Hold it in traducir turco
1,321 traducción paralela
I can't hold it in anymore!
Daha fazla tutamam!
And I don't even want to make a joke about it right now'cause I just wanna hold it in.
Ve bu konu hakkında şaka bile yapmak istemiyorum. Çünkü altımı tutabilmek istiyorum.
You guys might be able to hold it in all night, but I gotta go to the latrine.
Siz beyler, gece boyu tutabilirsiniz ama benim tuvalete gitmem lazım. Evet!
You hold it in your hand or you put it on the ground, right underneath the muzzle, and one squeeze is enough to raise the barrel right to the sweet spot on the target.
Elde tutulur ya da namlunun hemen altına yerleştirilir. Hafifçe sıkılması namluyu yükseltip hedef üzerindeki tatlı noktaya denk getirmeye yeter.
Oh, I can't hold it in. I hate this house!
Daha fazla tutamıyorum, nefret ediyorum bu evden!
Hold it in there!
Tıkamaya çalış.
And if you're excited about something, why do you have to hold it in all the time?
Bir şey sizi heyecanlandırıyorsa, neden içinizde tutasınız ki?
Hold it in, okay?
İçine at ozaman.
If I'm mad I don't shut up and hold it in like you!
Kızgın olduğumda senin gibi suratımı asıp çenemi kapamam.
Dude, you're supposed to hold it in, man.
Dumanı içinde tutman lazım ahbap.
Well, if you don't hold it in, you don't get all the nutrients.
Eğer çişini tutmazsan, vücudun tüm besin değerlerini ememez.
'Lf I can just... hold it in.
Kendimi biraz daha tutabilirsem...
It's the fastest I've ever said, "I love you," but I could not hold it in my mouth.
En hızlı söyleyişim oldu ama içimde tutamadım.
No, hold it in, it'll calm you down.
Değil, içinde tut, seni sakinleştirir.
I can't hold it in any longer.
- Daha fazla bekleyemeyeceğim.
You know some guy just can't hold their ass in it.
Bilirsiniz, bazı herifler kıçına hakim olamaz.
"( announcer )" Hold up! Wait a minute! Let us put some drums in it.
Durun, bir dakika bekleyin, biraz davullara yer verelim.
No, hold it. You're talking about something else - a man in a white beard.
Beyaz sakallı Tanrı'dan bahsediyorsun yine.
You know, it's the invisible box that you stand in, how you hold yourself inside it.
Üzerinde durduğun görünmez kutu. Vücudunu sarar.
How does it feel to hold a person's life in your hand?
Birinin hayatını elinde tutmak nasıl bir duygu?
- I was part of this lie this illusion we were living in order to hold it together.
Bu yalanın, düzeni korumak için birlikte yaşadığımız illüzyonun bir parçasıydım
But in riding it, somehow you hold on to what you've lost.
O dalgada yol alırken bir şekilde kaybettiklerize tutunuyorsunuz.
I think I saw something, so I want you to hold the scope and put it in your ear very gently.
Galiba bir şey gördüm. Otoskopu tutmanı istiyorum. Yavaş bir şekilde kulağına koy.
You willing to fight that hard to protect my property I'll have it in your hold before midnight.
Benim mallarımı korumak için de bu kadar hevesliysen geceyarısından önce ambarına göndermiş olurum.
And even if the outcome is more horrible than you could've imagined, you can hold your head up high, show some class and end it with dignity.
In Too Deep - Sum 41
He said he can't do anything until he sees the contract... but the devil-made-me-do-it argument wouldn't hold up in court.
"Kontratı görmeliyim ama mahkemede şeytan yaptırdı demek yetmez." dedi.
Can't wait for you to hold me in your arms again. It was so...
Beni tekrar kollarına alman için sabırsızlanıyorum.
None of it will hold up in court.
Bunların hiç biri mahkemede işe yaramaz.
It would seem... it matches the discarded piece... you now hold in your hand.
Görünüşe göre elinde tuttuğun parça çatıdan alınmış parçaya uyuyor.
A planet like the earth is kept in orbit not because the sun reaches out and instantaneously grabs hold | of it as in Newton's theory, but simply because it follows | curves in the spatial fabric caused by the sun's presence.
Ayrıca, Einstein bilim dünyasına, yerçekimi kuvvetinin aslında ne olduğunu gösteren yeni bir resim sunmuştur : Yerçekimi uzay - zaman dokusunda ortaya çıkan bükülmelerdir.
Sometimes my tears is going to run... but I hold everything and keep it deep in my heart
Bazen gözlerim doluyor ama herşeyi saklıyorum ve kalbimin derinliklerinde tutuyorum.
Hold it, if you're really Santa Claus, then we can get some news cameras in here everyone will believe in you, then your sleigh will fly.
