Get them out traducir turco
3,612 traducción paralela
Eric knows some people who can get them both abroad, after we get them out.
Onları dışarı çıkardıktan sonra Eric kendilerini yurtdışına çıkarabilecek birilerini tanıyor.
Just do it. Get them out of there.
Yap şunu, hepsini çıkar.
Get them out!
- Onları dışarı çıkarın!
We have to get them out of there by first light.
Günün ilk saatlerinde onları oradan çıkarmış olmamız lazım.
Just to get them out of my face with it and trying to be on my way out their building'.
Sırf onları başımdan atabilmek ve binadan çıkabilmek için.
Get them out of here.
- Çıkar onları buradan.
You gotta get them out.
- Onları buradan çıkarmalısın.
Right, get them out of the building. Just away from here, as far as you can.
Binadan çıkarın, buradan uzağa götürün, olabildiğince uzağa.
Get them out of here. You too. Now.
Onları hemen çıkar buradan.
45 minutes early? Get them out of here!
45 dakika erkenden mi, çabuk oyala onları!
Let's get them out of there.
- Arabadan çıkartalım şunları.
But to understand the principle behind it... I thought we get them out of the lab and stage it out here on the beach.
Eğer öyleyse bu hareket, onların "Eter Rüzgarı" dediği, gezegenimizin yüzeyini yalayan bir şeye neden olmalıydı.
We need to get them out of there.
Onu oradan çıkarmalıyız.
Get them out of here!
Onları buradan çıkarın.
We have to get them out of there.
Onları oradan çıkarmalıyız.
I'm still trying to get them out of there.
Hala oradan çıkmaları için uğraşıyorum.
We have to get them out of there.
Onları evden çıkarmamız lazım.
Get them out there.
Sonra da bana getir.
Case you haven't noticed this place is crawling with reporters, so unless you want me to go on camera tell them you turn into a dog and she turns into you, y'all better get out of here.
Fark etmediysen belirteyim burası haber muhabirleriyle dolup taşıyor. Kamera karşısına geçip senin köpeğe onun da sana dönüştüğünü söylememi istemiyorsan, gidin buradan.
You get anything more out of them?
Başka bir şey öğrenebildin mi?
Then what was the next step? Get the agents out of the country, or kill them to cover up.
Ajanları ülkeden çıkarmak ya da onları öldürüp olayı ört bas etmek.
I get a lot of girls coming to me with their problems and I always try my best to help them out.
Bir sürü kız sorunlarıyla geliyorlar bana ve onlara yardım etmek için elimden geleni yapıyorum.
I want them to appoint me a top barrister to represent me and help me get my children out of care.
En iyi avukatlardan biri beni temsil edecek ve çocuklarımı bakım evinden çıkarmamda bana yardım edecek.
Get out there and tell them you didn't do it!
Oraya gidip bunu yapmadığını söylemek.
Why don't you get back in your car and write them all out for me?
Niye arabana dönüp benim için bunları yazmıyorsun?
Don't freak out. We'll get them.
Toplayacağız.
When they get out here, I give them some direction and help them find some work, cheap place to live.
- Buraya geldiklerinde,... onları yönlendirdim ve iş bulmalarına, kalacak yer bulmalarına yardım ettim.
Let's get out of here and give them some room to work.
Buradan çıkalım da onlara çalışmaları için yer kalsın.
I'm gonna get a melon baller and scoop your eyes out and eat them, and your congressman uncle is gonna have to buy you a dog to drag your eyeless face around.
14. cadde, değil mi? Bir dondurma kaşığı alır ve gözlerini çıkararak onla yerim ve kongre üyesi amcan senin gözsüz yüzünü etrafta gezindirmesi için sana bir köpek almak zorunda kalır.
Then I get them back together and it turns out she's unstable.
Sonra onları tekrar bir araya getirdim ve kız dengesiz çıktı.
We need to get her out of here - but keep her away from them.
Onu buradan çıkarmalıyız ancak onlardan da uzak tutmalıyız.
I don't know if we can get close enough to take them out without being detected.
Tespit edilmeden onları alt edecek kadar yakına yaklaşabilir miyiz emin değilim.
Get them to turn out for Grady.
Oylarını Grady'e vermelerini sağlayacaksın.
How does he get the organs out of the victims'bodies without damaging them?
