Flat out traducir turco
777 traducción paralela
And the 15th, they called him off flat out.
Ve 15.'de, buna şutlanmak denir.
Osborn, try it flat out now.
Osborn, şimdi de düz dene bakalım.
- Look at Monty, flat out!
- Monty'ye baksana, tam gaz gidiyor!
Lay right flat out in the boat.
Haydi yat. - Nereye?
I'm flat out right now.
Şu an elim darda.
I run flat out of money.
Param tükendi.
I must have been flat out for hours.
Herhalde saatlerdir uyuyorum.
Put her flat out for a while.
Biraz motoru zorlasana.
I won it flat out.
Bir yarışta kolayca kazandım.
You've got to work flat out until you locate him.
Onun yerini bulana kadar ara vermeden çalışacaksın.
And at that time of the war there weren't that number of spare crews around, so that each crew had its aircraff and that aircraff had to be kept flying, and they were going absolutely flat out.
Ve savaşın o zamanlarında etrafa dağılmış gruplar pek yoktu bu sebeple her grubun kendi uçağı vardı ve bu uçmaya devam etmek zorundaydı ve gerçekten son sürat ilerliyorlardı.
He's flat out!
Apaçık ortada!
You can go flat-out 120 kilometres if the car makes it.
Eğer araba sorun çıkarmazsa, 120 kilometre dümdüz gidebilirsin.
All right, tell my public that Carl Denam, the bright boy... who was going to make a million dollars out of King Kong, is flat broke.
Pekâla, halkıma deyin ki, Carl Denham... King Kong'un üzerinden milyonlar kazanacak olan parlak çocuk, meteliksiz kaldı.
Big Jules laid him out flat...
# Koca Jules serdi onu yere
Can't tell about his course till he gets out on the flat.
Düzlüğe çıkana dek ne yaptığını tam söyleyemezsin.
Now, the best place to hunt the wild ostrich... is out on the wide open plains... on the broad, flat land of the...
Bir deve kuşu avlamak için en iyi yer düz alanlardır.
So, without bothering to inquire, you scare the life out of her... like any flat-footed copper off the beat.
Yani bilip bilmeden tıpkı mesai harici çalışan düztaban bir polis gibi ödünü koparttınız.
The boss must be out flat in this heat.
Yaşlı adam yatakta ; güneş çarpması.
There's a long lead coming out of it... with two flat bits attached, which may be insulators.
Uzun bir kablo çıkıyor ve yalıtıcı olabilecek iki düz ucu var.
We have to pick out the flat silver to get it marked.
Vaktinde işaretlenmesi için gümüş sofra takımı seçmeliyiz.
Watch out for those dentalized D's and T's and those flat A's.
- Ne? Şu dişlerin arasında çıkan D'lere ve T'lere ve şu düz A'ya dikkat et.
If Steve rigged it, I'll be out flat on my face.
Steve işe maydanoz olduysa meteliğe kurşun atarım.
I knew a guy used to take the nail out of a flat and throw it into the street.
Patlak lastiklerden çıkan çivileri caddenin ortasına atan birini tanırdım.
If I don't pay for my flat tomorrow, I will be turned out into the street with my children.
Eğer, yarına kadar ödeme yapmazsam, beni ve çocukları sokağa atacaklar.
I shall take it from her handbag and hide it out there just before I leave the flat.
Evden çıkmadan önce anahtarı çantasından alıp oraya saklayacağım.
Put your hands out like this, flat.
Ellerini şöyle yap.
With two of us digging, we'll have Harry out in nothing flat.
İkimiz birlikte hemen bitiririz
It's been stretched out on a flat surface and held lightly at the corners... probably to be photographed.
Mektup düz bir yüzeye yatırılmış. Hafifçe köşelerinden tutulmuş ve herhâlde resmi çekilmiş.
Now and then, for no good reason a man can figure out, life will just haul off and knock him flat.
Yani bazen bir adam, hiçbir sebep olmaksızın yaşamın sadece yumruk atmak için geri çekildiğini ve onu yere sereceğini anlayabilir.
