In her room traducir turco
3,982 traducción paralela
She spends the night in the youth hostel, returns to Nasse for breakfast, after which she spends the rest of the morning in her room with her headache.
Geceyi gençlik pansiyonunda geçirir, kahvaltı için Nasse'ye döner. Kahvaltı sonrası sabahın geri kalan kısmını baş ağrısı nedemiyle odasında geçirir.
But you also stab the sedated Miss Greenshaw before locking your accomplice, Mrs Cresswell, in her room, as she had earlier locked up both Archie and Louisa.
Fakat bu arada işbirlikçin Bayan Cresswell'i odasına kilitlemeden önce, oku uyuşturulmuş Matmazel Greenshaw'a sapladın. Bayan Cresswell ise daha önce Hem Archie'yi hem de Louisa'yı odasına kilitlemişti.
- In her room.
- Odasında.
She's in her room sleeping.
Odasında uyuyor.
She spent the whole night in her room crying after that.
Sonra bütün gece odasında ağladı.
In her room.
- Kaç tane pil yutmuş?
"Tom, Mrs Smith left her key in her room, can you let her in?"
"Tom, Bayan Smith anahtarını odasında unutmuş, yardımcı olur musun?"
One night, I went in her room, and that little puppy was sleeping, curled up on her bed.
Bir gün onun odası girdim ve köpeğin onun yatağına kıvrılıp uyuduğunu gördüm.
Bo is in her room!
Bo odasında!
She'll sleep in her room, but I'll stay with her.
O kendi odasında yatacak, ama ben onunla kalacağım.
Why don't you tell me what you were doing in her room?
Neden bana onun odasında ne aradığını söylemiyorsun?
She read in her room a lot.
Çoğu zaman odasında kitap okurdu.
Well, everyone, like, brings up domestic partnership, And it angers me in a way, Because no little girl is sitting in her room
Herkes ailevi ortaklıktan bahsediyor bu beni bir açıdan sinirlendiriyor çünkü hiçbir küçük kız oturup odasında şunu söylemez :
Go take a look in her room.
Odasına gidip bir bak.
I found Dan in her room one night.
Bir gece Dan'i onun odasında bulmuştum.
She has letters to Susan in her room in her room in that mural.
Odasındaki o resmin arkası, Susan'a yazılmış mektuplarla dolu.
No, but until I get back to the hospital... I want an attendant in her room.
Hayır, ama ben hastaneye dönene kadar odasında bir görevli istiyorum.
Meanwhile, in Herbert's hotel room, Lindsay was worried she was too quickly abandoning her principles.
O sırada Herbert'ın otel odasında Lindsay prensiplerini çabucak yıkmış olmaktan endişe ediyordu.
We hung out in her nightclub room.
Gece kulübü odasında takıldık.
I'm a judgemental bitch, who expects to live in the biggest house in the street and have fresh flowers in every room.
Büyük bir evde ve caddede yaşamayı, her odasında taze çiçekleri olmasını bekleyen peşin hükümlü kaltağın tekiyim.
Damn, we got clowns in every room here.
Lanet olsun, burada her odaya bir palyaço yerleştirmişiz.
We have searched every part of this ship, and now we're in the engine room.
Bu geminin her tarafını aradık, şu an makina dairesindeyiz.
Anyway, I'm actually just here on official HR business. Just to remind you guys about the big mystery meeting in the conference room at 4 : 00 p. m.
Her neyse, aslında şu İnsan Kaynakları şeyi olan büyük, gizemli toplantının saat 16.00'da Konferans Odası'nda olacağını hatırlatmak için gelmiştim.
If there's a dead whore in your living room, get rid of her.
Salonunda ölü bir orospu varsa, ondan kurtulursun.
We do that sort of shit all the time,'messing with people's reservations, putting people in the same room.'
Biz bu pislikleri her zaman yapıyoruz insanların rezervasyonlarını iptal ediyoruz, aynı odalara koyuyoruz.
I sat across from them in this room, and I had to tell each and every one... I know.
Bu odada karşılarında oturup her birine ayrı ayrı...
All right, coordinate the search, every room in the hotel, uniforms pounding the pavement in a 10-block radius.
Tamam, aramayı koordine et, oteldeki her odayı ve düştüğü kaldırımın 10 blok etrafını polisler kontrol etsin.
Uniforms have been through every room in the hotel.
Hoteldeki her odayı polisler didik didik etti.
Limbo, all of it! And I went to bed that night in my old room, thinking everything in my life had been fixed.
O gece eski odamda yatağıma gittim ve hayatımdaki her şeyin düzeldiğini düşündüm.
A wall is usually one extra room in the house.
