Bring them back traducir turco
845 traducción paralela
If at all possible, I want you to bring them back alive.
Eğer mümkünse, onları canlı getirmenizi istiyorum!
Bring them back here.
"Onları buraya getirin."
Well, this morning, the bees left the hive and we had to bring them back.
Bu sabah arılar kovandan çıktı ve onları geri sokmamız gerekti.
Well, all our tears won't bring them back.
Gözyaşlarımızın hiçbiri onları geri getirmeyecek. Polly Teyze.
Like a fool, I said he needn't bring them back till next Wednesday.
Aptalca gelecek ama Çarşambaya kadar ihtiyacım olmayacağını söyledim.
If I could bring them back to life, I'd do it.
Onları tekrar canlandırmak isterdim.
I wish I could bring them back to life, even Don Ricardo who cursed me.
Onları tekrar hayata döndürmeyi çok isterdim, Hatta bana lanet okuyan Don Ricardo da dahil.
If we find them, we'll bring them back with us.
Onları bulursak, geri getireceğiz.
Hire a moving van to take things out, then bring them back when it's over.
Eşyalarınızı kaldırması için bir kamyon kiralayın resepsiyon bittiğinde de onları geri getirtin.
I would give my life gladly to bring them back, both of them!
Onları, her ikisini de geri getirebilmek için her şeyimi veririm!
But how soon a tide would bring them back?
Ama ne zaman gelgit onları geriye getirecekti.
- Bring them back.
- Onları geri getir. - Olmaz!
GIVE ME TIME TO REACH THE OFFICERS OF THE LAW... AND BRING THEM BACK WITH ME.
Kanun adamlarını bulup benimle beraber getirebilmek için bana biraz zaman tanıyın.
When they get the coroner's jury convened out front... I'll bring them back to view the bodies.
Jüri toplandıktan sonra cesetleri göstermek için onları geri getireceğim.
To train new troops and bring them back.
Yeni birlikleri eğitip onları götürmem için.
Will you bring them back?
Geri verecek misin?
You bring them back!
Geri ver dedim!
You've got them hid... but you'd better get them and bring them back here... right here to me!
Sakladığın yerden çıkarıp bana versen iyi olur!
I heard you yelling, "Bring them back here."
"Geri ver" diye bağırıyordun.
We'll bring them back ourselves.
Onları kendimiz getireceğiz.
Yet do not ships of your country go to Africa... get black men, and bring them back as slaves?
Ama ülkenizin gemileri Afrika'ya gidip siyah adamları yakalayarak köle olarak geri götürmüyor mu?
No, they didn't bring them back right now, they brought them back while I was waiting for my sister-in-law...
Hayır onları şimdi almadım. Kız kardeşimi beklerken biri getirdi.
At 5 : 00, the guards will pile them back in the truck and the driver will bring them back to the Farm.
Saat 17 : 00'de muhafızlar onları toplayıp, kamyona bindiriyorlar. Kamyon sürücüsü de onları çiftliğe geri götürüyor.
Take them with you and bring them back as they should be.
Geri götür ve düzgün bir şekilde getir.
- Nobody can bring them back.
- Kimse onları geri getiremez.
I'll bring them back, all right,'cause they must see this.
Onları getireceğim çünkü buraları görmeleri gerek.
Posey will remain with orders to bring them back here if you don't return in three days. - Is that clear?
Üç günde dönmezsen Posey onları buraya getirecek.
You mean, we just go, and we grab them, and we bring them back, and we get the medals?
Yani, sadece gidip, onları yakalayıp, buraya getireceğiz ve madalyaları alacağız, öyle mi?
I'm going to bring them back.
Onları geri getirmeye gidiyorum.
I'll bring them back.
Geri getireceğim.
He said, "Yes. They're on their way, and no one can bring them back."
"Evet, hedeflerine doğru yoldalar ve kimse onları geri çeviremez" demiş.
Because when you bring them back..... I'll be there waiting for you..... copa de oro in my hair, just over the border.
Çünkü onları geri getirdiğinde saçımda copa de oro tam sınırda seni bekliyor olacağım.
But since they don't, we try to bring them back by reminiscing.
Sürmediği için de onları anımsayarak geri getiririz.
You see, the Daleks want the drugs, too, and they won't let us go until I bring them back to them.
Anlayacağın dalekler de ilaçları istiyor ve bunları onlara götürene kadar bizi serbest bırakmayacaklar.
I will bring them back with this.
Onları bununla geri getireceğim.
Take the boat in the fen, bring them back with you.
Kayığı al. Onları buraya getir.
and bring them back here for more.
Daha fazla taşıyabilmek için onları da burayı getir.
and bring them back to Cocatlan.
Cocatlan'a biz getiriyoruz.
Listen, you bring back some drinks, and I'll try to keep them here.
Bak, sen gidip içki getir, ben onları burada tutmaya çalışayım.
Start them on their way and bring up the half-track on the way back.
Onları yola kadar götür, dönerken de paletli cipi getir.
I have to clear all those books off the dining room table, bring them here, put them back in the chest, which is where they were in the first place.
Buraya getirip, onların bulunduğu ilk yer olan bu sandığa koydum.
Take these to the back room, pick up the wire flimsies and bring them.
Bunları arka odaya götür, gelen telgrafları al ve bana getir.
Tell them, if they find them, bring back Osan alone.
Bulduklarında sadece Osan'ı geri getirsinler.
You can hide in the back hall, where you were before, and I'll bring them in here first, and then you can get away.
Arka hole, daha önce bulunduğun yere saklanabilirsin, ve önce onları buraya sokacağım, ve o sırada sen kaçabilirsin.
Hitting them won't bring back the others!
Kaba kuvvetle hiçbir şey çözülmez!
Bring'em here, show them how we do things, get some Hawaiian sunshine and they'd go back and sell like never before.
Onları getir, işleri nasıl yaptığımızı, Hawaii güneşini göster, böylece geri döndüklerinde eskiye göre daha iyi satarlar.
Don't worry, I'll bring them back here.
Tekrar getirim hepsini!
Hey, Blackie, there's a couple of hurricane lamps in the back room, bring them over to the pier.
Balığa mı? Hey Blackie arka odada bir çift denizci feneri var iskeleye getir onları.
If I find them, I will bring back one.
Eğer onları bulursam, birini buraya getireceğim.
One of them suggested they bring back coconuts instead. It's a bad dream.
- Birisi bari Hindistan cevizi götürelim diyor.
Liangtong, you deal with them from the front And I'll bring my men to attack from the back
Liang tong, sen önden saldır bende arkayı tutarım
bring them 33
bring them here 32
bring them to me 31
bring them in 88
back 1915
backup 83
backstrom 34
backs 42
background 48
backgammon 25
bring them here 32
bring them to me 31
bring them in 88
back 1915
backup 83
backstrom 34
backs 42
background 48
backgammon 25
backwards 110
backstage 37
backpack 27
back the fuck up 47
back it up 216
back to work 469
back to the future 36
back up 1292
back in town 16
back off 1570
backstage 37
backpack 27
back the fuck up 47
back it up 216
back to work 469
back to the future 36
back up 1292
back in town 16
back off 1570
back to the beginning 16
back then 441
back me up 80
back home 188
back to school 26
back in business 17
back soon 22
back to square one 51
back door 80
back in 260
back then 441
back me up 80
back home 188
back to school 26
back in business 17
back soon 22
back to square one 51
back door 80
back in 260