It turns out traducir turco
5,782 traducción paralela
Alright, it turns out. They don't get puns.
Görünüşe göre de cinastan anlamıyorlar.
I was real excited about it, too, and it turns out that Gram and Gramps are selling their house.
Ama görünen o ki bizimkiler evi satacakmış.
And as it turns out it wasn't even nerves.
Ve adamın umrunda bile değildi.
Yeah, she was tested and it turns out she can fly.
Evet, onu test ettiler ve uçabildiğiini öğrendik.
As it turns out, John, I've never known what you were thinking.
Görünen o ki John, ne düşündüğünü hiçbir zaman bilmiyordum..
Yeah, it turns out you can.
Evet, kontrolün dışında olur.
So, as it turns out, the green trash can is not recycling, it's for Greens.
Yeşil çöp kutusu geri dönüşüm için değilmiş, yeşiller içinmiş.
You thought you were buying a new car and it turns out.. That it had a few miles on it.
Yeni araba aldığını düşündün ama sonra kullanılmış çıktı.
But it turns out you're not.
Ama değilsin.
But, it turns out, Gorg was not here because of my invitation... though Gorg would have been happy to attend.
Ama görünüşe göre Gorg'un gelme sebebi davetiyem değilmiş... gerçi partiye katılmayı çok istermiş.
And we'll see how it turns out, yes?
biz, olacağız.bak nasıl ortaya çıktı.değil mi?
It turns out that gliding along behind me, that's when the last song on the album came to him.
Yüzdüğüm sırada arkamdan süzülürken.. .. aklıma albümündeki son şarkı gelmişti.
But as it turns out, being content wasn't enough.
Ama, bildiğiniz gibi, tatmin olmak, yeterli olmayabiliyordu.
It turns out it means "Goddess of Heaven."
Meğerse, "cennetin Tanrıçası" demekmiş.
But it turns out the name William Reynolds... was too evil for even him to redeem.
Ancak görünüşe göre William Reynolds ismi onun bile bağışlamayacağı kadar kötü çıktı.
- And now it turns out that I was right!
- Ama haklı olduğum ortaya çıktı!
First off, it turns out our daddy is a bad, bad man, and he got thrown in jail.
Öncelikle, babamızın çok kötü bir olduğu ortaya çıktı. Ve hapse düştü.
Heaven-sent, as it turns out.
İyi ki de geldiniz.
Where, as it turns out, I'm going anyway.
Gel gör ki, şimdi yolum iş için Bombay'a düştü.
And it turns out some things really are worth the wait.
Meğer bazı şeyler gerçekten beklemeye değermiş.
Well, you see, Don, it turns out that.... Some girls over at that lodge where them fellas did their business they described someone that looked just like you.
Evet, Don, olay şu ki adamların işlerini yaptıkları yerde çalışan kızlardan bazıları tam olarak senin gibi birini tarif ettiler.
Hey, so you might not be able to hear this message, because, it turns out, I have nothing to say.
Bu mesajı dinleyemiyor olabilirsin. Çünkü meğer söyleyecek lafım yokmuş.
Sorry, it's just now I'm freaking out, because it turns out, like, I'm totally not good enough to be a music producer.
Pardon, şu an çıldırıyorum. Çünkü meğer müzik yapımcısı olmak için hiç yeterli değilmişim.
Only it turns out, he couldn't paint worth half a damn.
Ancak anlaşılan bir halta yarayan bir resim yapamamış.
It turns out you're exactly who I thought you were when I met you.
Seninle ilk tanıştığım gibi olmadığın ortaya çıktı.
Love is weak, and love is helpless, because all I really want, as it turns out, is you in my arms.
Aşk zayıflıktır, aşk çaresizliktir, çünkü gerçekten tüm istediğim, kollarıma geri dönmen.
It turns out 50 Cent doesn't have a great sense of humor or irony.
Meğerse 50 Cent'te espri ya da ironi anlayışı yokmuş.
But it turns out, that works better in a way, you know, than a song written specifically for the film.
Ama özellikle film için yazılmış bir şeyden daha çok işe yaradığı ortaya çıktı.
I was lying down, as it turns out.
Yatıyordum.
