If he's not there traducir turco
312 traducción paralela
If you are not only Lord Kim Eung Boo's son, there is no way he will leave you alone...
Lord Kim Eung Boo'nun oğlu olmasaydınız sizi rahat bırakmazdı.
If he's not there, leave the message.
Orada yoksa, mesaj bırak.
The Hoxton Creeper, to the best of my knowledge, is not a madman or if he is then there's method in his madness and that method I'm convinced is supplied by Giles Conover.
Hoxton Creeper, bildiğim kadarıyla, bir deli değil, öyle olsa bile, deliliğinde bir yöntem var ve bu yöntem bence Giles Conover tarafından sağlanmış.
Because if he's not here when Miller comes, my hunch is, there won't be any trouble, not one bit.
Çünkü Miller geldiğinde burada olmazsa içimden bir ses, bir problem çıkmayacağını söylüyor.
If he's not there, go into town and find him.
Eğer orada değilse kasabaya gidip onu bulun.
There's another thing now if we're all going to be in here three or four days, close together like it might be a good idea if a certain party, not to mention no names was to do what he said he'd do.
Bir şey daha var. Hepimiz üç dört gün burada burun buruna kalacaksak... ismi lazım olmayan birinin yapacağını söylediği şeyi yapmasında... fayda var.
He's not hiding in there, if that's what you're thinking.
Saklandığını sanıyorsanız, kendisi içeride değil.
And if he had not had Toulon nor Egypt to begin his career with, but instead of all those picturesque and monumental things, there had simply been some ridiculous old hag, a pawnbroker, who had to be murdered too to get money from her trunk for his career. You understand?
Kariyerine başlamak için önünde ne Mısır, ne de Toulon gibi bir imkân olmasaydı bu abidevi ve pitoresk şeyler değil de, onların yerine önünde sadece zavallı bir tefeci kocakarı olsaydı ve kariyeri için onun parasını almak dışında bir çıkış yolu bulunmasaydı ve onu öldürmek zorunda olsaydı, acaba ne yapardı?
The man's probably dying if he's not dead already, so I think the best thing to do is to get up there.
Adam muhtemelen ölmek üzeredir, henüz ölmediyse tabii. O yüzden en iyisi oraya gitmek.
But if he's not there...
Ama orada yoksa...
I'll cover his house, but even if he's got it, he's not gonna have his stash there.
Ben evini gözleyeceğim, fakat onda olsa bile, evde muhafaza edeceğini zannetmem.
If you hit a guy there, he's not gonna lose any sleep.
Birine böyle vurduğunda uykusundan olmayacaktır.
- If he's not there, there's no danger.
- Yani o yoksa, tehlike de yoktur.
If he's not there, I'll borrow his phone.
Orada değilse, telefonunu alırım.
If Captain Turner's right and there is a homicidal maniac on board this ship... and it's not Dr. Svevo, then he's in as much danger as we are.
Eğer Kaptan Turner haklıysa ve gemide bir katil varsa ve Dr. Svevo değilse o da en az bizim kadar tehlikede.
He said if you're not there in ten minutes, he's getting John Houston!
10 dakikaya kadar gitmezsen John Huston'ı arayacakmış!
He doesn't give a shit, if there's a war or not, can't you see?
Savaş var yada yok sikinde değil, anlayamıyor musunuz?
If he's not there, ask for an appointment as soon as possible.
Eğer orda değilse, mümkün olduğunca çabuk olacak bir randevu iste.
If he's not out of there by April first, you go straight home.
Eğer nisana kadar oradan ayrılmazsa, hemen eve dönüyorsun.
When Sigmund Freud lay dying, his students all gathered about him and they asked if there was one question his work had not answered. And he replied,
Sigmund Freud ölmek üzereyken, bütün öğrencilerini toplamış, ve cevap bulamadığı tek soruyu, onlara yöneltmiş :
Tell him if I'm not around when he gets there, that the list is hidden in the base of the light standard where we met this morning.
Ona de ki, eğer o oraya vardığında orada olmazsam,.. ... liste bu sabah buluştuğumuz yerdeki bir ışık direğinin taban kısmında gizli.
What if he's not there?
- Ya orada yoksa?
What if he's not there?
Ya orda yoksa?
If he's not open to evidence in our favor, where will you go from there?
Eğer bizim yararımıza olan delillere açık değilse, oradan sonra nereye gideceksiniz?
YOU KNOW THAT HE WON'T TALK TO US IF FATHER'S NOT THERE.
Babam yoksa bizle konuşmayacağını biliyorsun.
If he's not there I'll come out onto the balcony.
Eğer evde değilse, balkona çıkarım.
No, not talk, Michele, but there are some things that need to be said. How can I know if my son wants to be a guru... in a place like this, if he doesn't tell me, if he's like a wall?
ama söylenmesi gereken bazı şeyler var. nasıl bilebilirdim.
And if he's not there?
Orada değilse?
- If you're not there, I think he's dead.
