In her heart traducir turco
1,374 traducción paralela
Änd May, in her heart, she's still just a girl from "Ching-Pah-Tu-Neigh," China.
May de özünde küçük bir Çin kasabası kızı.
" For in her heart, there's lots of blood everywhere
" Onun kalbi için, her yerde çok fazla kan var...
Hugging onto her bravery, I don't want to be a replacement in her heart for that acrobat.
Onun cesaretine sarılarak kalbindeki akrobatın yerini dolduran ikinci erkek olmak istemiyordum.
There's an abnormality in her heart which is why she fainted.
Kalbinde bir anormallik var. O yüzden bayıldı.
She may not know this now, but she is like... she's like that much closer to accepting Jesus in her heart, right?
Bilmese daha iyi olur fakat, sanki sanki İsa'yı yüreğine kabul etmeye çok daha yakın, değil mi?
Once experienced, the actress can much more truthfully encompass the required effects into her performance, alluding to the new and rich wisdom in her heart... recollecting some amorous moment from memory.
Ama sen, tek kişiyi istiyorsun. Tutku ve arzuyla. Ama birlikte olamayacağınızı da biliyorsun.
"There's romance lurking in her heart but she wants you to make a start"
"Onun kalbinde romantizm var ama önce senin başlamanı istiyor."
Not even professing it once to the other, wanting to scream to let off her emotions, and yet represses everything in her heart.
Bir defa bile ona söyleyemeden... Duygularını çığlıklarla serbest bırakıp, her şeyi kalbine gömmek istedi.
You know, and for the record, I am not one of those women who has a hole in her heart that can only be filled by a baby.
Bilgin olsun diye söylüyorum, ben kalplerindeki boşluğu bebekle doldurabilen şu kadınlardan değilim.
We don't know what's in her heart or mind
Onun aklından geçenleri bilemeyiz.
What was really in her heart then?
O sırada içinden ne geçtiğini?
Anyway, in a nutshell... and I say this with my hand on my heart...
Her neyse. Şunu kalbimle söylüyorum ki...
But most importantly a man who I know will always be close in my heart.
... ama en önemlisi her zaman kalbime yakın olacağını bildiğim bir adam.
Always be with you inside, right in your heart.
Her zaman senin içinde olacak, kalbinde.
Her heart is like a vast, dark ocean on whose waves I am hopelessly adrift in my dinghy of passion. Yes! I shall not betray your faith in me!
Bana olan inancınıza ihanet etmemeliyim.
It looks like her heart gave out in all the excitement.
Görünüşe bakılırsa tüm bu heyecanda kalbi pes etti.
There is nothing you can tell me that I don't already know in my heart.
Bana söyleyebileceğin bir şey yok, her şeyi kalbimde zaten biliyorum.
Pic, you always got a place in my heart.
Pic, her zaman kalbimde yerin olacak.
label them a bitch, whose main thing is to get what they can, and they revel in breaking a nigga's heart and taking what he owns.
Onlara kaltak diyelim. Bunların tüm işi, istediklerini elde etmek. Bir zenconun kalbini kırıp her şeyini almaktan zevk duyarlar.
The truth is that it's because of you Naina is in my heart... in my heartbeat... in every breath and in my room...
Senin sayende Naina kalbimde ve her nefes alışımda... Ve benim odamda.
Let's see what he does... if I'm still in his heart, he'll get through to her ;
Bakalim ne yapacak. ... eger hala onun kalbindeysem, O ona ulasmis olacak ;
Stab her in the heart, kidney.
Kalbine bıçak sapla ya da böbreğine.
So she jammed a stake in her own heart so she wouldn't have to hear your first whiny breath.
Sonra da senin ilk vızıldanmanı duymamak için kendi kalbine kazığı sapladı.
No, her heart was in perfect condition.
Kalbi çok sağlıklıydı.
You're constantly getting into these situations where you jump in with your heart, and then jump out with your head.
İlişkilerini her zaman kalbinle başlatıp beyninle bitiriyorsun.
And, Jennifer, C.J.'s problem is that he like any young man of pure heart and good intention is worried that you will always be more attracted to the rakes of this world.
Jennifer C.J.'in problemine gelince, iyi kalpli ve iyi niyetli her erkek gibi, senin bu dünyanın hovarda ve serseri erkeklerine çok daha fazla düşkün olacağından korkuyor.
And to ensure that her love and spirit continue, Weston's Bakery will remain open and run by those who have Fran's heart in their hearts.
Onun sevgisini ve ruhunu yaşatmak için, Weston'ın Fırını iş yapmaya devam edecek ve yüreklerinde Fran'i taşıyan insanlarca işletilecek.
Forced jollity on every lip, Insincere goodwill in every heart.
Her dudakta cebri neşe, her yürekte içtenliksiz iyi niyet.
There will never be another man who will love me when I'm young and pretty and always have that picture of me somewhere in his heart.
