Tell her the truth traducir turco
1,094 traducción paralela
You tell her the truth. She can handle it.
Ona gerçeği söyle, bunun üstesinden gelebilir.
I couldn't tell her the truth.
Doğruyu söyleyemezdim.
And if I tell her the truth, she ´ s gonna have a heart attack, and she ´ s gonna die, and it ´ s gonna be on my head.
Kalp krizi geçirebilir, hatta ölebilir ve bunların hepsi benim yüzümden.
- Tell her the truth.
- Doğruyu söyle yeter.
- I'm going to tell her the truth.
- Gerçeği açıklayacağım.
Tell her the truth.
Panikleyip kaçtığını, gerçeği söyle.
We tell her the truth Hope has been and always will be safe.
Gerçeği söyleyeceğiz. Umut her daim güvende olacak.
How can I tell her the truth, if I don't know it myself?
Ben bile ne olduğunu bilmezken nasıl ona doğruyu söyleyebilirim ki?
How could the beast tell her the truth?
Canavar gerçeği nasıl söylerdi?
We have to tell her the truth.
Ona gerçeği söylemek gerek.
- Now, leave her alone, Cynth. Just tell her the truth.
Sadece gerçeği anlat.
- I couldn't tell her the truth.
- Ona gerçeği söyleyemezdim.
Why don't you tell her the truth?
Neden ona gerçeği söylemedin?
I'm too embarrassed to tell her the truth.
Ona gerçeği söylemekten utanıyorum.
As painful and horrible as it is, you tell her the truth.
Ne kadar acı verici ve korkunç olsa da ona doğruyu söyle.
She believes me when I tell her these things but... but lately I couldn't tell her the truth... because I knew that the Psi Cops were after this.
Ona söylediğim her şeye inanıyor ama son zamanlarda ona gerçekleri söyleyemiyorum çünkü Psişik Polislerinin bunun peşinde olduğunu biliyorum.
Tell her the truth.
Ona doğruyu söyle.
Tell her the truth.
Gerçeği söyle.
Why didn't you just tell her the truth?
Neden ona gidip doğruyu söylemiyorsun.
Just tell her the truth about Healy.
Sadece Healy hakkında herşeyi anlat.
Come on! Tell her the truth, pizza boy.
Hadi anlat ona gerçeği pizzacı çocuk.
- I'll have to tell her the truth.
Sahi mi? Ona gerçeği söylemem gerek.
Neelix... I realize you care about Naomi and you are only trying to protect her, but you've got to tell her the truth.
Neelix... Naomi ile ilgilendiğini ve sadece onu korumaya çalıştığının farkındayım, ama ona doğruları söylemelisin.
Tell her the truth.
Sadece doğruyu söyle.
I should just tell her the truth.
Ona gerçeği söylemeliyim.
But why didn't you just tell her the truth.
Ama neden sadece gerçeği anlatmıyorsun?
To tell the truth, I wasn't around to see it all.
Gerçeği söylemek gerekirse her şeyi görecek kadar orada kalmadım.
To tell you the truth, I secretly wrote to her.
İşte söylüyorum, ona senden gizli mektup yazdım.
Tell'em what we always tell'em. Anything but the truth.
Onlara her zaman anlattığımızı anlaat.Herşeyi fakat lanet olası gerçekleri değil.
Whether I lie or tell the truth, you can know tonight, going to her house at midnight.
Yalan da söylesem, doğru da Bu gece öğrenebilirsiniz, gece yarısı evine giderek.
To tell you the truth... we went for a moonlight cruise, and... one thing led to another.
- Doğruyu söylemek gerekirse ay ışığında tekne gezintisine çıktık. Ve her şey birbirini kovaladı.
Such is the fate of thinking men brave enough to tell the truth... about the conspiracy of international Jewish bankers and communists... who won't rest until the body of every American is hopelessly polluted... with Negro and / or Oriental blood.
Her Amerikalının vücudu zenci ya da Asyalı kanıyla iyice kirletilene kadar huzur bulmayacak uluslararası Yahudi bankerlerinin ve komünistlerin komplosu hakkındaki gerçekleri söyleyecek kadar cesur ve yürekli olan düşünen insanların kaderi işte bu.
