Doesn't work traducir turco
7,253 traducción paralela
That gun doesn't even work!
O silah çalışmıyor bile!
- Well, it doesn't work that way, Dore.
- O şekilde işlemiyor Dore.
Look, for the record, emotional blackmail doesn't really work on me.
Bilgin olsun, duygu sömürüsü bende işe yaramaz.
Vegetta doesn't bug me as much as I seem to bother him, but when it comes to fighting, I work on my own!
- Vegeta benim onu taktığım kadar takmadı, fakat savaşmaya geldiğinde, Kendi başıma hallederim!
So, if this doesn't work out, maybe I'll open up my own little bikini car wash, and I'll bring all my friends with me.
Yani, bu işe yaramazsa, belki kendi küçük bikini araba yıkamamı açacağım, ve tüm arkadaşlarım benimle gelecektir.
When that doesn't work, I want you to tell him this...
Eğer bu işe yaramazsa, ona şunları söylemeni istiyorum.
- I'm just going to these events where all these rich women go down here, and... I just can't... my whole thing doesn't work with... I can't...
- Bütün bu olaylar buraya gelip giden zengin kadınlar falan bana göre değil, benim yapacağım şey değil, yapamıyorum.
Okay, there's a landline in the kitchen, if it doesn't work.
Tamam, eğer işine yararsa mutfakta sabit hat var.
But you know what, we are definitely gonna hang on to your resume in case she doesn't work out.
Ama söz, başa çıkamaması durumunda kesinlikle seninle irtibata geçeceğiz.
It doesn't have to be all work and therapy.
Sürekli çalışma ve terapi şart değil.
That doesn't mean that we don't work together, but all communication and decisions will go through me.
Bu beraber çalışmayacağımız anlamına gelmiyor, ama bütün iletişim ve kararlar bana sorulacak.
Even if it doesn't seem like a perfect fit, even if the path is laden with obstacles, frustrations, we need to work to understand each other.
muhteşem uyummuş gibi görünmese de, yolumuzda engellerde olsa, hayal kırıklıkları da birbirimizi anlamaya çalışmalıyız.
The meshing graphic doesn't work.
Ağ grafiğin de bir faydası yok.
- When a general leaves his posting... and goes to work for Quantico on the same base... he still wields an enormous amount of influence. It doesn't matter when he left.
- Bir komutan, kışlasını terk edip aynı üsteki Quantico için çalışmaya gittiği zaman üste muazzam bir miktarda etkiye sahip olmaya devam eder.
That doesn't work with you, does it?
Sende pek işe yaramıyor öyle değil mi?
Chelsea Clinton doesn't work here anymore.
Chelsea Clinton artık burada çalışmıyor.
Now, tell your Uncle Henry, that tone doesn't work with me, does it?
Henry amcana bu ses tonuyla konuşmamasını söyle bakalım.
Turns out, my neighbour, she doesn't just work at Salford, she's on this thing called the Plagiarism Committee.
Komşum Salford'da sadece çalışmıyormuş. Eser Hırsızlığı Komitesi'nin üyesiymiş.
That doesn't work as a joke though.
Bununla pek komik olmuyor.
- It doesn't work. - No? Look, we found the birth certificate proving Dee was born first.
Bakın doğum belgesini bulduk ve bu ilk Dee'nin doğduğunu kanıtlıyor.
It doesn't work that way.
- İşler öyle yürümez.
To some other agency. It doesn't matter who I work for.
- Kime çalıştığım önemsiz.
I don't know, $ 2,000 in here today if you had paid any attention to me, so you know, I mean, I get it that maybe you just work here, so it doesn't matter to you,
Ve bugün muhtemelen 2.000 dolara yakın malzeme alırdım eğer biraz ilgi gösterseydiniz. Burada çalışmaktan keyif almayabilirsin, anlıyorum. Söyleyeceklerimi umursamayacaksın.
Your face is ugly, brain doesn't work.
Suratın çirkin, beynin iş görmüyor.