Bekle... sen gerçekten Noel Baba'ysan... o zaman biz de habercileri buraya çağırabiliriz. Herkes sana inanmaya başlar ve kızağın uçabilir değil mi?
It was an experience I had never even considered in that here was somebody who could not only hold my attention absolutely, but deny me the choice of laughing or crying.
Tüm dikkatimi üzerine yönelttiğim, bana gülmeyle ağlama arasında seçim fırsatı vermeyen biri hiç aklıma getirmediğim bir deneyimdi.
I just read the Shanshu prophecy, and there was nothing in it... Hold on.
Ben Shanshu Kehaneti'ni okudum, size söylüyorum, bir şey yazmıyor.
But I assure you, my sweet, this very moment I hold the real thing in the palms of my very corporeal hands and I will restore it if you don't behave.
Ama seni temin ederim tatlım.. Şu anda oldukça fiziksel olarak avcumda tutuyorum ve nazik davranmazsan onu sana geri koyarım.
I... I stand on the seal, and hold the knife, and command it to stop glowing in Tawarick?
Mührün üstünde durup, bıçağı tutup, Tawarick dilinde, burayı etkilemeyi bırakmasını söylememi mi?
I pressed a button when I came in here. I thought it was hold.
Girerken bir düğmeye bastım. Bekleme için sanıyordum.
Hold it. In case of soot.
Belki is olmuştur.
It was the same one... that boy who couldn't hold it had to use in that after-school special.
- Çarşafı gördüm. Çişini tutamayan şu çocuğun yatağına koyduğundandı.
And the receipt for that was in Linda Tyrell's hold-all when it was snatched.
Keith Tyrell, yerel bankanın kasasına büyük bir mobilya parçası koymuş.
Put this in a plastic baggie and let her hold it if she wants.
Plastik bir kaba koy, isterse verirsin.
Hold it. Pops, I've got the music inside me. It's in my soul.
Baba, müzik benim içimde, ruhumda.
I want to hold you in my arms. " Make it," I miss seeing you so much, I want to slice my eyes out with razor blades. "
"Seni görmeyi öyle çok özledim ki, gözlerimi bıçakla yarabilirim" diye değiştir.
I think his memories are being altered and it's possible that the same hold true for everyone in this town.
Bence onun hafızası değiştiriliyor. Aynısı diğerleri için de geçerli olabilir.
Well, why then? Because for the first time in 10 years you hold my hand, but it's only because you want to prove your brother wrong.
Çünkü 10 yıldır ilk defa elimi tutuyorsun ama sırf ağabeyinin yanıldığını kanıtlamak için.
With it, the tiny population of humans in Africa can hold on, until, one day, as it always does, the weather once again changes.
Onunla, Afrika'daki bu minicik topluluk, havanın tekrar değişeceği, gün gelene kadar hayatta kalabilir.
I find it impossible to imagine, Beloved daughter... that I will never see you again... or hold you in my anxious arms.
"Sevgili kızım, seni bir daha asla göremeyeceğimi, ya da, tedirgin kollarımda..." "... seni tutamayacağımı düşünmek... " "... bana olanaksız geliyor. "
I don't hold it against them, all's fair in love and war.
Onları suçlamıyorum ; aşkta ve savaşta her şey adildir.
Lola, hypothetically speaking, what's it like to hold 25 million in your hands?
Lola, diyelim ki sahip oldun : 25 milyonu elinde tutmak nasıl bir duygu?
I'll hold it for you in case the people inside search you.
İçerdekiler üzerini aradığında bulmasınlar diye tutacağım.
There was a lot of tension down in that hold... and it wasn't even so much from the sonar.
Ambarda çok büyük bir gerginlik vardı... ve sonarla pek de fazla ilgisi yoktu.
hold it 2458
hold it right there 423
hold it down 43
hold it together 34
hold it up 52
hold it there 104
hold it like this 17
hold it still 20
hold it steady 42
hold it tight 36
hold it right there 423
hold it down 43
hold it together 34
hold it up 52
hold it there 104
hold it like this 17
hold it still 20
hold it steady 42
hold it tight 36
hold it a minute 17
ines 33
in fact 10253
india 252
internet 115
invite 16
invasion 24
inter 39
instagram 35
interior 21
ines 33
in fact 10253
india 252
internet 115
invite 16
invasion 24
inter 39
instagram 35
interior 21
inside 950
indian 84
intelligent 217
indiana 185
instant 24
indeed 4544
international 47
intel 28
independence 32
interpol 81
indian 84
intelligent 217
indiana 185
instant 24
indeed 4544
international 47
intel 28
independence 32
interpol 81
incredible 769
indians 76
insight 19
instead 1488
intelligence 152
internal 17
interview 123
inch 105
inferno 25
insurance 186
indians 76
insight 19
instead 1488
intelligence 152
internal 17
interview 123
inch 105
inferno 25
insurance 186