When I think my wife is looking at me, it turns out she isn't.
Ben eşim bana bakıyor düşünüyorum bu o değil çıkıyor.
When I think she's not looking at me, it turns out she is.
Ben bana bakarak değil düşünüyorum, o onun dışarı çıkıyor.
As it turns out, I am in terrible physical shape.
Görünüşe göre berbat bir formdayım.
It turns out that only about 10 percent of the clothes we donate actually get sold in local thrift stores.
Bağışlanan kıyafetlerin % 10'u indirim mağazalarında satılmaktadır.
It turns out I couldn't live without him.
Onsuz yaşayamayacağımı anladım.
So, it turns out that they are totally available
Yani İşçi Bayramı düğün günümüz için
I was skeptical at first, but it turns out you were right.
Baslarda biraz süpheciydim ama sonra hakli oldugunuz anlamistim.
And it turns out my music man's taste in tunes is pretty epic.
Müzik adamımın müzik zevki de gayet iyiymiş.
If it turns out to be scrapie, wouldn't it be likely that both of our herds would have to be slaughtered?
Sikrapi çıkarsa eğer, ikimizin de sürülerinin kesilmesi gerekmez mi?
You may find this shocking, but it turns out that people with Down syndrome actually like doing exactly the same things that other people do.
Bunu şaşırtıcı bulabilirsin ama Down sendromlu insanlar da diğerlerinin yapmayı sevdiği şeyleri seviyorlar.
It turns out I'm not giving the keynote tonight.
Nasıl olsa akşamki konuşmayı ben yapmayacağım.
What happened? Well, it turns out my student-teacher submitted my fantasy football results instead of my paper.
Aslında asistanım benim notlarım yerine fantasy futbol sonuçlarımı göndermiş.
Well, I actually read those, and it turns out only one member of the qualifying team has to be on the competing team at State.
Aslında kuralları okudum ve takımın sadece bir üyesi eyalet yarış takımında olabiliyormuş.
And it turns out you were.
Gördük ki gerçekten de öyleymişsin.
"... that sees water, but it turns out to be a mirage. "
Suyu görüyorum ama sonradan seraba dönüşüyor.
But it turns out, it had a very unique MBA program, a whole new paradigm in business management.
Fakat işler iyiye gitti. Çok güzel bir yüksek lisans programı vardı. İş dünyasında büyük bir değişiklik yaratacak bir program.
Snoopy... why is it that everything I try turns out wrong?
Snoopy, neden elimi attığım her işi batırıyorum?
Turns out, it wasn't a piston problem at all.
Bu arada sorun pistonda değilmiş.
Whether it bucks or blows out, turns back around on you.
Üstünden fırlatıyor mu, atıyor mu, tekrar arkasını dönüyor mu.
Turns out, it was just a campfire story.
Görünüşe göre sadece bir kamp ateşi hikâyesiymiş.
You know, hey, turns out Boggs, he didn't hit it out of the park every single time at bat.
Ortada olan şu ki, Boggs her vuruşunda sayı yapmadı.
Turns out I am giving the keynote after all, so it'd mean a lot if you could be there, peanut.
Sonuç olarak konuşmayı ben yapıyorum, bu yüzden burda olman benim için çok önemli, fıstığım.
it turns me on 19
turns out 610
outside 883
outer 19
outfit 21
outsiders 26
outrageous 90
outs 110
outlaw 21
out now 39
turns out 610
outside 883
outer 19
outfit 21
outsiders 26
outrageous 90
outs 110
outlaw 21
out now 39
out of context 16
out of curiosity 82
out of order 40
out of my mind 17
out of the blue 171
out of interest 20
out of sight 112
out of town 49
out of nowhere 149
outstanding 214
out of curiosity 82
out of order 40
out of my mind 17
out of the blue 171
out of interest 20
out of sight 112
out of town 49
out of nowhere 149
outstanding 214
out loud 97
out of 299
out of my sight 38
outside of work 17
out of respect 50
out like a light 17
out of my house 22
out of mind 55
out of love 16
out of time 18
out of 299
out of my sight 38
outside of work 17
out of respect 50
out like a light 17
out of my house 22
out of mind 55
out of love 16
out of time 18