English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ I ] / I'm worn out

I'm worn out traducir turco

166 traducción paralela
I never should have worn it out.
Onu asla dışarıda takmamalıydım.
- I'm so worn out.
- Usandım.
- I'm worn out taking care of him.
- Ona bakmaktan usandım.
I'm a worn-out article of consumption.
Çok uzun zaman önce okunmuş, geç - erliliğini yitirmiş bir kitap gibi.
I'm worn out.
Çok yoruldum.
I was worn out from studying.
Çalışmaktan çok yıpranmıştım.
I'm worn out.
Ben yoruldum.
Look, I'm not myself, I'm worn out
Dinle, yorgunluktan ölüyorum.
When I get home I'm just worn out.
Eve döndüğümde, çok bitkin oluyorum.
No, no, I'm worn out.
Hayır, hayır, ben tükendim.
I'm worn out from sorrow and fatigue.
Keder ve yorgunluktan yıpranmış biriyim.
I'm all worn-out from the two of you.
Sürekli beni azarlıyorsunuz.
Nine hours sitting on a horse, to hunt the ghost of a stranger now I'm really worn out.
Dokuz saattir at üzerindeyim, ve çok bitkinim Gerçekten yoruldum.
- I'm already too worn out to work.
- Çalışamayacak kadar yorgunum.
I would have worn mine too but I've filled out so much since then that it's practically indecent.
Ben de benimkini giymek isterdim fakat o zamandan beri öyle kilo aldım ki, giymek yakışıksız olurdu.
I'm completely worn out.
Çok yoruldum.
I'm worn out.
- Çok yoruldum.
Oh, I'm worn out
Oh, yorgunum.
It is beyond me, I'm worn out.
Elimde değil, yapacak noktaya gelemiyorum.
I'm worn out.
Yoruldum.
I'm worn out, he's too good for me.
Benim canım çıktı, o benim için çok iyi.
I'm a small grocer who's worn out.
Yorgunum, anlayın.
I'm worn out...
Bitap haldeyim.
I'm worn out.
Canım kalmadı.
I'm worn out.
Otel bulurum.
I'm going to rest. I'm worn out.
Ben biraz dinleneceğim.
I'm all worn out...
Yoruldum...
But I'm worn out.
Ama çok bitkinim.
I don't know why I'm so worn out.
Neden bilmiyorum ama kendimi oldukça yorgun hissediyorum.
I'm worn out.
Tükendim.
Maybe I should do that. You know, work until I just am worn out.
Ben de öyle yapıp,... bitkin düşene dek çalışmalıyım belki de.
I'm worn out.
- Halim kalmadı.
Well, I ask you gentlemen, knowing that at the age of 20, this girl will be worn out because of this slave labour, when in turn she'll be a mother herself, won't she curse her fate?
Sorarım size beyler... açık ki, 20 yaşına geldiğinde bu kız... köle gibi çalışmak yüzünden yıpranmış olacak. Sırası gelince kendisi bir anne olacak. O zaman, kaderine lanet okumayacak mı?
I was worn out from work and lonesome.
Çalışmaktan ve yalnızlıktan bıkmıştım.
I'm worn out.
Yoruldum artık.
Yeah, well, thank you, young lovely... but I'm a little worn out.
Evet, şey, teşekkürler, küçük hanım... ama biraz yorgunum.
No, I'm just a little worn-out.
Hayır. Kendimi bitkin hissediyorum.
I hate to say it, but both my heart and body are too worn out.
Hım? Bunu söylemekten nefret ediyorum, ama kalbim ve bedenim ikisi de yıprandı.
These are almost worn out. I got my Bruno Magnas.
Bir de kahverengi ayakkabılarım var.
I'm just all worn out.
Sadece çok bitkinim.
I think he's worn himself out.
Sanırım enerjisi tükendi.
I'm worn out.
Çok yorgunum.
I'm worn out, going to bed.
Çok yorgunum, uyumaya gidiyorum.
They think I'm worn-out, huh?
Yıprandığımı düşünüyorlar, ha?
I'm worn out with all these fittings.
Bütün bunlarla yıpandım.
- No, I'm worn out from practice.
De Gaulle iflahımızı kesti vallahi. Gülüm.
Not much, except all the "I'm worn out" dren.
Pek değil. Tüm o "Yıprandım" saçmalığı hariç.
I'm worn out.
Artık tükendim.
It's all worn out'cause I'm always looking at it.
Hepsi yıprandı, Hep bu fotoğrafa bakıyorum.
I'm simply worn out with it.
Bu işten o kadar bıktım ki!
Oh, I'm worn out. Is there any more chocolate in that pot?
Öldüm yorgunluktan, hiç çikolata kaldı mı?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]