English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ C ] / Call it in

Call it in traducir turco

3,095 traducción paralela
All right, call it in, and secure the area.
- Pekâlâ. Haber verin, bölgeyi emniyete alın.
I'll call it in.
- Yardım çağıracağım.
That's not what they call it in Amsterdam.
Amsterdam'da öyle demiyorlar ama.
- Look, if you don't buy it, just call it in.
Almıyorsan, söyle.
Call it in.
Arayıp bildir.
I was trying to get some distance so I could call it in.
- Arayabilmek için uzaklaşmaya çalışıyordum.
But we call it in, we go and we pick it up and we bring it back here to eat. Okay?
Ama gidip pizzaları alacağız sonra da getirip burada yiyeceğiz, tamam mı?
"Pseudologia fantastica" is the technical term in this case, but whatever we call it, it's a federal crime to deceive the FBI in the course of a criminal investigation.
Bu durumdaki yalan "düşlemsel yalanlar" dır, ancak buna ne dersek diyelim FBI'yı cinayet soruşturmasında aldatmak federal bir suçtur.
In it was a confused Eastern European and a mobile that forwarded the call.
Doğru araçmış ama aracın neden burada olduğunu anlamayan bir göçmen işçi vardı sadece.
It's not safe for me to talk here. Let me call you in ten minutes.
Buradan konuşmak güvenli değil, seni 10 dakika sonra ararım.
Call Zeeland, if they aren't answering it could be because it's in the middle of the night.
Zeeland'i ara. Telefonu açmazlarsa,.. ... gecenin bir yarısı olduğu için olabilir.
I remembered Navid telling me how fun it was working with Taylor, so I decided to give him a call.
Navid'in bana Taylor'la çalışmanın ne kadar eğlenceli olduğunu söylediğini hatırladım. O yüzden onu aramaya karar verdim.
And it's the right call, bringing her back in.
Ayrıca onu tekrar ameliyata almak doğru karar.
And about the underpayment in your rent this month, we'll call it even.
Bu ay tamamını ödeyemediğin kiran vardı ya? - Böylece onu ödenmiş sayarız.
Mr. Trent never put it together that you were the man who made the call, but the look in your eyes when you saw him tied to that chair...
Bay Trent onu arayanın sen olduğunu asla anlayamazdı ama onu sandalyeye bağlı olarak gördüğünde gözlerindeki bakış...
But... when I do call you, it'll be in your best interest to answer.
Ama aradığım zaman cevap vermen senin yararına olur.
The phone call will come in the afternoon, so it will be fine.
Beklediğim arama öğleden sonraya, bir sorun çıkmayacak.
He bought a yacht- - he admits it in the call with his mistress.
Bir yat satın almış- - metresiyle görüştüğünü kabul ediyor.
About the call from Jens Lebech. I have informed Special Branch. They're taking it seriously, but it's not illegal to call the PM.
Lebech'in aramasıyla ilgili Özel Birimi bilgilendirdim.
Sometimes it's best not to call in order to avoid being called out later.
Bazen, düelloya davet ederken en iyisi aramamaktır.
You can throw a shot of sake in there, call it a Nagasaki bomb.
Üzerine azıcık sake ekleyip adına da Nagasaki Bombası diyebilirsin.
God, and we'd made it all the way to November without getting a call from Brick's teacher.
Tanrım. Daha Kasım ayını bitirmeden Brick'in öğretmeni bizi aradı.
I have a call in to him. Well, the Ferrari has D.C. plates, but it's owned by a California company- -
- Pekala, Ferrari, D.C. plakalı ama California'lı bir şirket olan VCX Dosya Paylaşım'a ait.
Don't call you if I'm not going to sleep with you? In these situtations I know that I should just slap you and leave with a memorable ending But, I can't stand it anymore
Bu gibi durumlarda seni tokatlayıp unutulmaz bir sonla çekip gitmem gerektiğini biliyorum....... ama artık dayanamıyorum.
So however it works, however you call them in, I need you to do it now.
Nasıl yaparsın, bilmiyorum ama onları hemen buraya getir.
It was 1986, just before Christmas, when Freddie got a call that Montserrat Caballe, had heard him on an interview when they were in Spain on the tour.
1986'da Noel öncesiydi. Freddie'ye bir telefon geldi. Monserat Cavalliere onun
Don't worry, I left the three shirts you actually wear in there, including your Blackhawks Jersey, or, as I like to call it, your "weekend muumuu."
Endişe etme, aslında her zaman giydiğin Blackhawks Jersey ve "hafta sonu salaş elbisen" de dahil olmak üzere... üç kıyafetini burada bırakıyorum.
Oh, I also got a call from some reporter about some kind of voting irregularities in Ohio, - but it's nothing I can't handle.
- Bir de, bir gazeteci arayıp Ohio'daki seçimlerde usulsüzlük yapıldığını söyledi ama bu konuyla ben ilgilenirim.