Duvar her zaman evde ekstra bir odadır.
I see it on her face every time I walk in the room.
Odada her yürüdüğümde annemin yüzünü görüyorum.
She signals to a man with darkly arab features and scuffed shoes, and he takes her to a room in the back where men and boys are doing unmentionable things to each other, clouded by opium and broken dreams.
Şıpıdık pabuçlu Arap birine yazar. Ve adam onu arkadaki odaya götürür. Erkekler ve oğlanların birbirlerine anlatılmayacak şeyler yaptığı yere.
Always be polite and courteous, if a lady came in the room, you stood up and took off any hats and if it was a vampire, you staked them.
Her zaman nazik ve seviyeli ol,... odaya bir kadın girerse, ayağa kalk ve şapkanı çıkar vampir ise onu kazıkla.
I am assured by the officer in question that the journalist simply approached her in the dining room of her hotel, uninvited.
Bu gazetecinin, memuruma uygunsuz ve davetsiz bir şekilde, otelin yemek salonunda sorguya çektiğine inanıyorum.
"but because the director, derek wills, Sexually harassed her in her dressing room."
-... cinsel tacizde bulunduğundan dolayı olduğunu iddia etti.
I met her in the tea room.
O'nunla kafeteryada karşılaştım.
Before she went to Radley, Mona had, like, all the girls'secrets locked away in a motel room... they were her trophies.
Radley'e gitmeden önce, Mona bütün kızların sırlarını uzakta bir otel odasında saklıyordu...
If I have to prove my love, I'll find the Iranian in his dressing room and eat his a...
Aşkımı kanıtlamam gerekirse İranlı'yı giyinme odasında bulur onun her yerini...
She was like, "oh, nice to meet you." And then, later, I heard her in the other room Ask my grandma Judy like, "so, who was that guy?"
"Tanıştığımıza memnun oldum" der bir süre sonra diğer odada büyükanne Judy'ye şöyle dediğini duyardım "peki bu çocuk kimdi?"
We'll get her moved to her room in about an hour.
Normal odasına yaklaşık bir saat içinde yollarız.
You can't put her in a room with Nick Boyle's body.
- Onu Nick Boyle'un cesediyle aynı odaya koyamazsın. Onunla alakalı kâbuslar görüyor zaten Jack.
But, I want the footage from every room in this hotel..
Ama bu oteldeki her odadan görüntüleri...
I watched everything on a television, in a closed room.
Her şeyi kapalı bir oda da televizyon karşısında izledim.
- In the room with her mother.
- Annemin odasında, annemle.
Now, as for the house itself... each room is fitted with its own thermostat, from which data is collected by software designed to track and record temperature fluctuations in hospitals.
Şimdi, evin kendisi içinse her odanın kendine ait termostatı var bu termostatlar, hastanelerdeki sıcaklık dalgalanmalarını izleyip kaydederek toplayan yazılım tarafından dizayn edildi.
But when a man turns up at a house without prior invitation from a girl's parents and then remains in a room... un-chaperoned with that young girl, and then sends her flowers though he's been told to stay away, well, it'd be a very poor mother indeed who wouldn't worry about...
Ama bir adam kızın ailesinden izin almadan gelip bir odada onunla yalnız kalıyorsa ve uzak durması söylendiği halde kıza çiçek yolluyorsa böyle bir adam hakkında endişelenmek her annenin görevidir.
Frederica claims that she was here for one of her regulars, who was usually in this room.
Frederica sürekli bu odada kalan müşterisi için,... burada olduğunu iddia ediyor.
Which is where I saw Kate headed when I was casing her room.
Odasına sızarken, Kate'in oraya gittiğini görmüştüm.
- I just saw her in the living room.
- Salonda gördüm onu.
I got us a room upstairs just in case, but...
Her ihtimale karşı bize yukarıda oda tuttum ama...
I just want to say that I've had the best experience of my entire life in this room, and that I love these people more than anything.
Söylemek istiyorum ki Tüm hayatım boyunca bu oda da yaşadığım en iyi tecrübeydi, ve bu insanları her şeyden çok seviyorum.
in here 1287
in her own way 20
in her defense 25
in her 38
in her heart 18
in her mind 25
room 1000
rooms 83
roommate 60
roomie 108
in her own way 20
in her defense 25
in her 38
in her heart 18
in her mind 25
room 1000
rooms 83
roommate 60
roomie 108
roomies 23
room for one more 22
room number 25
roommates 31
room service 204
room apartment 20
room clear 21
in heaven 62
in hell 74
in hebrew 21
room for one more 22
room number 25
roommates 31
room service 204
room apartment 20
room clear 21
in heaven 62
in hell 74
in hebrew 21