At the end traducir turco
11,880 traducción paralela
At the end of Zambia's dry season, grasslands can turn to dust.
Zambiya'nın kurak sezonu sonunda otlaklar toza karışabilir.
It turns out there is no alley at the end of Calle Bravo for two thieves to run away.
Calle Bravo sonunda iki hırsızın kaçacağı bir ara sokağın olmadığını öğrendim.
Your job at the end of this case will decide whether that statement ought to be believed.
Bu davanın sonunda size düşen görev o ifadenin inanılır olup olmadığına karar vermek.
And just about at the end of that interview, Kayla, out of the blue, basically came out and told us that, uh, she had a cousin by the name of Brendan and that Brendan was, quote, "acting up lately."
Görüşmenin tam sonuna gelmişken Kayla birden bire çözülerek Brendan adında bir kuzeni olduğundan ve Brendan'ın son zamanlarda tuhaf davrandığından bahsetmeye başladı.
At the end of the day, people are out for themselves.
Günün sonunda, insanlar kendini kaybeder.
Whatever's at the end of this bb, that's what you're aimin'at.
Bu namlunun sonunda ne varsa ona nişan alıyorsundur.
Come on. At the end with the big wave?
- O büyük dalgalı son yok mu?
Well, you don't know if he dies at the end. He doesn't die.
Sonunda ölüp ölmediğini bilmiyorsun.
You can have this back at the end of the day.
Günün sonunda sana telefonunu geri veririm.
Because you kind of sound like Ray Liotta at the end of Goodfellas.
Çünkü sesin Sıkı Dostlar filmindeki Ray Liotta gibi geliyorda.
Now, I know things got a little rough there at the end.
İşler sona doğru biraz sarpa sarmaya başladı biliyorum.
Bunch of us get together at the end of the week to blow off some steam.
Hafta sonları stres atmak için arkadaşlarla bir araya geliyoruz.
Once you get your snout up a couple of good ones, it's like eating potato chips : You just keep getting back into that bag until there's nothing left, until it's just a big greasy bag and you're licking your fingers at the end.
Yani, bir kez burnunuzu iyi olan birinin arasına soktuğunuzda bu patates kızartması yemek gibidir, devamlı o torbaya dönersiniz, içinde bir şey kalmayıp, büyük yağlı bir torbaya dönüşene kadar ve sonunda parmaklarınızı yalarsınız.
The president will join you in the Monroe room at the end of the tour.
Başkan, Monroe Odası'nda sana katılacak. Programın sonunda.
It's just that the caption at the end's going to be,
Sadece başlığın olması gerekiyor,
And you never know, if there's a film at the end of it, there might be a better job in it for you.
Ve sonunda biliyorsun, sonunda bir film varsa, Sizin için daha iyi bir iş olabilir.
I'll meet you at the end of the aisle.
Sizle koridorun sonunda buluşuruz.
Your job, keep your head on a swivel, out-monster the monster, and get home at the end of the night.
Senin işin gözünü dört açıp canavarı alt etmek ve gece evine dönebilmek.
'Cause at the end of the day they all want to be a hero.
Çünkü sonuçta hepsi kahraman olmak ister.
Usually, we don't earn Jack-shit at the end of the month.
Normalde bize, ayın sonunda piyango vurmaz.
But at the end, the guys have to come, right?
Sonunda adamların boşalması gerekiyor, değil mi?
How, at the end of the season, they'd give out that big MVP trophy and that one kid would always win it?
Sezon sonunda büyük bir en değerli oyuncu kupası verilirdi ve hep aynı çocuk kazanırdı.
From 12 : 05 to 1 : 05, you have your open hour, at the end of which we thought would be a good time to have your meeting with Mr. Presley.
12.05'ten 1.05'e boş saatinizin sonu Bay Presley'yle toplantınız için iyi bir zaman olur diye düşündük.
At the end of the avenue.
Yolun sonunda.
At the end, go left.
Yolun sonundan sola dön.
At the end of the month, one of two things will have occurred.
Ay sonunda iki şeyden biri olacak.
Now at the end, you'll grab my wrist and pull it toward you.
Son olarak bileğimi kavra ve kendine doğru çek.
All those feelings that you have at the end shouldn't... shouldn't make up for all the... boredom and disappointment that... that you felt before, should they?
Sonunda sahip olduğunuz tüm bu duygular... Bütün bunları telafi etmemelisin... Can sıkıntısı ve hayal kırıklığı...
And what you might do well to remember is that the pawn and the king end up in the same box at the end of the game.
