English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ G ] / Give or take

Give or take traducir turco

971 traducción paralela
That's almost 30 years of state hospitality, give or take a few vacations on the outside.
Neredeyse 30 yıldır devlet hapishanesinde, aşağı yukarı bir kaç kez dışarıda.
59 ounces, give or take a grain.
1670 gram, yaklaşık olarak.
Give or take a mil.
Bir iki milyon değişebilir.
Give or take a mil.
Birkaç milyon değişebilir.
About $ 14.00, give or take a nickel.
Yaklaşık 14 dolar, birkaç sent değişebilir.
Now, give or take a few thousand... I figure the loot on this deal at two million.
Bin aşağı bin yukarı... bu olayıda söz konusu parayı iki milyon tahmin ediyorum.
Give or take a few dollars, shouldn't cost you more than 60 bucks.
Üç aşağı beş yukarı, 60 doları geçmez.
I figured maybe we had five minutes to live, give or take a little.
Beş dakikalık ömrümüz kalmış olabileceğini düşünüyordum. Kaba tahminle tabii.
- Give or take a few.
- Yaklaşık.
He didn't silver-tongue you long, 30 seconds give or take.
Seni ikna etmesi için 30 saniye yetti.
About six hours, give or take a few.
Aşağı yukarı altı saat kadar.
This is our position, give or take 10 miles.
Bu bizim konumumuz, aşağı yukarı 10 mil.
The mail truck'll be along at 10 : 45, give or take a minute.
Posta kamyonu 10.45 civarı gelecek.
Now we're even, give or take a few dollars.
Şimdi ödeştik, bir kaç dolar ver, ya da al.
Six, seven weeks, give or take a month.
Altı, yedi hafta, bir ay ver de.
We have been away from Earth for 2,000 years, give or take a decade.
Dünyadan 2000 senedir uzaktayız, on sene az veya çok.
I don't know, about 500, give or take a few.
Bilmiyorum, 500 kadar, Bir kaç eksik bir kaç fazla.
- Around 11, give or take, wasn't it?
- 11 civarı, üç aşağı beş yukarı, değil mi?
- Give or take 100, about 50. - 50?
Niye oturuyorsun?
No, they should be the same, give or take a little.
- İhracata ne olmuş? - İhracatın karşısında ithalat vardır.
- What, comrade? - Give or take just a little.
İktisadın lojistiği gereği, dengelemek...
Uh, give or take a dollar.
Aşağı yukarı.
I've nothing to give or take.
Benim alacağım ya da vereceğim bir şey yok ki.
Give or take a little.
Ya biraz al ya da ver.
- A year, give or take.
- 1 yıldır... yaklaşık.
An hour or so later, give or take a few moments, the sun angles into the building in this direction and it hits right here at your desk.
Bir saat kadar sonra, bir kaç dakika ekle ya da çıkar, güneş binaya bu yönde bir açı yapar ve masanda şu noktaya çarpar.
- Give or take.
Aşağı yukarı.
Well, give or take a few..
# Tabii, birkaç istisna olabilir...
Spare my life and I will give you the wonder cap. Whoever wears it becomes unseen or may take whatever form he chooses!
Onu kim giyerse görünmez olur ya da istediği şekle girebilir!
I'll give you 6, take it or leave it.
Sana 6 ruble vereceğim, al ya da bırak.
Now, I like Sister Bessie about as well as the next one or I wouldn't give her new automobile a thought but I'm here to tell you, Lord you'd better step in and help me out pretty quick or I'm afraid I'll have to take matters in my own hand.
Rahibe Bessie'yi herkes kadar severim yoksa yeni otomobilini hiç düşünmezdim bile ama sana söylüyorum Tanrım çabuk gelip bana yardım etsen iyi olur yoksa çaresine kendim bakmam gerekecek.
Give me service, or I'll take my patronage elsewhere.
Servis gecikirse, kadehimi başka yerde doldururum.
- whether to give it to the orphans or to let the government take it.
... yetimlere mi verilsin hükümete mi kararı.
Why should you be the one to give life or take it away?
Neden? Hayat verme ya da sona erdirme kararını neden sadece sen verebileceksin ki?
We'll get her whether you give her to us or not, so don't take too long.
Onu bize ver ya da verme onu bulacağız, bu yüzden fazla bekleme.
He'd have to give up his studies or take me to live with his people.
Çalışmalarından vazgeçmek zorunda kalıp, beni ailesinin yanına götürecek.
And if you don't like it you can take if back to the shop or give it to your sister or throw it away!
Ve eğer hoşlanmıyorsan onu dükkana geri götürebilir ya da kızkardeşine verebilirsin yahut da kaldırıp atabilirsin.
They either take orders or they give them.
Ya emir alırlar ya da emir verirler.
MORE OR LESS, GIVE OR TAKE,
Aşağı yukarı birkaç bin yıl dediğin nedir ki?
Will you give me your prisoner, or must I take him?
Esirlerini bana verecek misin yoksa onları almalı mıyım?
But I knew, and if you know what someone really cares for and you can give it or take it away you are the master
Ama ben biliyordum ve kimin için neyin önemli olduğunu bilirsen onu verebilir ya da elinden alabilirdin böylece onların efendisi sen olurdun.
But you've got to give us those keys or you'll force us to take them from you!
Bize o anahtarları ver yoksa zorla alırız, ona göre!
You give me 20 wagons whiskey or I'don't take my braves home.
Ya 20 araba viski verirsiniz ya da savaşçılarımı eve götürmem. O kadar.
And unless you give them food, or the rifles to hunt their own... they're going to come in here and take it.
Ve eğer onlara yiyecek veya avlanmaları için tüfek vermezseniz onlar buraya gelip onları alacaklardır.
You've got a choice, you can give it to'em or they'll take it.
Seçme şansınız var, ya istediklerini onlara verirsiniz, ya da kendileri alırlar.
Either you give me the capsule or I order my men to advance to take the capsule and to open fire if one man in your command should fire one shot.
Ya kapsülü bana verirsiniz ya da adamlarıma ilerleyip kapsülü almalarını ve adamlarınızdan birisi bir kez bile ateş ederse ateş açmalarını emrederim.
Men can live, and go on to achieve greater things than fact-finding and dying for galactic space, which is neither ours to give or to take.
İnsanoğlu, delil tespitinden, bizim olmayan galaktik boşlukta ölmekten daha fazlasını başarabilir ve hayatta kalabilir.
Give me your prisoner! Or must I take him?
Esirlerini bana verecek misin yoksa onları almalı mıyım?
Just give me the combination to that big iron box in your office... and me and the boys will sneak in there... real quiet like, take what's ours... bring you the rest, or leave it there safe and sound.
Ofisindeki o çelik kasanın şifresini bana ver... çocuklarla sessizce oraya girip... tıs çıkarmadan bize ait olanı alır... geri kalanını da sana getiririz, ya da olduğu gibi orada bırakırız.
Either you give it up, or we're gonna take it out on your black ass!
Ya verirsin ya da kara kıçından zorla çıkarmasını biliriz!
( Okada ) lt was almost impossible to take care of the wounded, and the wounded, knowing this, would ask their comrades to give them a grenade so they can commit suicide, and maybe three or four wounded who could not walk could commit suicide that way.
Yaralılara müdahale etmek neredeyse imkansızdı ve yaralılar da bunu biliyordu ve arkadaşlarından intihar edebilmek için el bombası istiyorlardı ve yürüyemeyecek derecede yaralı olanların dörtte üçü bu şekilde intihar edebilmişti.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]