Beni genç ve güzelken sevecek, her zaman kalbinde fotoğrafımı taşıyacak başka bir adam olmayacak.
In my heart, I will be searching for my son forever.
Kalbimde, Oğlumu her zaman arayacağım. Bend!
I will always have a place in my heart for her.
Kalbimde her zaman onun için bir yer olacaktır.
Although Momoko has left us, whenever I remember her, I can feel something warm welling up in my heart.
Momoko artık burada değil ama, onu hatırladıkça kalbim sıcacık oluyor.
It felt like a dagger in my heart every time he'd request flan.
O her flan isteyişinde sırtıma bir bıçak saplanıyordu.
" Even a man who is pure in heart And says his prayers by night
" Melek gibi bir insan bile Etse de duasını her gece...
Because I know her heart, by Hera and I see her in your eyes.
Çünkü onun kalbini biliyorum. Ve senin gözlerinde onu görüyorum.
But to now, in every man's heart Still have thus a child
Fakat şimdiye kadar, her erkeğin kalbinde böyle bir çocuk yatar.
Her heart's in the right place... but, boy, could she use a new set of bifocals.
Kalbi iyi, ama... yeni bir gözlük almalı, oğlum.
What dream have I seen? - That every dream doth true appear, Kindling fire in my body If thy heart's path thou traverseth
- Her rüya gerçek görünür, gönlümün yolu senin yolunda tutuşup durur.
I always knew you have an emptiness in your heart.
Kalbinde bir boşluk olduğunu her zaman bildim.
For the rest, I hope I shall always be in your heart, sometimes in your thoughts, but never in your debt.
Bundan sonrası için, umarım her zaman kalbinde olurum, bazen düşüncelerinde ama umarım sana hiç borçlu olmam.
In any case, they break your heart.
- Ama her durumda da kalbini kırarlar!
In the last few weeks he's had a real change of heart about everything.
Son haftalarda her konuda duyguları değişti. Çok kayıtsız bir çocuk oldu.
How nice to see you, Monsieur Poirot. There's a poor girl in the kichen, just sobbing her heart out. Oh, dear!
Sizi görmek çok güzel, Bay Poirot.
Grandma then told me about your problem... how you had had a heart-break, how you had gone away to Goa... met Rani there and fallen in love with her... and how, for her sake, you had suppressed your anger
Büyükanne senin sorunundan söz etti... Kalbinin nasıl kırıldığını, nasıl Goa'ya gittiğini. Ve orada Rani ile tanışıp, onu sevdiğinden söz etti.
Lightning strikes my heart when she sways in her gait.
Salına salına yürüyünce içimde yıldırımlar çarpıyor.
Now, for some reason, they ignored the IV already in her hand, injecting it straight into her heart.
Her nedense serum zaten takılı olduğu hâlde doğrudan kal be enjeksiyon yapmışlar.
I think there's a soft spot to Samantha Jane Marquez's heart after all.
Demek her şeye rağmen Samantha Jane Marquez'in de kalbinin yumuşak bir yeri varmış.
So, Jane doe uses low-carb sweetener, wears polyester, puts her ownanti-freeze in her car and has a heart condition.
Yani Jane Doe karbonhidratı düşük tatlandırıcı kullanıyor polyester giyiyor. antifrizi arabaya kendi takıyor ve kalp hastalığı var.
And I know in my heart... that she wants to die with her.
Ve biliyorum ki o da onunla birlikte ölmek istedi.
And I've got enough ice cream in the freezer to give every man, woman and child in Pittsburgh a heart attack.
Ayrıca buzdolabımda Pittsburgh'taki her adama, kadına ve çocuğa kalp krizi geçirtecek kadar çok dondurma var.
Like in the cartoons, when Daisy duck sees Donald duck, and her heart goes, " ba-bo!
Çizgi filmlerdeki gibi, Tıpkı Daisy, Donald amcayı gördüğünde, kalbinin "güm-güm" "güm-güm" atması gibi.
in here 1287
in her room 49
in her own way 20
in her defense 25
in her 38
in her mind 25
her heart 32
heart 404
heartbeat 33
heartless 34
in her room 49
in her own way 20
in her defense 25
in her 38
in her mind 25
her heart 32
heart 404
heartbeat 33
heartless 34
heartbreak 27
hearts 66
hearted 198
heartbreaker 20
heartburn 19
heart rate 87
heart beating 18
heartbreaking 30
hearts and minds 20
heart attack 174
hearts 66
hearted 198
heartbreaker 20
heartburn 19
heart rate 87
heart beating 18
heartbreaking 30
hearts and minds 20
heart attack 174
heart failure 23
heart surgery 35
heart disease 37
heartedly 17
heartbroken 26
heart rate's 34
in heaven 62
in hell 74
in hebrew 21
heart surgery 35
heart disease 37
heartedly 17
heartbroken 26
heart rate's 34
in heaven 62
in hell 74
in hebrew 21