At the beach traducir turco
1,625 traducción paralela
If he was killed at the beach, could explain the fishy smell of the body.
Eğer sahilde öldürüldüyse, bu balık kokusunu açıklar.
Like we did at the beach
Kumsalda yaptığımız gibi.
The restaurant's at the beach!
Restoran, sahilde!
It's at the beach... No, it gets chilly at night at the beach, are you kidding?
Akşamları kumsal çok serin oluyor.
I'm gonna have a party at my house at the beach tonight.
Bu gece plajdaki evimde parti veriyorum.
You don't talk about politics at the beach?
Kumsalda politika konuşmuyor musunuz?
We were at the beach
Kumsaldaydık
And their summer house at the beach.
Ve plajdaki yazlıklarını.
It'll be fun, just like when we were kids, spending summers at the beach house.
Eğlenceli olur, çocukluğumuzda yazları sahil evinde geçirdiğimiz gibi.
Big wave hit him at the beach.
Büyük bir dalga ona sahilde çarptı.
Well if she's at the beach, we could have just met at your place,
Peki eğer sahildeyse, senin evinde buluşabilirdik,
Hey... do you remember that little place... that we stayed in for the two months at the beach?
Sahilde iki ay boyunca kaldığımız yeri hatırlıyor musun?
I know things got kind of nasty down there at the beach.
Kumsalda işlerin biraz çirkinleştiğini biliyorum.
- Down at the beach, I think.
- Kumsalda galiba.
Back at the beach, the night they came back, you said that Nathan was gone for two hours, that he was missing.
Sahildeyken, onların geri geldiği gece Nathan'ın iki saatliğine ortadan kaybolduğunu söylemiştin.
Whose idea was it to stay at the beach where they could pick us off one by one?
Bizi tek tek toplayabilecekleri yer olan sahilde kalmak kimin fikriydi?
Everybody will be at the beach, so don't forget the button.
Herkes sahilde olacak, o yüzden düğmeye basmayı unutma.
Actually, I thought I'd spend time at the beach.
Aslına bakarsanız, biraz da sahilde zaman geçirmeyi planlıyorum.
Uh, sure, but I'm gonna have to meet you there,'cause I told Johnny I'd hang with him at the beach. Hmm.
Olur ama orada buluşmamız gerekecek çünkü Johnny'ye, onunla sahilde takılırız diye söz verdim.
She's at the beach with Johnny.
Sahilde, Johnny ile birlikte.
Well, savor it at the beach house, Dan.
Git keyfini kumsaldaki evde çıkar, Dan.
Something I've been trying to grasp at all summer, but it just kept slipping through my fingers until I saw you the other night at the beach at the bonfire.
Yaz boyunca kavramaya çalıştığım ama parmaklarımın arasından kayıp giden bir şey. Önceki gece seni kumsalda gördüğüm o ana kadar. Şenlik ateşinin yanında.
I met some people at the beach and we partied all night.
Kumsalda birkaç kişiyle tanıştım ve tüm gece parti yaptık.
You were at the beach?
- Hiç sahile gittiniz mi?
You owe me a day at the beach.
Bana sahilde bir gün borçlusun.
Are you sure you don't wanna just stop at the beach?
Plaja uğramak istemediğine emin misin?
How did you feel when I told you Johnny Boz had died that day at the beach?
Peki Johnny Baz'ın sahilde ölü bulunduğunu söylediğim zaman neler hissettin?
Laterwe can hang out at the beach with filthy-rich drug dealers... and pimps.
Sonra da, sahilde iğrenç uyuşturucu satıcıları ve pezevenklerle... -... takılırız.
Amazing how Sasha always finds his'assistants'at the beach.
Sasha'nın asistanlarını her zaman plâjlardan bulması inanılmaz.
Especially all that stuff I told you at the beach.
Özellikle de plajda söylediklerimi.
With a photographer in his booth at the beach, with the excuse of looking at photos.
Resimlerimi çektiği için özür dileyen plajdaki çadırının içindeki!
Resden kills the mail carrier, gets someone to dump his body at the beach, then he brings two vics to the guy's house?