The point I'm making is, you have to tell the absolute truth, or else you just end up confusing people.
Bunu söylememin nedeni her zaman doğruyu söylemelisiniz. Yoksa her zaman kafa karıştıran bir insan olursunuz.
just tell her the truth.
Ya da doğruyu söyleyin.
And I'd ask her why she didn't trust me enough to tell me the truth.
Ve neden bana gerçeği söyleyecek kadar güvenmediğini sorardım.
I expected this lady to tell the truth about what her doctor told her.
Bayanın, doktorunun ona söylediği konusunda doğruyu söyleyeceğini beklemiştim.
You tell her the truth.
Doğruyu söyle.
You think I wanted to tell the truth here?
Ortakların tazminat davaları bölümünü küçültmek istediklerini de söyleyebilirdim. Her türlü mazereti uydurabilirdim. Bu konuda sana doğruyu söylemek istediğimi mi sanıyorsun?
To tell you the truth, I've always admired him.
Doğrusunu istersen ona her zaman hayran olmuşumdur.
There will always be a man to tell the truth.
Ama her zaman doğruyu söyleyecek bir adam olacaktır.
She came to tell you the truth and you fed her to the wolves.
Sana gerçeği söylemeye geldi ama sen onu kurtlara yem yaptın.
A jury of twelve really stupid people who are easily swayed by rich, fat-cat, slimy lawyers who'll do anything but tell the truth, will sit in judgment of you.
Her şeyi yapan fakat gerçekleri söyleyen yalancı şahitler, zenginlerin yağladığı, on iki aptal insan senin cezanı verecek.
And justice is, as any reasonable person would tell you, finding the truth.
Adalet de, her aklı başında insanın da söyleyebileceği gibi gerçeği bulmaktır.
I want you to tell the whole truth about what you did to me and to Sheridan.
Bana ve Sheridan'a yaptığın her şeyi anlatacaksın.
They always tell the truth whether you like it or not.
Sevsen de sevmesen de her zaman doğruyu söylerler.
Take the Holy Gospels and swear to tell the truth regarding anything you may be asked.
Kutsal kitabı al ve sana sorulacak her şeyi doğru cevaplayacağına yemin et.
You will tell the truth about everything.
Her konuda gerçeği söyleyeceksin.
If she was, would she tell the truth about her destination?
Öyle olsa, gideceği yeri söyler miydi?
Everything about you is a lie, and you expect me to tell the truth?
Her şeyin yalan ve benim doğruyu söylememi mi bekliyorsun?
We should sit down, and you should treat me like a friend and tell me the truth.
Oturmalıyız ve sen bana bir arkadaş gibi her şeyi anlatmalısın.
I'm honest, I always tell the truth.
Dürüst biriyim, her zaman doğruları söylerim.
tell her 685
tell her you love her 17
tell her i said hi 28
tell her i'm sorry 31
tell her i love her 31
tell her what 68
tell her how you feel 16
tell her yourself 20
tell her that 38
the truth is out there 16
tell her you love her 17
tell her i said hi 28
tell her i'm sorry 31
tell her i love her 31
tell her what 68
tell her how you feel 16
tell her yourself 20
tell her that 38
the truth is out there 16
the truth will set you free 17
the truth 1031
the truth hurts 29
the truth is 1715
the truth will come out 23
the truth of the matter is 23
the truth is that 24
the truth about what 27
the truth was 16
tell me 9887
the truth 1031
the truth hurts 29
the truth is 1715
the truth will come out 23
the truth of the matter is 23
the truth is that 24
the truth about what 27
the truth was 16
tell me 9887
tell me about yourself 90
tell me more 252
tell me about it 1085
tell me again 158
tell me something about yourself 16
tell me why 196
tell me you love me 72
tell me everything 270
tell me something i don't know 107
tell me that you love me 17
tell me more 252
tell me about it 1085
tell me again 158
tell me something about yourself 16
tell me why 196
tell me you love me 72
tell me everything 270
tell me something i don't know 107
tell me that you love me 17