Pardon me, but may I point out that you have a flat tire?
Gördünüz mü, lastik patlamış.
- I laid them out flat.
- Böyle yere seriyordum onları.
You knocked'em flat with a celestial bolt - eight, nine, ten, and out! You murdered'em.
Onları öldürdün.
We must arrange a set of circumstances and get the Spanagers out of their flat and the front door open.
Bunu geri bırakmak için bir plan yapmalıyız. Spanagerlar evden çıkmalı ve ön kapıyı açık bırakmalılar.
I was running out of the flat.
Daireden kaçıyordum.
You were running out of the flat?
Daireden mi kaçıyordunuz?
We'll just mortgage the flat when we run out of money.
Para suyunu çekince daireyi ipotek ederiz.
You just want me to come running out to kick that ball so you can pull it away and see me lie flat on my back and kill myself.
Benden bu topa koşarak gelip vurmamı istiyorsun böylece topu çekebilesin ki ben de sırt üstü yere düşüp, kendimi öldüreyim.
I had to explain her, it's not suitable behavior, for young lady to throw her husband out of a flat, and making excuses about Pardubice.
Genç bir kadının kocasını evden postalamasının hoş bir hareket olmadığını ona öğretmeliydim.
Flat field will be my house, grey cloud will be my ceiling, the eagle will peck my brown eyes out, the rains will wash my Cossack bones and the whirlwind will dry them!
Evim açık alan olacak, gri bulutlar çatım. Kartal gagasıyle gözlerimi oyacak, Yağmur kemiklerimi yıkayıp, rüzgar onları kurutacak.
On top of that, I'm so flat-footed, when I get out of the bathtub, somebody has to rock me back and forth to break the suction.
En kötüsü, o kadar hantallaşmışım ki banyodan çıktığımda üzerimdeki suyun dökülmesi için birinin beni sarsması gerekiyor.
- See that flat spot on the ice 1000 feet out?
- 300 metre ötede buzun üstündeki şu düz yeri görüyor musun?
Felix Ungar... that sweet, tortured man who's in my flat at this moment pouring his heart out to my sister.
Felix Ungar... O tatlı, zavallı adam... Şu anda bizim dairede ve kız kardeşime içini döküyor.
She'll run like a lean one, because I'm going flat-out today.
Bugün tazı gibi uçacak, sonuna kadar zorlayacağım.
- Flat-out all the way.
- Fırtına gibiydin.
You know, tiny, in your condition, I could lay you out flat. Very quickly, without any trouble.
Minik, seninde bildiğin gibi, bu durumda iken gayet hızlı bir şekilde ve sorun yaşamadan seni boylu boyunca yere serebilirdim.
Get out of my flat.
Çık git dairemden.
Michael, I want you to drive flat-out.
Michael, gidebildiğin kadar hızlı gitmeni istiyorum.
If this guy gets pussy out of this, I'll eat my fucking flat hat.
Bu herif bu işle karı tavlarsa, şapkamı yerim vallahi.
You were so nervous that you came rushing out, and he tripped over the mic cord, and he knocked us both flat on our asses.
Öyle heyecanlıydın ki, koşarak geldin ve mikrofonun kordonuna takılıp ikimizi de kıç üstü düşürdü.
- Deny it. Flat-out deny it!
Kesin olarak inkâr edin!
outside 883
outer 19
outfit 21
outsiders 26
outrageous 90
outs 110
outlaw 21
out now 39
out of context 16
out of curiosity 82
outer 19
outfit 21
outsiders 26
outrageous 90
outs 110
outlaw 21
out now 39
out of context 16
out of curiosity 82
out of order 40
out of my mind 17
out of the blue 171
out of interest 20
out of sight 112
out of town 49
out of nowhere 149
outstanding 214
out loud 97
out of 299
out of my mind 17
out of the blue 171
out of interest 20
out of sight 112
out of town 49
out of nowhere 149
outstanding 214
out loud 97
out of 299