Hang traducir turco
41,546 traducción paralela
Something to hang on the wall.
Duvarınıza asacağınız bir şey.
Hang on, Reade.
Dayan Reade.
Just... just hang in there, okay?
Dayan tamam mı?
Hang on!
Bekle biraz!
"Hang in there."
"Sık dişini."
You're just gonna let him hang, aren't you?
Sarkmasına müsaade edeceksiniz, değil mi?
Hang on one sec.
Bir dakika.
Guys, could I get a 20 on the paintings that hang out here in the lobby?
Beyler, lobide asılı olan tabloların nerde olduğunu biliyor musunuz?
Hang on, wait!
Dur, bekle!
Jack, I'm gonna hang with you until this is over.
Jack, bu iş bitene kadar seninle takılacağım.
This is exactly the type of place I want to hang out with a ridiculously sexy, blood-sucking monster.
Tam da, son derece seksi, kan emici bir canavarla takılmaya uygun bir yer.
Hang on a second.
Bekle bir saniye.
Just hang in there, okay?
Biraz daha dayan tamam mı?
Hang in there, Wolf.
Wolf, dayan.
Hang on!
Sıkı tutun!
Do not let them down. Don't hang up.
- Onları hayal kırıklığına uğratma.
Hey, I think I'm getting the hang of this.
Hey, sanırım bunu sevdim, alıyorum.
Clear and sunny skies, highs in the mid 70s, But hang onto that umbrella'cause monday...
Hava açık ve güneşli olacak, en yüksek hava sıcaklığı 25 derece fakat şemsiyenizi yanınızdan ayırmayın çünkü pazartesi...
Hang onto it until you're in trouble and then... throw it in her face.
Başın sıkışıncaya kadar sabret ve zamanı gelince yüzüne çarp.
I'm sorry, George, I didn't mean to kill the girl, and now the whole town's gonna hang me by a rope.
Üzgünüm, George, kızı öldürmek istemedim, şimdi bütün kasaba beni ipte sallandıracak.
You Know Who certainly didn't hang around.
Tam olarak kimin kalmadığını biliyorsun.
Jess, Nick is still gonna enjoy seeing Reagan, even if it means she's just gonna hang out with him at the bar.
Jess, Nick Reagan'ı görme zevkini hala yaşayabilir, onunla barda takılmak zorunda kalsa bile.
We... Hang on.
Dur bakalım.
Start on 4.5 grams of IV pip-tazo every eight hours and hang a unit - of aphaeresis platelets.
Serumuna sekiz saatte bir 4.5 gram pip-tazo ekleyelim ve bir ünite trombosit verelim.
Cap, hang back for a moment.
Kaptan, bir müddet geri durun.
Hang on!
Dayan!
We've got a missile lock. Hang on!
Üzerimize kilitlenmiş bir füze var.
IRON MAN : Just hang on.
Sadece dayanın.
Or else I'll have Washington hang you for treason.
Yoksa sizi Washington'a ihanetten astırırım.
I want to look him in the eye one last time... before I hang him.
Gözlerine son bir kez bakmak istiyorum, onu asmadan önce.
Beat me to death, have Washington hang me. I don't know what you're talking about.
Ölümüne dövseniz de Washington'a astırsanız da... neden bahsettiğinizi bilmiyorum.
Yeah, Jill, hang out.
Evet, Jill bizimle takıl.
I mean, wouldn't it be nice to just hang out together, just you and me?
Birlikte takılsak güzel olmaz mı? Sadece sen ve ben.
Might be nice to have a hang with my boy Jay.
Bizim oğlan Jay'le takılsam iyi olur.
I hope this punch isn't as watered down as your performance in "A Streetcar Named Desire to Hang Myself."
Umarım bu panç da "Kendimi Asma İhtirası Tramvayı" ndaki performansın kadar sulanmamıştır.
Yeah- - there's hooks in the closet, I can hang it right now.
Dolapta kanca olacaktı. Hemen asabilirim.
Hang on, maybe it's not the worst idea.
Çok da kötü bir fikir olmayabilir.
Uh, hang on.
- Bir saniye.
Hang on. I'm counting.
Bekle, sayıyorum.
All right, hang on.
Tamam, tutunun.
He's a great guy, we hang out sometimes.
O harika bir adam, bazen takılmaktayız.
I'm sorry. I would have loved to hang out.
Seninle takılmayı çok isterdim.
Don't hang around bad kids needlessly.
Aylak aylak gezip kötü çocuklarla takılma.
Hang up.
Kapat.
Hang on, Jae Hyeok!
Dayan, Jae Hyeok!
Hang in there.
Dayan biraz.
Please, save me just this once. If an old guy comes by and asks you who you are just tell him that you're here to hang out, please?
Bir ihtimal büyükbabam gelir ve kim olduğunuzu sorarsa yalnızca geçerken uğradığınızı söyleyebilir misiniz?
Geez, they say that other people's kids hang out outside all the time.
Amanın, evde oturup göt büyütmekten başka bir şey yapmıyorsun.
Hang up! Get the taxi.
Çabuk, çabuk bir taksi tut, bir taksi!
Hang on.
Bekleyin!
The three of you hang back until things heat up, then pass the stuff.
Eve, sen benimlesin.
hang on 6701
hanging 71
hangover 24
hang out 123
hanging in there 39
hang in there 910
hanging out 87
hang up 272
hang up the phone 89
hang on a minute 322
hanging 71
hangover 24
hang out 123
hanging in there 39
hang in there 910
hanging out 87
hang up 272
hang up the phone 89
hang on a minute 322
hang tight 131
hang on tight 37
hang on a second 520
hanging fruit 30
hanged 28
hanging around 21
hang on there 31
hang me 18
hang on a sec 167
hang it up 46
hang on tight 37
hang on a second 520
hanging fruit 30
hanged 28
hanging around 21
hang on there 31
hang me 18
hang on a sec 167
hang it up 46
hang loose 18
hang back 32
hangman 24
hang on one second 63
hang tough 21
hang in 19
hang him 60
hang about 35
hangs up 32
hang back 32
hangman 24
hang on one second 63
hang tough 21
hang in 19
hang him 60
hang about 35
hangs up 32