I was just trying to call in a breakfast sandwich order, that's it.
Kahvaltım için sipariş veriyordum o kadar.
Well, it's better than stuffing them into a bag and letting them boil to death in that tea kettle you call a crotch.
Güzel, onları bir torbanın içirisine tıkıştırman, kasıklarında, ölümüne kaynatman, daha mı iyi o zaman.
Tyler has to call it off.
Tyler'in iptal etmesi gerek.
We call it the Enlightenment, an age of reason, in which the bright, clear light of science and learning flushed away the shadows of superstition.
Ona Aydınlanma, aklın çağı diyoruz... Aydınlık, ilim ve irfan ışığı hurafelerin izini süpürüp attı.
In the final stages of starvation, your lips get somehow stretched, and it's what they call a hungry grin.
Küçük, amaçsız uluslararası bir grup halkı birbirine düşürüyor halkın barış içinde yaşamasını istemiyor.
If you want to drink it, call my dad in China first.
İçmek istiyorsan, babamı ara.
In the final stages of starvation, your lips get somehow stretched, and it's what they call a hungry grin.
Açlığın son aşamasında dudaklar gerilir. Bu yüzden adına açlık gülümsemesi denir.
It looks like in the end, we're going to call the police over for something like this.
Görünen o ki sonunda böyle birşey için polisi çağıracağız.
- In particular, the whole current that we call humanism... - Yes. .. which almost sounds banal and boring and treacly, nowadays, simply because it's become second nature to us.
Özellikle, kulağa sıradan, sıkıcı, yapış yapış görünen, hümanizm dediğimiz akım, bugünlerde, bir âdet halini almış durumda.
Things got mental in The Beehive, so we repaired to the bowls club or as we liked to call it, The Smokehouse, which is when it all went fuck up.
Arı Kovanı'nda kafalar iyice kıyaklaşınca biz de kulübe geçtik, veya bizim deyişimizle, Duman Evi'ne. İşler orada sarpa sardı.
It's funny, I got a call the other day from some clowns who are trying to start up a business where they take water and put it in little plastic bottles, regular water, okay, nothing special about it.
Geçen gün iş kurmaya çalışan iki palyaço aradı, bir özelliği olmayan bildiğimiz suyu plastik şişelere koyacaklarmış.
It was in 1919, I only stayed there 5 months, that's why I can't exactly call myself an Oxford man.
1919 yılındaydı, orada sadece 5 ay kaldım. Bu yüzden kendimi bir Oxford adamı olarak sayamam.
And it was in these kind of events that we're looking for one of the rarest particles ever made, and that's what we call the Higgs.
Ve bu tür olaylarda şimdiye kadar yapılan en nadir parçacıklardan birini arıyoruz ve biz buna Higgs parçacığı diyoruz.
Not that it's in great shape now. - -But in that old, wrinkled, dickless future, will this seem like the right call?
hani şimdi de çalıştığından değil, ama o yaşlı, buruşmuş, çüksüz gelecek sana doğru karar gibi mi geliyor?
All you got to do is make one phone call and it saves our asses, but instead, you want us to drown, like 90 percent of the other restaurants in the city.
Tek yapman gereken bir telefon açıp götümüzü kurtarmak ama sen şehirdeki restoranların % 90'ı gibi boğulmamızı istiyorsun.
They fight in a square and they call it a ring.
Bir karede dövüşürler, adına ring derler.
You have, what we in the business, like to call, "nothing up your sleeve." And you know it.
Dinle, biz bu iştekilerin deyimiyle "elinde hiçbir kozun yok" ve bunu çok iyi biliyorsun.
As our, let's call it, year of living dangerously comes to a close, in a rare moment of vulnerability, I'd like to express a sentiment to you about our relationship.
Bizim, hadi tehlikeli yaşam senemiz diyelim bir sona yaklaşırken, ender bir hassasiyet anında ilişkimiz hakkındaki hislerimi ifade etmek istiyorum.
It's better to go in person than to call.
Telefon açmaktansa, bizzat gitmek daha iyidir.
Folks just call me whatever it is that jumps in their head at that moment, then come out with it.
Millet beni gördüğünde akıllarına ilk gelen ne olursa bana öyle sesleniyorlar.
In the Middle East, they call it jinn, and they believe they were created at the same time as us by God, but to live in a different dimension.
Orta Doğu'da ise cin diyorlar, Tanrı tarafından bizimle birlikte yaratıldıklarını ancak farklı bir boyutta yaşadıklarını söylüyorlar.
However, I find it in the interest of public safety to call you guilty... What? !
Fakat toplumun güvenliği için sizi suçlu buldum...
Call fort irwin, have them run it through their database of reserved and retired military personnel in California and Nevada.
Fort Irwin Askeri Merkezi'ni ara, Veritabanlarında, Kaliforniya ve Nevada'da görev yapmış emekli veya ayrılmış tüm askeri personelleri bir araştırsınlar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]