At the door traducir turco
4,309 traducción paralela
Pardon me. There's a young man at the door.
Kapıda genç bir bey var.
A straight up, hard core, dump your presents at the door, drink too much chardonnay and force an entire piece of cake down your mouth, God-dang baby shower.
Hakiki, sağlam, hediyelerinizi kapıya bırakın, aşırı şarap için koca dilim pastayı yutmaya çalışın tarzında inanılmaz bir bebek partisi.
My point is, when was the last time you got dressed up, made a reservation, picked a girl up at the door and... what, you mean, like, a date?
- Demek istediğim en son ne zaman güzelce giyinip, bir yerde rezervasyon yapıp bir kızı evinden alıp... - Randevu gibi mi? - Gerçek bir randevu.
Eric, we got one security camera facing the parking lot and one guy at the door.
Eric, otoparka bakan bir kamera ve kapıda bir adam var.
So tonight leave your identities at the door, let our spirits inspire yours, and may your ornate facades lead you to intrigue.
Bu yüzden bu gece kimliklerinizi kapıda bırakın ruhlarımızın size ilham olmasına izin verin ve süslü çehreleriniz sizi entrikaya yönlendirsin.
But if it bothers you, Victoria, you can pretend that I left Emily Thorne at the door.
Ama bu seni rahatsız ederse, Victoria Emily Thorne'u kapıda bırakmışım gibi davranabilirsin.
- Who's at the door?
- Kim gelmiş?
There's somebody at the door.
Kapıda birisi var.
We're at the door. 30 seconds till we're in.
Kapıdayız. 30 saniye sonra içeride olacağız.
But you'll have a shot at the door.
... kapıya varabilme şansın olacak.
Blood trail stops at the door.
Kan izleri kapıda bitiyor.
I can leave your name at the door.
Adını kapıya yazdırırım.
Ah, I see you looking at the door.
Kapıya baktığını görüyorum.
Those who wanna fuck me, knock at the door.
Beni sikmek isteyenler, kapıyı çalsın.
We're at the door.
Kapıya geldik.
I study cosmetology at the Door-to-Door Cosmetology University.
Kozmetikçide çalışıyorum. Door-to-Door Cosmetology Üniversitesinde.
I knocked at the door.
Kapıyı çaldım.
Oh, there's a big guy at the door.
Oh, kapıda irice biri var.
- At the door?
- Kapıda mı?
At the concert in Spain he said that what bothered him... was the best seats filled with government people, and outside the police clubbing the kids at the door.
Ispanya'daki konserinde diyorduki onu en uzen sey En iyi yerleri hukumet ve protokol tarafindan doldurulmus olmasiymis ve polisin kapi girisindeki bufenin onunde cocuklari coplamasiymis.
- It's at the door.
- Kapıda.
It was in the basket with me at the door of the orphanage.
Yetimhanenin önüne bırakıIdığım sepetin içinde duruyormuş.
There's someone at the door again.
Yine biri geldi.
The wolf is at the door.
Kurt kapıya dayandı.
Maura, somebody's at the door. It's Jane.
Maura, kapıda biri var.
- We'll check bow ties at the door.
- Papyonlulara kapıda bakarız.
HULK : Check your ego at the door.
Kapıda egonu bir kontrol et.
Listen, somebody is at the door.
- Dinle, kapıda biri var.
- Who's at the goddamn door?
- Kapidaki kimmis?
Then the next thing I knew, there was a police officer at my door.
Sonra bir baktım ki kapımda bir polis duruyordu.
Locate Lamby, distract Kayla, knock three times on the floor when she's out of the room, throw him out of the door, and we'll be there to make the pickup.
Kuzucuk'un yerini tespit et, Kayla'nın dikkatini dağıt Kayla odadan çıkınca üç kez yere vur Kuzucuk'u dışarı at, biz de almak için yukarıya geleceğiz.
I'm at this motel room door, and I'm banging on it and screaming for Rochelle to come and open the door, but she never does.
