That's good work traducir turco
456 traducción paralela
All right, boys, show me the men that didn't give us a good day's work.
Pekala, çocuklar, bugün bize iyi iş çıkarmayanları bana gösterin bakalım.
"that they may abound in every work that is good and acceptable unto Thee ; " and let them behold their children's children like a newly planted olive orchard...
Böylece senin için yapılan tüm iyi ve kabul edilebilir işlerde bolluğa erişsinler ve torunlarına yeni dikilmiş bir zeytin bağı gibi bakmalarına müsaade et.
You gotta clean up your own dirty work or it ain't any good. - But why? - Because it's hard to do, that's why.
Burası tam olarak elini tuttuğum ve Doug adında gazeteci eski bir sevgilin olduğunu söylediğin masa.
They'd work you in on deals... and let you in on all the good things happening in the market and that kind of business.
Seni bir takım anlaşmalara sokar piyasada olan tüm olaylara dahil etmeye çalışırlar, öyle şeyler işte.
That's all the work you're good for, you little tattletail.
Zaten bir tek bu işe yarıyorsun, küçük fitne fücur!
My father, may he rest in peace, left behind his work and energy for the good of the family name, that's why.
Huzur içinde yatsın babam, iş azmi ve enerjisini bana bırakmak adına bu ismi koymuş.
Is that your way of saying the new work's no good?
Yeni resimlerimin iyi olmadığını mı söylemeye çalışıyorsun?
That's all, Corporal. You did a good night's work.
Hepsi bu kadar, Onbaşı.
That was a good day's work, Bolton, eh?
İyi bir işti, değil mi Bolton?
And he wants very much to come to work here, and I think that's just wonderful, because he's very good and so nice, and he can start tomorrow.
Burada çalışmak istiyor. Bence bu harika. Çok iyi ve çok kibar biri ve yarın başlayabilir.
It's not that I don't like work, it's that I don't like the idea of slaving me good self
Konu çalışmayı sevmemem değil.
Over. Floyd, that's good work.
İyi iş çıkardın Floyd.
That's good work.
İyi iş.
The good Lord takes care of those that do His work.
Allah'ın işine aklı sır ermiyor...
Well, that's good, solid work.
Vaktim yok. Önemli bir gün. İki çene tamir edeceğim.
That stuff about the will, that's good police work.
Vasiyet araştırması, iyi bir polisiye işiydi.
flashing against the milky ice, was to see a work of art in motion. " That's good writin', Dickie.
süt beyazı buzla kontrastı, bir sanat yapıtını devinirken görmekti. " Bu güzel bir yazı Dickie.
That's good pay for farm work.
Çiftlik işi için iyi ücret.
That's a good work.
İyi iş çıkardın.
- Keep up the good work, and good luck. - No, I don't think that's fair.
- Hayır, bence bu adil değil.
I know you're doing work here that's good,'cause I read the ambulance piece and I thought that was good.
Burada iyi yazılar yazdığını biliyorum. Ambulans hakkında olanı okudum ve çok beğendim. - Teşekkürler.
Several of us who work in the museum frequent that establishment, and this year our good host, Mr. Windigate, had instigated a goose club, by which, on consideration of some few pence each week, we were to receive a bird at Christmas.
Biz müzede çalışanların çoğu bu müesseseye sık sık gideriz ve bu yıl iyi ev sahibimiz Bay Windigate her hafta birkaç pens ödeyerek yılbaşında bir kuş alabileceğimiz düşüncesiyle bizi kaz klübüne gitmeye teşvik etti.
Ah, that's a good day's work.
Bugün iyi iş çıkarttık.
- Good work, Soundwave. - But that's not enough electrical power to make the energon cubes!
Hidroelektrik güç kaynağı 1.750.000 kilo watt kapasitesinde.
Use it like a pad. That's it, good work. You're going all right.
Aferin çocuklar, iyi iş çıkardınız.
You keep kissing girls the way you do the parts of you that don't work so good they'll catch up to the ones that do.
Kızları bu şekilde Öpmeye devam edersen o kadar iyi çalışmayan kısımların iyi çalışanlara yetişecektir.
PUTTING IN THAT GOOD HARD DAY'S WORK,
Bütün yıl boyunca deli gibi çalışıp durmayı da.
I assure you it is only through study of the good doctor's masterly exposition of your work that I now have any small capacity to reason.
