Drop dead traducir turco
983 traducción paralela
Keep quiet, or he'll drop dead
Sessiz olun yoksa düşüp geberecek.
If you don't stop playing, Olympe will drop dead.
Çalmayı bırakmazsan Olympe yığılıp kalacak.
He'd drop dead if you ever said no to him.
Bir gün hayır desen ölür herhalde.
A couple of guys chase a feather with fly swatters and the one that don't drop dead wins the game!
İki adam sinek filesiyle bir yumağı kovalıyor ve ölmeyip sağ kalan kazanıyor!
All 12 of them didn't walk in here and drop dead.
On ikisi birden düşüp ölmedi ya?
I wouldn't drop dead at the idea of marrying you.
Seninle evlenmeyi düşünmek beni şaşırtmaz.
The landlord, may he drop dead, found out. At night he calls it upstairs and I can't go in it.
Hayır, adi ev sahibi fark etti, bir daha oraya gidemem.
Drop dead! You could have told me.
Bana söyleseydin ya.
I know, but trains get wrecked, planes crash, you might drop dead.
Biliyorum ama ya tren ya da uçak kazasında ölürsen...
─ Sure, if all the others drop dead.
- Elbette, diğer atlar ölürse!
I ain't going to drop dead.
Ölecek filan değilim.
- but adequate conclusion. - I know, we all drop dead.
- Biliyorum, hepimiz öleceğiz.
- Drop dead.
- Geber.
We could drop dead tomorrow, and nobody would know the difference.
Yarın düşüp gebersek, kimsenin ruhu bile duymaz.
Okay, I'll tell you the whole story, may I drop dead on this spot.
Tamam, her şeyi anlatacağım, yalan söylersem şuracıkta öleyim.
May I drop dead.
Şuracıkta öleyim ki hayır.
I'd rather drop dead in the streets than continue this life.
Bu hayatı yaşamaktansa... sokaklarda ölmeyi tercih ederim.
May I drop dead if I lie.
Yalanım varsa öleyim.
Tell him to drop dead.
Ona beter olmasını söyle.
Drop dead.
Yıkıl karşımdan
Jimmy told me you told him to drop dead.
- Jimmy bana yıkıl karşımdan dediğini söyledi
But any one of us could suddenly drop dead.
Ama zaten hepimiz her an ölebiliriz.
She said "I always do", then she got angry and... well, in American I think it would be "Drop dead"!
"Hep ben yapıyorum" dedi ve sinirlendi. Amerika'da "Canın cehenneme!" diyorlar sanırım.
Why don't you drop dead now, so we can test your theory?
Hadi hemen öl de doğru mu söylüyorsun anlayalım.
Drop dead!
Sen bilirsin!
Drop dead, Joey.
Geberesice Joey. Peki Joey.
Drop dead!
Lütfen şimdi. - Geber git.
And wherever I pass, the lions tremble and the bears drop dead.
Geçtiğim heryerde aslanlar titrer, ayılar korkudan düşüp ölür.
Go peddle your papers! Drop dead!
Gazetelerini dağıtmaya devam et!
Drop dead.
Yapmayın, efendim.
I'll tell you to drop dead.
Gebermeni söylerdim.
I mean, it wouldn't have killed him to say good luck, Rocky or drop dead or something.
"Bol Şans Rocky" ya da "Geber" demek onu öldürmezdi.
You should drop dead!
Geberip gitseydin keşke!
So he could sit at a table one night and drop dead from work.
Yani bir gece bir masada oturabilir çalışmaktan yorgun düşüp ölebilir.
Drop dead.
Cehenneme kadar yolun var.
I hope you drop dead and get buried in it.
İnşallah geberir de içine gömülürsün.
May your father and mother drop dead if you have a cigarette and aren't sharing.
Sigara içip de bana vermeyenin, anası babası ölsün mü?
Drop dead, you cowardly scumbag!
Allah Belanı versin! Orospu çocuğu!
If you drop dead, well...
Düşüp ölürsen, o zaman da...
I should drop dead right on the spot.
Ölsem de kurtulsam.
So help me, I should drop dead right here.
Yardım edin yoksa düşüp öleceğim.
- I should drop dead on this spot.
- Şimdi düşüp öleceğim.
Drop dead, you worthless shit!
Cehennem ol! Beş para etmez pislik!
Do you wanna drop down dead in your tracks and rot?
Düşüp ölmeyi ve çürümeyi mi istiyorsun?
He was framed, Sugie, honest he was, may I drop down dead.
Ona tuzak kurdular Sugie, masum değilse ölümü gör.
- I wanted to prove to them that I wouldn't drop down dead.
- Onlara ecel şerbeti olmadığını kanıtlamak istedim.
- Oh, tell him to drop dead.
- Kim? - Ona kaybolmasını söyle.
Take a couple of drop-dead pills.
Git de kendini öldür.
A drop-dead pill.
Kaputuna mı, huh?
Suppose we were to drop a fellow out of a plane over enemy territory... with papers on him saying we were going to invade Greece... and his parachute didn't open up. The Germans would find him dead... and the papers... and "A-ha," they'd say, "look at this. " Officer with secret papers, parachute didn't open - they're going to invade Greece. "
Yunanistan'a çıkarma yapacağımıza ilişkin gizli belgeler taşıyan biri düşman toprakları üzerinde uçaktan paraşütle atlasa ve paraşütü açılmasa Almanlar adamın cesedini ve üzerindeki belgeleri bulduklarında "Bu subayın paraşütü açılmamış ve belgelere göre çıkarma Yunanistan'a yapılacakmış," demezler mi?
I don't know whether I'm in communication with some dead ancestor... or my motor's about to drop out and leave me stranded on the Dixie Highway.
Ölü atalarımdan biri ile iletişim mi kuruyorum yoksa motor bozulup, Dixie Otoyolu'nda yolda bırakmak üzere mi bilmiyorum.
drop dead diva 40
dead 2365
deadline 20
deadly 57
deadshot 26
dead girl 16
dead end 102
dead ahead 30
dead or alive 151
dead man walking 43
dead 2365
deadline 20
deadly 57
deadshot 26
dead girl 16
dead end 102
dead ahead 30
dead or alive 151
dead man walking 43
dead meat 35
dead man 40
dead people 32
dead body 39
dead hands 25
dead on 16
dead and 19
dead serious 25
dead guy 19
dead bodies 32
dead man 40
dead people 32
dead body 39
dead hands 25
dead on 16
dead and 19
dead serious 25
dead guy 19
dead bodies 32
dead clade walking 20
dead is dead 27
dead wife 18
drop it 1377
drop your weapon 385
drop the weapon 187
drop and roll 21
drop the gun 488
drop the act 38
drop the gun now 20
dead is dead 27
dead wife 18
drop it 1377
drop your weapon 385
drop the weapon 187
drop and roll 21
drop the gun 488
drop the act 38
drop the gun now 20
drop that 30
drop the knife 142
drop the bag 42
drop your pants 30
drop the 16
drop and give me 19
drop your weapons 228
drop him 40
drop everything 22
drop it now 82
drop the knife 142
drop the bag 42
drop your pants 30
drop the 16
drop and give me 19
drop your weapons 228
drop him 40
drop everything 22
drop it now 82