Nasıl oluyor da organı kurbanın vücudundan zarar vermeden alabiliyor?
Get out on the road after them, I'm going to guide in the backup.
Peşlerine takıl. Ben takviyeyi yönlendireceğim. Tone!
I think it means a lot to them to see two super-hot, popular girls in love, and I worry if they find out about you and I dating, that they'll turn on you and get really violent
Sanırım süper seksi ve popüler iki kızın birbirine aşık olmasına önem veriyorlar. Eğer çıktığımızı öğrenirlerse sana diş bileceklerinden ve şiddete başvurup güzel yüzüne ve dudaklarına zarar vereceklerinden endişe ediyorum.
They might get suspicious if you take them out from your wallet
Cüzdanından çıkartırsan şüphelenebilirler.
He put inhibitor collars on us, but he knew I'd get us out of them.
Bize engelleyici tasmalar taktı. Fakat bizi bundan kurtaracağımı biliyordu.
Many patients either didn't respond or would get very angry and storm out, so then he started drugging them to keep them involved in the experiments.
Pek çok hasta tedaviye ya cevap vermiyordu ya da çok sinirlenip öfkeye kapılıyordu. Bu yüzden, onları deneylere dâhil edebilmek için onlara ilaç vermeye başladı.
This is my home. I'm in charge here, and I want them to get out.
Burası benim evim, burada sorumlu olan benim ve onların gitmesini istiyorum.
Now, before we get too crazy, let's not rule out the possibility of them walking through that door at any second.
Şimdi, çok ileri gitmeden onların şu kapıdan her an girebilme ihtimallerini yabana atmayalım.
One of our servants sent it to us. And that was right before he told them all to, and I quote, "Get out and go to hell."
Aynı gün bütün uşaklara "Defolun cehenneme kadar yolunuz var" dediğini de söyleyeyim.
Look, why don't you guys go up, take them out, and then come back and get me?
Yukarı çıkıp işlerini bitirin, sonra da gelip beni alın.
Get them out of here.
Onları hâlâ görebiliyorum.
And she came to help us get the rest of them out from under Klaus.
Daha sonra diğerlerinin de Klaus'un emri altından kurtulmaları için yardım etti.
For instance, someone here sucks on old baby wipes to get the alcohol out of them.
Mesela, buradaki biri içlerindeki alkol için eski çocuk bezlerini emiyor.
We got everything we need to get out in front of them.
Önlerine geçmek için gerekli olan her şeyi aldık.
So my dad pulled a shotgun on them, and told them to get the hell out.
Babam tüfeğini doğrultup def olmalarını söyledi.
We can have them rendezvous with you and get everybody out of there.
Sizi oradan almalarını söylerim.
I told them I had to get out of the house.
Onlara evden çıkartmam gerektiğini söyledim.
To be nice. No, because they're being programmed by these giant corporations that do all this research to figure out how to push these psychological buttons in people to make them get these presents, right?
Hayır, bu hediyeleri aldırmak için insanların bam teline nasıl basacaklarını araştıran devasa şirketler tarafından programlandıkları için, tamam mı?
get them out of there 39
get them out of here 150
get them 247
get them off 43
get them back 18
get them inside 18
get them up 74
get them mad 26
outside 883
outer 19
get them out of here 150
get them 247
get them off 43
get them back 18
get them inside 18
get them up 74
get them mad 26
outside 883
outer 19
outfit 21
outsiders 26
outrageous 90
outs 110
outlaw 21
out now 39
out of context 16
out of curiosity 82
out of order 40
out of my mind 17
outsiders 26
outrageous 90
outs 110
outlaw 21
out now 39
out of context 16
out of curiosity 82
out of order 40
out of my mind 17
out of the blue 171
out of interest 20
out of sight 112
out of town 49
out of nowhere 149
outstanding 214
out loud 97
out of 299
out of my sight 38
outside of work 17
out of interest 20
out of sight 112
out of town 49
out of nowhere 149
outstanding 214
out loud 97
out of 299
out of my sight 38
outside of work 17
out of respect 50
out like a light 17
out of my house 22
out of mind 55
out of love 16
out of time 18
out of the way 896
out here 191
outta here 19
out like a light 17
out of my house 22
out of mind 55
out of love 16
out of time 18
out of the way 896
out here 191
outta here 19