İnanın bana, sadece Doktor'un çalışmalarınızı ustaca açıklamasıyla oldu. Kısıtlı mantığımla ben buna yoruyorum.
Well, That's All Very Well And Good, But What About Those Who Work Late?
İyi, güzel, hoş da, gece geç saatte çalışan insanlar ne olacak?
Well, it's gotta work out this time or that's it for good.
İyi olmalı yada bu son olacak.
That's why, we not only want you to keep up the good work... we want you to work harder.
O yüzden, sadece iyi çalışmaya devam etmenizi değil... daha sıkı çalışmanızı da istiyoruz.
What I hear you saying is a lot of up mines... and that's really good- - listen- - because you're starting to work out some of your anger.
Senden bir sürü defol başımdan duydum... ve bu gerçekten iyi- - dinle- - çünkü öfkeni çözmeye başlıyorsun.
It's no good us preaching at people and saying : "Don't take them," because that doesn't work.
İnsanlara, "Kullanmayın." diyerek vaaz vermenin... hiçbir faydası yok.
That's good work.
İyi o zaman.
Well, that's good work, but it's too late.
evet, iyi bir çalisma, ama çok geç kaldi.
Well, I think that maybe it would be a good thing If she's not sure what she wants to study Maybe it would be worthwhile for her to take a year off and just work
Düşünüyorum da belki de ne okumak istediğinde kararsızsa, bir sene çalışması daha doğru olabilir, biraz para kazanması...
Now that's good work.
İşte bu iyi bir iş.
That's very good work.
Bu çok iyi bir iş.
Y And if we can all keep Calm and work together on this There is no reason that can prevent have good news tomorrow.
Ve - Hepimiz soğukkanlı olup, bütün gücümüzle çalışırsak sabaha güzel haberler alacağımıza eminim.
- Good work, Lucy. That's 78.
78...
Now, that's a good day's work.
İyi iş başardık.
That's the bad news. The good news is I no longer have to carpool to work.
İyi haber ise artık işe gelip gitmem gerekmiyor.
Hmm. Uh, look, Irene, the fact this didn't work out with you and me, you know - Maybe that's good.
Irene, gerçek şu ki, seninle anlaşamamamız belki hayırlı olmuştur.
Well there are lots of differences between computers and brains, lots of things won't help us, it's no good looking at, for example, the improvement from valves to transistors to integrated circuits, because brains don't work like that anyway.
Bilgisayarlar ile beyin arasında oldukça fark var bir açıdan bakmamız yararsız, örneğin valflardan, transistörlere ve dahili çiplere olan gelişim gibi çünkü beyinler bu şekilde çalışmıyor.
That's good work, man.
İyi kıvırdın dostum.
That was a good day's work, McAndrew.
Iyi isti, MçAndrew,
That was a good day's work.
Iyi is yaptin,
- That's very good work.
- Çok iyi bir iş çıkarmışsın - Teşekkür ederim.
- Kent, that's good work.
- Kent, bu iyi bir çalışma.
That's good work, Jimmy.
İyi iş, Jimmy.
People hate to die with secrets. That's good work.
İnsanlar sırlarıyla ölmek istemezler.
that's good 7000
that's good to hear 161
that's good to know 269
that's good stuff 43
that's good then 26
that's good advice 58
that's good enough 79
that's good thinking 31
that's good enough for me 105
that's good of you 16
that's good to hear 161
that's good to know 269
that's good stuff 43
that's good then 26
that's good advice 58
that's good enough 79
that's good thinking 31
that's good enough for me 105
that's good of you 16
that's good for you 38
that's good news 347
good work 1533
good work today 50
work 1509
works 73
workers 297
working 544
worker 183
worked 56
that's good news 347
good work 1533
good work today 50
work 1509
works 73
workers 297
working 544
worker 183
worked 56
work in progress 22
works like a charm 20
work it 115
work your magic 26
work for you 20
works for me 181
work stuff 34
work here 19
working late 62
working hard 48
works like a charm 20
work it 115
work your magic 26
work for you 20
works for me 181
work stuff 34
work here 19
working late 62
working hard 48
work it out 99
working together 81
work hard 130
working on it 161
work with me 70
working girl 21
working out 31
work faster 33
work harder 35
work together 45
working together 81
work hard 130
working on it 161
work with me 70
working girl 21
working out 31
work faster 33
work harder 35
work together 45