Ve hatırlamanız gereken en önemli şey, piyonda kralda oyunun sonunda aynı kutuya girerler.
You could hang me upside down and light me on fire at the end.
Beni baş aşağı asarsın ve sonunda ateşim çıkar.
Jeff... I was at the end of my rope.
Jeff... artık canıma tak etmişti.
Whatever they were in life, here, at the end, each man stood with courage and honor.
Hayatta her ne olursa olsunlar, sonları geldiğinde her biri cesaret ve gururla karşı koydu.
The 1-4-3 at the end, that's sort of my thing I just always do.
O sondaki 143 şey her zaman öyle yaparım.
At the end of the third night, we done weakened each other to where we can't even hardly move.
Üçüncü gecenin sonunda, birbirimizi kıpırdayamayacak kadar zayıf düşürmüştük.
And uh... I turn a corner, and just then down at the end of the street, above the river, the moon comes up.
Ve bir köşeden döndüm ve tam o esnada sokağın sonunda nehrin yukarısında ay yükseldi.
No extra little scene at the end of the movie.
Filmin sonunda başka esktra sahne yok.
- At the end there...
- En son orası.
You think about a long ship, the engine of that ship that's generating the noise and the propeller are all the way at the far end.
Oldukça uzun bir gemi düşünün gürültü yapan bir motor ve pervanesi hiçbirinin konuyla alakası yok.
Well, you can understand how someone listening to that might think that you were calling in a license plate that you were looking at on the back end of a 1999 Toyota.
Siz de takdir edersiniz ki, bu görüşmeyi dinleyen biri sizin arama sırasında 1999 model bir Toyota'nın arkasında durup plakasına baktığınız hissine kapılabilir.
But there's no way you should've been looking at Teresa Halbach's license plate on November three on the back end of a 1999 Toyota.
Ama sizin 3 Kasım tarihinde 1999 model bir Toyota'nın arkasında durup Teresa Halbach'in plakasına bakıyor olmanız mümkün değil.
You don't end up at Sword and Cross by following the rules.
"Kılıç ve Haç" a kurallara uyduğun için gelmiş olamazsın.
And the end of it, he's gonna select one of us to be his sous-chef at a new restaurant that he's opening up in L.A.
Evet ve bunun sonunda birimizi LA'de yeni açtığı restoranda kendi aşçı yardımcısı olması için seçecek.
It was where we lived when we first came here, when our rooms at the other end of the hall were being painted.
Orası ilk taşındığımız zaman yaşadığımız yerdi. Koridorun diğer tarafındaki odalarımıza badana yapıldığı zaman.
I wasn't there at the beginning of the story, but you can bet your bottom dollar I'm not leaving before the end.
Hikayenin başında orada değildim, Ancak alt dolana yatırdım, sonuna kadar ayrılmayacağım.
To the very end, these two warriors going at it.
En sonunda iki dövüşçü kapışmaya başladı.
We don't know if we're at the beginning of a new chapter, or the end of a story.
Yeni bir bölümün başında mıyız, yoksa hikayenin sonunda mıyız, bilemeyiz.
Get someone to pay at the other end.
İndiğin yerde birinden iste.
- Throw me the other end! - Here you go.
- Diğer ucu at!
No, they're a bunch of kids thrown into the deep end of a not-so-popular war.
Hayır, çok popüler olmayan bir savaşın derin ucuna atılan bir grup çocuk.
Aaron and I did end up getting a suite down at the Holiday Inn, so, you're sure you guys don't want to come with us?
Aaron'la Holiday Inn'de bir oda tuttuk, bizimle gelmek istemediğinize emin misin?
But in the end we're just these fragile little creatures staring out at the universe, learning.
Fakat sonuçta bizler evreni gözlemleyen, öğrenen kırılgan küçük varlıklarız.
at the end of the day 343
at the end of the world 18
at the end of the month 17
at the end of the night 25
at the end of the 17
at the movies 19
at the age of 82
at the very least 397
at the same time 408
at the moment 453
at the end of the world 18
at the end of the month 17
at the end of the night 25
at the end of the 17
at the movies 19
at the age of 82
at the very least 397
at the same time 408
at the moment 453
at the airport 47
at the party 41
at the 118
at the time 529
at the latest 43
at the hospital 120
at the bar 60
at the house 47
at the time of the murder 22
at the hotel 64
at the party 41
at the 118
at the time 529
at the latest 43
at the hospital 120
at the bar 60
at the house 47
at the time of the murder 22
at the hotel 64