If that doesn't work, hint there might be a place for him as Transportation Secretary.
Eğer işe yaramazsa, Ulaştırma bakanı olma ihtimali olduğunu ima et.
And if that doesn't work, tell him you're considering Dick Butler for Transportation.
Eğer bu işe yaramazsa, ona Ulaştırma Bakanlığı için Dick Butler'ı düşündüğünü söyle. Butler'dan nefret eder.
But if he doesn't, you're willing to let all the work we've accomplished today go down the drain because of one loud-mouth protester over a law you can't possibly believe in?
Ama yapmazsa, bugün üzerinde çalıştığımız bütün çalışmanın çöpe gitmesine izin vereceksin bir tane ağzı bozuk yasayı çiğnemiş protestocu yüzünden, buna muhtemelen inanmıyorsun dimi?
But it doesn't work.
Ama işe yaramıyor.
Claire, you need to get yourself out of there in case the flooding doesn't work.
Claire, taşkın boruları çalışmazsa diye oradan çıkman lazım.
It doesn't work that way.
- Öyle olmuyor o işler.
So what are you going to do when that doesn't work?
Bu işe yaramadığında ne yapacaksın peki?
If the shock doesn't work, then hopefully these drums rigged as gasoline cannons will.
Eğer şok işe yaramazsa... umuyorum benzin bombası yaptığım bu variller yarayacak.
The bathtub doesn't work. Um...
Banyo musluğu çalışmıyor.
What if it doesn't work?
- Olmaz! Ya işe yaramazsa?
You got plenty of time, even if it doesn't work this run.
Planladığımızı başaramasak bile ömrün uzun.
just doesn't work.
İşe yaramaz.
So we just blew an hour of air for a radio that doesn't even work?
Yani bir saatlik oksijeni çalışmayan bir telsiz için mi harcadık?
It doesn't work like that.
O şekilde olmuyor.
Bug... doesn't work for me anymore.
Bug, artık benim için çalışmıyor.
- Torture doesn't work.
- İşkence işe yaramaz.
The handle doesn't work.
- Kol çalışmıyor.
The fact that it doesn't work for you is not my problem.
Sana uygun olmaması benim sorunum değil.
I'm sorry, Kurt, it-it doesn't work that way.
Üzgünüm, Kurt öyle bir işe yaramaz.
Doesn't that give us something to work with?
- Bu bize işe yarar bir şeyler vermez mi?
Listen, outside-in doesn't work.
Bakın, dıştan içe taktiği işe yaramıyor.
Yeah, and in the event that it doesn't work, he has a backup.
Evet ama plân işe yaramazsa destek gerekecek.
It doesn't work like that.
Böyle yürümüyor.
I tried that, man, it doesn't work.
Denedim dostum, işe yaramıyor.
If this doesn't work it's game over.
- Eğer işe yaramazsa, her şey biter.
That doesn't work for him, I'm afraid.
Bu, onun üzerinde pek işe yaramıyor sanırım.
Afraid all day doesn't work for me when I'm slowly bleeding to death, love.
Maalesef kanamadan öldüğüm için tüm gün beklemek bana pek uymuyor tatlım.
doesn't work like that 18
doesn't work that way 29
work 1509
works 73
workers 297
working 544
worker 183
worked 56
work in progress 22
works like a charm 20
doesn't work that way 29
work 1509
works 73
workers 297
working 544
worker 183
worked 56
work in progress 22
works like a charm 20
work it 115
work your magic 26
work for you 20
works for me 181
work stuff 34
work here 19
working late 62
working hard 48
work it out 99
working together 81
work your magic 26
work for you 20
works for me 181
work stuff 34
work here 19
working late 62
working hard 48
work it out 99
working together 81
work hard 130
working on it 161
work with me 70
working girl 21
working out 31
work faster 33
work harder 35
work together 45
work with me here 27
work is work 17
working on it 161
work with me 70
working girl 21
working out 31
work faster 33
work harder 35
work together 45
work with me here 27
work is work 17