Resden postacıyı öldürüyor cesedi ortadan kaldırmak için plajda birini buluyor, sonra iki kurbanı o adamın evine getiriyor.
- Well, she cut her foot on oyster shells at the beach a couple days ago.
- Birkaç gün önce, sahilde bir istiridye kabuğu ayağını kesmişti
Looks like we're going to Palm Beach. Let's meet at the airstrip in 20.
20 dakika içinde pistte buluşalım.
Maybe some jilted lover was scouring the beach at night, searching for a lost soul.
Belki de, bir kaç reddedilmiş aşık, geceleyin kumsalı tarayıp... kayıp bir ruh aramıştır.
The horse on your shirt led her to the riding accident, and the surfscene on your clipboard led her to the beach.
Gömleğindeki at onu binicilik kazasına, dosyanın üzerindeki sörf de onu sahile götürdü.
The last beach I was at was Sharm El Sheikh with you, Essam, remember?
Gittiğim son plaj, Sharm El Sheikh'ti. Birlikteydik Essam hatırlıyor musun?
Don, come here. Five pounds of C-4 explosive is missing from the Naval Weapons Station at Seal Beach.
Seal Beach'de ki Donanma Silah Deposu'ndan 5 libre C-4 kaybolmuş.
At the moment, this is the only beach-adjacent property we have in your price range, Mr. Cohen.
Şu anda sizin fiyat sınırınıza göre plaja en yakıt burası Mr. COhen.
Two years ago, when they put me on varsity from the freshmen team... the seniors threw this, kinda, out-there party at my parent's beach house...
2 sene önce, beni Lise 1'de iken takımına aldıklarında son sınıflar bizimkilerin yazlık evinde bir parti düzenlediler...
My guys ate dinner at a place down by the beach.
Benimkiler, deniz kıyısındaki bir restoranda akşam yemeği yemişler.
Between the 3-year stint at san quentin for assault and washing up on the beach with my name on his hand, curly made his living at... symbolic motor car company.
San Quentin'de üç yıI hapis yattıktan sonra ve elinde benim adım yazıIıyken sahilde ölü bulunmasından önce Kıvırcık hayatını Sembolik Araba Şirketi'nde çalışarak kazanıyormuş.
On the island of Floreana, he was met on the beach at Post Office Bay by the Governor of the first ever settlement in the Galapagos, an Englishman called Lawson.
Floreana adasındaki "Post Office" koyunda Galapagos adalarındaki ilk yerleşim biriminin yöneticisi bir Ingiliz olan Lawson ile tanıştı
The 28th will land here at Green Beach.
28. bölük, Yeşil Sahil'den karaya çıkacak.
- I'm Mike Sugerman with Bay News Channel 1. San Francisco Police say the North Beach killer may have struck again. The body of a young 25-to-35-year-old woman was found here at...
Kanal 1'den, North Beach katili tekrar saldırdı. 25-35 yaşları arası kadının vücudu...
I mean, thanks to a chance encounter at a beach party, you hook up with one of the world's top fashion photographers.
Plâj partisinde karşılaşman sayesinde dünyanın en iyi moda fotoğrafçılarından biriyle birliktesin.
Howard Hughes gave me a prune on the beach at Nassau.
Howard Hughes Nassau'daki plajda bana bir kuru erik vermişti.
Go to the beach at sunset.
Gün batımında sahile git.
At least he conceded to the pillboxes on the beach.
Hiç değilse kumsaldaki küçük istihkamları kabul etti.
It's on a freighter leaving the port of Long Beach at 2 : 30.
Long Beach Limanı'ndan saat 2 : 30'da ayrılacak olan bir yük gemisinde.
And I'd like for us to wait on that till we get there, after a walk on the beach at sunset.
Bunun için oraya gidene kadar beklemek istiyorum. Günbatımında kumsalda yürüdükten sonra.
at the movies 19
at the age of 82
at the end of the day 343
at the end 233
at the very least 397
at the same time 408
at the airport 47
at the moment 453
at the time 529
at the house 47
at the age of 82
at the end of the day 343
at the end 233
at the very least 397
at the same time 408
at the airport 47
at the moment 453
at the time 529
at the house 47