So here goes traducir turco
195 traducción paralela
But this seems like the right time and place, so here goes.
Ama galiba şimdi tam yeri ve zamanı.
They say that confession is good for the soul so here goes.
İtirafın ruh için iyi olduğunu söylerler. O yüzden işte geliyor.
And this is something I've wanted to do for a long time, so here goes...
Ve şimdi de uzun zamandır yapmak istediğim birşey...
So here goes.
Ve işte gidiyor.
I don't really think it's appropriate for a first date, but I haven't been able to think about anything else all day, so here goes.
Bence ilk buluşma için uygun olmaz. Ama bütün gün başka bir şey düşünemedim.
There's no way to say this but flat out, so here goes.
Bunu doğrudan söylemekten başka yol yok.
So here goes.
Öyleyse başlıyorum.
So here goes.
İşte gidiyorum.
All right, I should've done this a long time ago, so here goes.
Tamam, bunu çoktan yapmış olmam gerekiyordu, neyse işte...
I've been wanting to ask you this for a long time. So here goes.
Bunu uzun zamandır sana sormak istiyordum al bakalım.
So here goes.
Bay Porter geleceğini söyledi.
So here goes.
İşte geliyor.
So here goes.
Bu yüzden şimdi söyleyeceğim.
So here goes.
İşte anlatıyorum.
So here goes...
Yani...
We got heaps of grub here, miss, so we're all right as far as that goes.
- Doğru. Epeyce yiyeceğimiz var, yani durumumuz kötü değil.
Nobody goes no place here without I say so. He's cold.
Ben söylemedikçe hiç kimse bir yere gitmiyor.
Now, these little cards create electronic impulses, which are accepted and retained by the machine so that in the future if anybody calls up and wants a quotation from Hamlet, the research worker types it into the machine here, Emmy goes to work, and the answer comes out here.
Şimdi bu küçük kartlar elektronik itkiler yaratıyor,... makine de bunları alıp içinde saklıyor böylece gelecekte biri Hamlet'ten bir alıntı istediğinde araştırma görevlisi bunu makineye buradan giriyor Emmy iş başına geçiyor ve yanıt buradan çıkıyor.
So listen, Captain, what does a fella do round here after the sun goes down? Why?
Bir şey soracağım Yüzbaşı, güneş batınca insanlar genelde ne yapar burada?
So, by 10 at the latest, if all goes well you and Yanko will bring the guns here. Nicole goes to the powerhouse.
Öyleyse, en geç saat 10'a kadar, sen ve Yanko silahları buraya getiriyorsunuz.
So, here goes.
Ben değil. Ben sinirlenirim ve bu hiç iyi olmaz.
I... heard tell that the world goes'round... so I'm going to wait here... for my house to go by.
Duydum ki dünya dönüp duruyormuş... O yüzden burada duruyorum ve - evimin önümden geçmesini bekliyorum.
So if something goes wrong with your main chute... you still got the old belly reserve here.
Yani ana paraşütünle ilgili bir aksilik yaşarsan burada bir yedeğin olacak.
Because, before he does, he goes to a bank here and gives us $ 30,000 as collateral so that we trust him.
Çünkü, bunu yapmadan önce bankaya gidecek Ve ona güvenmemiz için bize 30000 dolar teminat getirecek.
My life is nearly over I shouldn't have played in here. And time goes by so fast
Burada çalmamalıydım.
So whatever goes on around here is privileged information.
Böylece, burada olup biten burada kalacak özel bilgidir.
This buddy of mine keeps begging me to sing, and it looks like I ain't gonna get out of it this time, so here it goes.
Arkadaşlardan biri her seferinde ille şarkı söyle diye tutturur... anlaşılan bu sefer paçayı kurtaramayacağım, hadi bakalım.
Nobody knows who he is, but he really hates this school... so I guess he goes here.
Kim olduğunu kimse bilmiyor, ama bu okuldan nefret ediyor... sanırım bu yüzden buraya geliyor.
So this goes right here.
Bunu buraya tutuyoruz.
Every thing goes by so fast here, Raphaela.
Burada her şey çok hızlı ilerliyor, Raphaela.
Except that instead of telling you, I think I'll just show you so here it goes.
Yalnızca sana anlatmak yerine, sana göstermem gerektiğini düşünüyorum yani işte geliyor.
You seem to know a lot about what goes on around here, so I'll trust you.
Burda olan biten hakkında çok şey biliyor gibi gözüküyorsun, bu yüzden sana güveniyorum.
