She gave me this traducir turco
252 traducción paralela
She gave me this flower.
Bana bu çiçeği verdi.
She gave me this.
Bunu bana o verdi.
She gave me this funeral look.
Bana öyle ters bir bakış attı ki!
She gave me this.
Bana bunu verdi.
She gave me this to show you.
Sana göstermem için bana bunu verdi.
You know, she gave me this when I graduated medical school.
Biliyor musun, bunu bana tıbbiyeyi bitirdiğimde vermişti.
The day she gave me this was the last day I saw her.
Bunu bana verdiği gün, onu son görüşüm oldu.
When her family died and she was sent off to the convent she gave me this dog.
Ailesi ölüp de o manastıra gönderildiğinde bana bu köpeği verdi.
She gave me this little birdy too.
Bana da bu minik kuşu verdi.
I'll bet you that's why she gave me this house, to make up to me for all that.
Bahse girerim bu yüzden bana bu evi bıraktı. Her şeyi telefi etmek için.
She gave me this bonbon dose that Mr. Pullman himself used to carry.
Kendisi bana, Bay Pullman'ın yanında taşımaktan hoşlandığı bu şekerlemelerden verdi.
She gave me this perm.
Bana bu permayı o yaptı.
She gave me this for you.
Sana vermem için bunu verdi.
She gave me this.
Bana bunu vermişti.
- She gave me this.
- Bunu verdi.
She gave me this.
O bana bunu verdi.
But she gave me this number.
Ama bana bu numarayı verdi.
I gave that woman my child, she gave me this card.
O kadına kızımı verdim, o da bana bu kartı.
Oh, boy. - She gave me this one shot one shot in my life to do this, and you have destroyed it!
- Bana bir çekim hakkı vermişti tüm yaşamımda bu bir çekim ve sen onu harap ettin.
My aunt died in August and she gave me this ratty old mink coat.
Teyzem ağustosta öldü bana eski bir mink ceket bıraktı.
And she gave me this to give back to her.
Ve bana bunu verdi, annene geri vermen için.
But she gave me this look.
Ama bana bir bakış attı.
Not only that, she gave me this to give to you.
Biz de bunları aldık.
She gave me this book to read.
Bana bu kitabı verdi.
She gave me this fortune prophesy, "Luck cometh!"
Bana şu talih kehanetini verdi, "Şans gele!"
She gave me this to give to you.
Bunu sana vermemi istedi.
She gave me this last Christmas.
Bu resmi geçen noel vermişti.
I gave this ring back to the Empress in an audience... and she ordered me to be transferred... to stay at the entire disposition of the Empress!
Görüşme talebinde bulunarak o yüzüğü kendilerine verdim. Majesteleri de şahsen Viyana'ya transferimi ayarladı. İnanamıyorum!
She very kindly gave me this.
Bana nezaketle bunu verdi.
This is the only thing of value she gave me before she died.
Bu ondan bana kalan tek değerli şey.
... that woman at the Snake Flats agency... Right off, she stripped me down naked....... stuck me in a tub, and gave me this here dress. Hey!
bürosundaki yılını dışarı çıkardığım kadın... bana bu elbiseyi verdi.
I forgot, I was looking at this scroll she gave to me.
Unuttum, bana verdiği bu kağıda bakıyordum.
This thing she gave me...
Hamile kaldığı o şey çok büyüktü.
But before they wheeled me in this nurse gave me this blindfold to put on and she told me never to take it off.
Ama içeri girmeden önce bir hemşire bana takmam için bir göz bağı verdi ve asla çıkarmamamı söyledi.
Gail bought me this watch. She gave it to me.
Bu saati bana Gail vermişti.
I gave a small soiree which Martha Paxton attended and she told me that this painting was not her work.
Sorunuma geri dönersek, geçenlerde Martha Paxton'un da katıldığı küçük fakat zarif bir davet verdim. Söylediğine göre bu tablo onun değilmiş.
Before she died, my mum gave me this mule as my dowry.
Ölmeden önce annem bu katırı bana çeyizim olarak bırakmıştı.
You know, once when I was sick as a boy, my mother gave me this stuff and she made me swallow it.
Bilirsin, bir kez... bir çocuk olarak hastalandığımda, annem bana bu şeyi verdi.. ve onu bana çiğnetti.
My mother gave me this picture before she died.
Annem ölmeden önce bu resmi verdi bana.
She signed her picture and gave me this.
İmzalı bir resimle bunu verdi.
Hunter gave this to me as she died.
Avcı, ölürken verdi bunu bana.
This pen... she gave it to me.
Bu kalem... Bunu bana o vermişti.
And when I told the empress of this sport, she swooned almost at my pleasing tale, and for my tidings gave me twenty kisses.
İmparatoriçenin de kanına girdim. Onun da babana bir öç borcu vardı. Karşılık olarak beni yirmi kere öptü.
Yeah. This is the address she gave me.
Evet, bana verdiği adres böyle.
She blessed this ring, which gave me immunity from your powers.
Bu yüzüğü kutsadı, ki bu da bana güçlerinize karşı dokunulmazlık sağladı.
She asked me for a downstairs room, so I gave her this one, but there's a nicer view on the first floor.
Giriş katında bir oda istedi, ben de bu odayı verdim. Ama üst kattaki odalarımızda daha güzel manzaralar da var.
Your mother gave this to me before she died.
Bunu bana annen vermişti ölmeden önce.
She gave this to me before she tried to bust outta here.
Buradan kaçmaya çalışmadan önce verdi.
Biddy Ramsey gave me this before she passed on.
Tavuk Ramsey geçmeden önce bana bunu vermişti.
# I found myself # in the most beautiful situation # # a feeling I can't describe # # ooh, how she gave me love # # oh, how she gave me love # # oh, how she gave me love # Rosa, this is Carlos.
Rosa, bu Carlos.
She gave it to me for this purpose.
Onu bana bu amaçla verdi.
she gave me 22
she gave it to me 33
she goes 59
she gone 24
she got 31
she gets 19
she got married 26
she got sick 23
she gets it 55
she got pregnant 32
she gave it to me 33
she goes 59
she gone 24
she got 31
she gets 19
she got married 26
she got sick 23
she gets it 55
she got pregnant 32