English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ D ] / Don't do it

Don't do it traducir turco

18,501 traducción paralela
I don't care what you do. Just do it.
Sadece yap.
Don't do it.
Sesli mesaj bıraksın.
We are all strong women and we certainly don't need Bea Smith to tell us what to do and when to do it, do we?
Hepimiz güçlü kadınlarız. Ve kesinlikle bize neyi ne zaman yapacağımızı söylemesi için Bea Smith'e ihtiyacımız yok, değil mi?
You don't want to do it like this.
- Bu şekilde yapmak istemiyorsun.
- Don't do it. My name's Gil.
Ben Gil.
Don't you fight it till you tried it, do that conga
# Denemeden karşı gelmeyin Conga'yı deneyin #
We're going to do some unpleasant business, and I don't want to talk about it.
Nahoş bir iş göreceğiz ve bundan bahsetmek istemiyorum.
- I don't like it. But I gotta do it.
- Hoşuma gitmiyor ama yapmalıyım.
Please, don't do it.
Yapma lütfen.
Why don't you tell me what you want and what it has to do with Mark so I can get the fuck out of here?
Ne istediğini ve bunun Mark'la ne ilgisi olduğunu söyle de siktirip gideyim buradan.
If we're gonna do this together, we do it my way. Or we don't do it at all.
Bunu birlikte yapacaksak benim yöntemimle yapacağız.
'You don't have to say anything -'however, it may harm your defence if you fail to mention'something under questioning that you later go on to rely on in court. 'And, of course, anything you do say may be used in evidence.'
Sessiz kalma hakkına sahipsiniz, yapacağınız herhangi bir hata ve söyleyeceğiniz herhangi bir şey mahkemede aleyhinize delil olarak kullanılabilir.
Don't make me do it.
Beni buna mecbur etme.
If they don't see it, they won't do that, not much of a trap without the bait.
Ateş'i görmezlerse çıkmaz. Yemsiz tuzak olmaz.
I'm begging you, don't do it.
Yalvarıyorum.
Which is why I don't need you to do it, too.
Bir de senin yapmana gerek yok yani.
It's your body, do what you want, but don't treat pregnancy like some special achievement. Go ahead.
Devam et.
But, if you ever wanted to, and it seems like you don't, but just in case you do, if you ever wanted a partner, please let it be me.
Olur da birgün bir ortağa ihtiyacın olursa, ki görünüşe göre ihtiyacın yok, ama eğer olursa, lütfen o kişinin ben olmama izin ver.
I know you don't get along but do it for me.
Onunla anlaşamadığını biliyorum ama bunu benim için yap.
- Sir, don't do it!
- Efendim, yapmayın!
I don't know how you do it, running mate and First Lady.
Başkan yardımcısı adaylığını ve başkanın eşi görevini nasıl yaptığınızı anlamıyorum.
Don't do it again.
Bunu bir daha yapma.
You just... concentrate on something, and... no, Jesus, don't do it to me.
Yalnızca... bir şeye konsantre olursun, ve... hayır, Tanrım, benim üzerimde deneme.
Don't do it.
- Sakın söyleme.
Why don't you do it at home before you leave?
Neden evden çıkmadan halletmiyorsun şunu? Heryerde meşğul olmak zorundamıyım.
Look, I know you don't want to believe this, but Lydia said she would help if we can give her a way to do it.
Buna inanmak istemiyorsun biliyorum ama Lydia'ya yapması için şans verirsek yardım edeceğini söyledi.
Don't do it.
Yapma.
I know it's not everybody's favorite thing to do, but when people don't log their copies, they put the division at risk.
En sevdiğiniz iş olmadığını biliyorum ama çektikleri fotokopileri kayda geçmeyenler bütün teşkilâtı tehlikeye atıyor.
I mean, sometimes I don't mean it, but this time I do.
Bazen inanarak söylemem ama bu sefer doğru.
Why don't you do it?
Neden olmuyorsun o zaman?
I don't know what you're trying to do, but it won't work.
Ne yapmaya çalıştığını bilmiyorum, ama işe yaramayacak.
Actually, Jace should be the one throwing it, but considering everything he must be going through with Clary... I don't wanna ask him to do anything.
Aslında Jace vermeliydi ama Clary'le yaşadıklarını hesaba katarsak ondan bir şey yapmasını istemeyeceğim.
You don't regret it, do you?
- Pişmanlık duymuyorsun, değil mi?
Wait, you don't want to try it again, do you?
- Tekrar denemek istemiyorsun değil mi?
- Don't do it.
- Yapma.
'Don't do it.''don't do it.'
Yapma. Verme.
I know that you don't want it and I know it's just another burden to you, but there's no preventing it now, so all we can do is...
İstemediğini biliyorum. Sana başka bir yük olacak biliyorum ama engelleyecek halimiz yok o yüzden tek yapmamız gereken...
And I made an agreement, and I've honored it, but I just don't know if I can do that here.
Bir anlaşma yaptım ve ona sadığım ama burada yapabilir miyim bilmiyorum.
I don't know what I'd do with it, but, uh, imagine the possibilities.
Neyse, ne yapardım onunla bilmiyorum ama olasılıkları bir hayal etsene.
You don't want me to do it?
Yapmamı istemiyor musun?
Don't! Don't do it.
Sakın yapma!
I don't fully understand how to use it, but I do have it.
Tam olark onu nasıl kullanacağımı bilmiyorum, ama sahibim.
What do you mean, you're gonna have your own kid? When I have my own kid. Don't make a big deal of it.
Kendi çocuğum olduğunda Bunu büyütme? Sadece...
- Don't do it on one, okay?
Birde yapma olur mu?
Do you think it's possible for a patient to will themselves to die, if they don't have anything to live for?
Sizce yaşamak için bir sebebi kalmayan hastaların kendilerini öldürmeleri mümkün mü?
I don't want to do it.
Yapmak istemiyorum.
I--no. I don't think I can do it.
Hayır, yapabileceğimi sanmıyorum.
Don't do it!
Bunu yapma!
Don't do it, Ford!
Bunu yapma, Ford!
Don't make me do it.
Bana bunu yaptırma.
Don't think i won't do it again.
Bunu tekrar yapmak istemeyeceğimi düşünme.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]