- Eğer orada olmazsan, onu öldürürler.
If you look, he's not there :
Bakarsın, orada yok.
Ed, he said if I'm not there, there's gonna be a crater 20 feet long... with nothing but teeth and shoelaces.
Ed, dedi ki, eğer orada olmazsam, 6 metrelik bir çukur olacakmış içinde diş ve ayakkabı bağından başka bir şey olmayan.
Listen, Danny... when you're out there today... if you feel like it's not gonna happen... if you feel like he's not gonna say it... don't go for it.
Dinle, Danny bugün oradayken eğer olmayacağını hissedersen eğer söylemeyeceğini hissedersen üsteleme.
But if he's there, he's not answering his phone.
Ama telefonuna cevap vermiyor.
If he's in combat, it's not like there's a mailbox on every corner.
Savaştayken her köşe başında posta kutusu bulamazsın.
He's probably not there, but if I don't look, I'll always wonder.
Muhtemelen artık orada değildir, ama kendim bakmazsam hep merak edeceğim.
It's not uncommon in people of my age, but he gave me medication, and he said if I'm careful, there's no reason I shouldn't live for a long time.
Benim yaşım için normalmiş. Bana ilaç verdi ve eğer dikkatli olursam uzun yaşamamam için sebep olmadığını söyledi.
- If he's not there, we'll call his friends.
- Orada yoksa arkadaşlarını aramaya başlarız.
If something goes wrong up there, the other 16 people on board... can't be wondering if he's going to do his job or not.
Bir şeyler ters gittiğinde, gemideki diğer 16 kişi, sen ya görevini başaramazsan diye endişelenmemeli!
He's stuck with his interviews, he's stuck with his autograph, he has to do whatever his manager tells him to do, you know? He's not free. He's just part of the machine, and if you think about it, freedom's all that there really is.
Röportaj vermek zorunda, imza dağıtmak zorunda, menajeri ne derse yapmak zorunda.
If he's not there, we'll just say we're passing through.
Eğer evde değilse, sadece yoldan geçtiğimizi söyleyeceğiz.
I've heard... nurses and technicians laughing and telling jokes in my father's room... As if he was not there, as if there wasn't a living person in the room.
Hemşireler ve teknisyenler sanki babam orada değilmiş gibi sanki odada yaşayan biri yokmuş gibi fıkralar anlatıp gülüyor.
He pursues her, despairs if she's not there.
Kadın orada olmadığında adam onun hüzünlerinin peşine düşer.
Bald, too, if I'm not mistaken... and even out there at the lake in the summer... when he had his one measly week of holiday a year... he walked around in his white shirt, didn't he?
Yanılmıyorsam, aynı zamanda keldi Ve yazın, bir haftalık, sıradan, yıllık iznini kullandığı gölün orada bile beyaz gömleğiyle etrafta dolaşırdı, değil mi?
If he's not, he has a reason because there is not a cruel or careless bone in his body.
Bir nedeni vardır çünkü bedeninde acımasız bir tane bile kemik yok.
- So what if he's not there?
Fiziksel olarak odada olmasa kaç yazar.
But he was about to name one of you, and I'll be damned... if I'll have one of my people humiliated on public- - l mean, not that there's anything to be embarrassed about, if it's true.
Ama sizlerden birinin ismini verecekti ve çalışanlarımdan birini halk önünde... küçük düşürmesine izin veremezdim... Aslında eğer doğru olsa bile endişelenecek bir durum olmazdı.
If he's not out of there by then, well....
O zamana kadar cikamasa bilmem....
Well if he's not touching you, well then there's something wrong.
Eğer sana dokunmuyorsa, ters bir şeyler var demektir.
If I'm not there when he's done...
Bittiğinde yanında olmazsam...
- And if he's not there?
- Ya orada değilse?
If he's not there, we'll go to Maris'.
Orada yoksa Maris'in evine gideriz.
if he's still alive 35
if he's alive 49
if he's smart 25
if he's lucky 18
if he's innocent 26
if he's telling the truth 16
if he's here 40
if he's right 17
if he's there 16
if he's not 30
if he's alive 49
if he's smart 25
if he's lucky 18
if he's innocent 26
if he's telling the truth 16
if he's here 40
if he's right 17
if he's there 16
if he's not 30
if he's dead 32
if he's not here 16
if he's 16
if he's in there 17
he's not there 182
not there 286
if he hadn't 19
if he didn't 28
if he dies 138
if he 47
if he's not here 16
if he's 16
if he's in there 17
he's not there 182
not there 286
if he hadn't 19
if he didn't 28
if he dies 138
if he 47
if he wins 28
if he knew 26
if he does 148
if he was 62
if he finds out 37
if he doesn't 87
if he did 163
if he can 20
if he shows up 24
if he is 98
if he knew 26
if he does 148
if he was 62
if he finds out 37
if he doesn't 87
if he did 163
if he can 20
if he shows up 24
if he is 98