue 171
out of interest 20
out of sight 112
out of town 49
out of nowhere 149
outstanding 214
out loud 97
out of 299