Look, I've never really done this before, but... ... I figure you probably have, so... ... here goes.
Dinle, böyle bir şeyi daha önce hiç yapmamıştım, ama sanırım siz yapmışsınızdır, yani demek istediğim.
So I was thinking we could do a flashback right here of the first time that Marty goes into the pet store.
Tamam, tam şurada Marty'nin ilk defa evcil hayvan mağazasına gelişini anımsamasını yapabiliriz.
So God help me, but here goes.
Tanrım bana yardım et ama başlıyoruz.
Here we are, as we are, So It Goes.
İşte hepimiz buradayız.
So, here goes.
Evet, şöyle yazmış.
So the four goes here, the three here... and the eight here.
4 buraya gider, 3'te buraya... ve 8 buraya.
So here it goes.
Söylüyorum.
So I wanted to do it today. Here goes.
Bu yüzden bu işi bugün yapmak istiyorum.
And here's a thousand so everything goes okay.
Ve bir binlik, böylece tamam.
Almost time for the big dance contest, and remember, anything goes, so just pretend that Mrs. Withers and I aren't here.
Neredeyse büyük dans yarışması zamanı geldi... ve unutmayın, her şeyi yapabilirsiniz, o yüzden Bayan Withers ve ben burada değilmişiz gibi davranın.
So we'll just make sure that every cent you raise here in provincial little Pittsburgh goes exactly where it's supposed to go.
O zaman biz de, bu taşra kenti Pittsburgh'ta, bağışlanan her sentin gitmesi gereken yere gittiğinde emin olalım.
So until she goes into the show, she can work for us here.
Gösteride oynayana kadar burada olup bizim için çalışır.
So from here on out, what I say goes.
Bundan böyle ben ne dersem o olur.
Well, he's a personable young man, who filches a bit here and there, sorts of petty theft, so he can dress well and take a girl about and then, suddenly, he goes off, with a revolver,
Oradan buradan ufak çaplı yürüten cana yakın bir gençti. İyi giyinip, kız arkadaşını gezdirmek isteyen küçük hırsızlar gibi.
Heather doesn't come downstairs, which she says is odd because Heather told her she was in a hurry today and had lots of appointments so she goes hunting for her, and finds her lying here in the shower and can't, um...
Kuaför şüphelenmiş.Çünkü Heather ona yoğun programı nedeniyle acelesi olduğunu söylemiş. Kuaför onu aramaya başlamış. Duşta yatar vaziyette iken bulmuş.
So it goes without saying you're no longer welcome here at the Montecito.
Yani artık Montecito'da sizi görmeyeceğim.
So we call this place a White House because when we are in these extra days with no food and there's no fire around, we gather here to entertain ourself so that it should not be black everywhere and we entertain ourself so that we laugh a bit and make the time goes.
Buraya "Beyaz Ev" diyoruz çünkü yemeğimizin ve ateşimizin olmadığı bu tür zamanlarda her yerin siyah olmaması için eğlenmek amacıyla burada toplanırız ve zaman geçirip, biraz gülmek için burada eğleniriz.
I've got about an hour to do it and I want to get it right, so... here goes.
Eğer doğru biliyorsam, bunu yapmak için bir saatim var ve ben de bunu layığıyla yapmak istiyorum.
So, here it goes.
İşte söylüyorum.
so here we are 139
so here i am 152
so here we go 38
so here's the deal 105
so here's the thing 55
so here you go 16
so here it is 40
so here you are 29
so here's the plan 27
so here's what's gonna happen 17
so here i am 152
so here we go 38
so here's the deal 105
so here's the thing 55
so here you go 16
so here it is 40
so here you are 29
so here's the plan 27
so here's what's gonna happen 17
so here 72
so here's what you missed on glee 35
so here's what i'm thinking 17
so here's what we're gonna do 26
here goes nothing 99
here goes 353
goes 65
goes without saying 32
goes by 23
so help me god 213
so here's what you missed on glee 35
so here's what i'm thinking 17
so here's what we're gonna do 26
here goes nothing 99
here goes 353
goes 65
goes without saying 32
goes by 23
so help me god 213
so help me 186
so help you god 85
so heavy 22
so he says 85
so hey 31
so he's gone 19
so he 82
so he said 39
so helpful 17
so he did 33
so help you god 85
so heavy 22
so he says 85
so hey 31
so he's gone 19
so he 82
so he said 39
so helpful 17
so he did 33