Bir motel odasının kapısındayım ve de Rochelle'e gelip kapıyı açması için bağırıp kapıyı yumrukluyorum. Ama asla gelmiyor.
You know, humans have taken the basic impulse for sex and turned it into some unrecognizable ordeal... romance, chivalry, codes of etiquette, which necktie should I be wearing, should I say goodnight at the curb or walk her to the door?
İnsanlar, seksin en basit içgüdüsünü alıp gereksiz bir sürü şey karıştırdılar. Romantizm, mertlik, görgü kuralları... Hangi kravatı taksam kaldırımda iyi geceler dilemeli miyim yoksa kapıya kadar götürmeli miyim?
Perhaps you would like to share with me the name of he who flings such night soil at my door.
Belki de kapımdaki boşaltılmış pislikleri savuranın adını benimle paylaşırsınız.
I thought we were back to doing the casual sex thing, which is why I showed up at her door... With a six-pack of beer.
Öylesine seks olayına geri döndük sanıyordum bu yüzden onun kapısına gittim altılı bira paketiyle.
And I don't need you here if you are more interested in what is happening next door or back at the office.
Ve eğer sen yan odada veya çalışma odanda ne olup bittiğiyle daha çok ilgiliysen sana burada ihtiyacım yok.
I was coming to brief you on what I learned from my contact at Justice, but when I tried to open the door, my retina scan was denied.
Adalet Bakanlığı'daki tanıdığımdan öğrendiğimi size söylemeye geliyordum ama kapıyı açmaya çalıştığımda, retina taramam reddedildi.
Now we're basically a couple of wild animals Grunting at each other to throw some toilet paper Through the crack in the bathroom door.
Şimdiyse banyo kapısındaki yarıktan tuvalet kâğıdı atmamız için birbirine homurdanan iki vahşi hayvan gibi olduk.
I push my shoulder against the secret door to see if it gives way.
Yol verecek mi diye, gizli kapıya omuz atıyorum.
You went to the side door at the other house.
Hayır. Diğer evde yan kapıya gittin.
I open the door, fall flat on my face, and scream at the top of my lungs,
Kapıyı açıyorum ve çuvallıyorum. Avazım çıktığı kadar bağırıyorum.
Go pack your bag. I'll meet you at the front door in five minutes.
Git çantanı topla ve 5 dakika içinde ön kapıda buluşalım.
And by the way, this all started when he came knocking at my door.
Bu arada tüm bunlar onun kapıma gelmesiyle başladı.
- Mm hmm. He said he came out the door, and she was just standing there staring right at him.
Tam kapıdan çıktığı sırada, karşıda durup ona bakıyormuş.
And as God was carrying your flat-screen TV out the back door, he looked at me as if to say, " Go, my son.
Tanrı düz ekran televizyonunu arka kapıdan dışarı taşırken bana sanki "Git evladım."'
The man parking his pants at the front door, that's my dad, Murray Goldberg.
Kapının önünde soyunan babam.
Mrs. Newman, if you don't open the door right this second, then... no more Wasabi Funyuns in the rec room.
Bayan Newman, kapıyı şu saniye açmayacak olursanız atıştırmalıklarınızı keserim.
Shit, there's someone at the front door.
Biri geldi ya gene.
All I'm saying is that when you take a creature into your home and you feed it and you clean up after it, you don't expect him to bark at you every time you walk in the door.
Söylemek istediğim ; evinize canlı bir varlık aldığınızda ve onu besleyip, arkasını topladığınızda her eve gelişinizde size havlamasını beklemiyorsunuz.
Anton worked the door at The Acropolis.
Anton, Acropolis'deki kapıyla ilgileniyordu.
Last door on the left, at the end of the corridor.
- Soldaki son kapı, koridorun sonunda.
at the movies 19
at the age of 82
at the end of the day 343
at the end 233
at the very least 397
at the same time 408
at the airport 47
at the moment 453
at the party 41
at the time 529
at the age of 82
at the end of the day 343
at the end 233
at the very least 397
at the same time 408
at the airport 47
at the moment 453
at the party 41
at the time 529