English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ I ] / I've seen everything

I've seen everything traducir turco

309 traducción paralela
- I've seen everything worth seeing.
- En iyilerinin hepsini gördüm.
Well... now I've seen everything.
Evet... bir yaşıma daha bastım.
I've seen everything.
Her şeyi gördüm.
I've seen plenty of swell fellows walk down the aisles with girls that had done everything but murder.
Cinayetten başka her şeyi yapan kızlarla evlenen bir dolu gösteriş düşkünü adam biliyorum.
I've seen everything.
Göreceğimi gördüm.
I've seen Abagail Clay exactly three times in my life, gentlemen... and yet I know everything there is to know about her.
Abagail Clay'i hayatımda tam üç kez gördüm beyler ama hakkında bilinmesi gereken her şeyi biliyorum.
Brother, now I've seen everything.
Kardeş, şimdi herşeyi gördük işte.
No, you've seen everything I could.
Hayir, görülecek her seyi görmüssün.
I've seen you in everything you've played.
Oynadığınız bütün oyunları izledim.
I've seen about everything
Her şeyi gördüm ben.
Now I've seen everything.
Artık her şeyi gördüm.
- I think you've seen just about everything.
- Her şeyi gördünüz sanırım.
Now I've seen everything.
Gördüklerimle bir yaşıma daha girdim.
Colonel Saito, I've seen and heard everything.
Albay Saito, herşeyi gördüm ve duydum.
I've seen everything.
Herşeyi gördüm ve yaşadım.
Ma'am, I'm sure you've seen to everything, but it might be wise to send some of that flour to Kaji's wife.
Madam, unun bir kısmını Kaji'nin karısına göndermek daha akıllıca olur.
I've seen everything.
Göreceğim her şeyi gördüm.
I'LL TOUCH YOUR HAND, AND WHEN I DO YOU WILL AWAKEN FEELING REFRESHED AND YOU WILL REMEMBER EVERYTHING YOU'VE SEEN.
Eline dokunacağım, ve bunu yaptığımda sen uyanacaksın ve gördüğün her şeyi hatırlayacaksın.
Oh, boy, I've seen everything in these woods.
Oh, evlat, ben bu ormanda herşeyi gördüm.
I want everything I've ever seen in the movies!
Filmlerde gördüğüm her şeyi istiyorum!
Now I've seen everything.
Şimdi her şeyi gördüm.
I've seen everything I need to see.
Görmem gereken her şeyi gördüm.
I've seen everything from the hill up there.
Her şeyi gördüm Oradaki tepeden.
I've seen blind men on the street, and everything, with dogs but why don't you have a dog?
Yani, sokakta köpekleriyle yürüyen kör insanlar görüyorum ama... -... neden senin köpeğin yok?
I think we've seen everything.
Güzel, her yere baktık.
Dear, dear Anne... You look lovelier than than everything I've seen in a laundry before.
Sevgili Anne... bir çamaşırhanede gördüğüm her şeyden daha güzelsin.
I've seen everything else.
Bu zamana kadar çok şey gördüm.
I've been fascinated by everything I've seen out here and I still think there's a lot to learn.
Gördüğüm her şeyden etkilendim ve hala öğrenecek çok şey olduğunu düşünüyorum.
I've seen a lot of strange stuff, but I've never seen anything to make me believe there's one all-powerful force controlling everything.
Çok tuhaf şeyler gördüm. Ama her şeyi denetleyen bir güce inanmamı sağlayacak hiçbir şeye rastlamadım.
Now I've seen everything.
Şimdi, her şeyi daha iyi anlıyorum.
I think I've seen everything I want to see.
Görmek istediğim herşeyi gördüm.
- I've seen everything.
- Ben her şeyi gördüm.
But it isn't here. I've seen everything they've got.
Ama uçak burada değil, burada olan her şeye baktım.
Once I've seen to everything here...
Her şeyi hemen burada kararlaştıralım.
[Groaning] Oh, miss piggy, I've seen everything you've done.
Bayan Piggy, yaptığınız herşeyi gördüm.
You know, I would like to take this straw and stick it in your ear, and extract everything you've ever thought or felt or seen, or even dreamed about your profession.
Biliyor musunuz, şu kamışı almak, kulağınıza sokmak ve bu güne değin düşündüğünüz, hissettiğiniz ya da gördüğünüz her şeyi çıkarmak isterim ya da mesleğiniz konusunda düşlediklerinizi.
Well, I'm greatly impressed with everything I've seen so far, Prime Minister.
Şu ana kadar gördüğüm her şeyden çok etkilendim.
Now I've seen everything.
Şimdi her şeyi görüyorum
But I've seen everything you've got now.
Ama hiçbir şeyini görmedim henüz.
* * I've seen everything * * * * A man could see * *
\ \ Her şeyi gördüm / / \ \ Bir insanın görebileceği / /
I've seen about everything there is to see.
Görülecek ne varsa her şeyi gördüm.
I just wanna say everything you've seen here is equal to the protection we give it.
Burada gördüğün her şeyin ona verdiğimiz korumaya eşit olduğunu söylemek istedim.
I've seen this guy before... in Times Square. Just before everything went to hell.
Bu adamı daha önce görmüştüm... felaket başlamadan az önce Times Meydanı'nda görmüştüm.
After everything we've just been through, after all that we've just seen, I hope you don't think this is to do with government conspiracies or UFOs.
Bak, yaşadığımız onca olaydan sonra,... gördüğümüz onca şeyden sonra,... umarım bunun hükümetin komploları ya da UFO'larla bir ilgisi olduğunu düşünmüyorsundur.
Now I've seen everything.
Bir yaşıma daha bastım.
I've seen everything since I fooled in Temple Street when I was 12.
12 yaşımdan beri Tapınak Sokağında her şeye tanık oldum.
I've seen a lot of things in my time, but this really beats everything!
Hayatımda pek çok şey gördüm ama bu hepsini geçer!
Now I've seen everything!
Şimdi her şeyi gördüm işte!
Look, sir, I know these seem like superficial issues, but you've seen the numbers, and as crazy as it seems, if we don't do something to boost your image, everything we're working towards is in serious jeopardy.
Bakın efendim, bu yüzeysel bir sorun gibi görünüyor farkındayım ama rakamları gördünüz her ne kadar deli saçması gibi gözükse de halkın gözünde karizmanızı arttırmak için bir şey yapmazsak emek verdiğimiz her şeyi tehlikeye atmış oluruz.
Everything I've ever seen tells me that this girl is a loser, scarred and broken and maybe even dangerous, but I've never really seen anyone like her before, and instead of running away, all I want to do is protect her.
Gördüğüm herşey bana bu kızın mağdur edilmiş, sindirilmiş ve belki de tehlikeli olabilecek biri olduğunu söylüyor, ancak gerçekten de daha önce onun gibi birini hiç görmemiştim, ve yapmak istediğim tek şey, kaçıp gitmek yerine onu korumak.
I've never seen you, but I feel like I know everything about you
Seni hiç görmedim. Ama senin hakkında her şeyi biliyormuş gibi hissediyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]