The four of us traducir turco
886 traducción paralela
The four of us back together again.
Dördümüz yeniden beraberiz.
The four of us.
Dördümüz de.
The four of us.
Düşünsene dördümüz bir arada...
Unfortunately, the four of us are not going anyplace for a long time.
Ne yazıkki, dördümüz daha uzun bir süre hiçbir yere gidemez.
Since the four of us have been identified it's expedient for us to keep out of sight as much as possible.
Dördümüzünde polisçe tanındığından beri sürekli izlenmekten mümkün olduğunca kaçabilmemizin çaresi sensin, John.
There's only the four of us!
Sadece dört kişiyiş!
We were close, the four of us.
Dördümüz de birbirimize oldukça yakındık.
The four of us will go to Saltsj? baden and eat.
Dördümüz Saltsjöbaden'e gidelim, yiyip içip eğlenelim.
Just the four of us.
Sadece dördümüz.
The four of us here together, it's Eve fault.
Buradaki dördümüzü. Bu Eve'in suçu.
I thought we could get better acquainted if there were just the four of us. - It's cozier this way.
Dördümüz baş başa kalırsak birbirimizi daha iyi tanırız diye düşündüm.
The four of us will spend a very pleasant evening together.
Dördümüz birlikte güzel bir gece geçiririz.
- Couldn't the four of us go together?
- Dördümüz birlikte gidemez miyiz?
We'll share a cab, the four of us.
Biz dördümüz taksiyle geleceğiz.
Here we are, the four of us, what are we really doing for these people?
İşte buradayız, dördümüz, bu insanlar için cidden ne yapıyoruz?
Maggie, we gotta face it, they can't risk 1,000 men just for the four of us.
Maggie, bununla yüzleşmeliyiz ama 1000 adamın hayatını bizim için riske atmazlar.
The four of us were target shooting at Davos in Switzerland.
Dördümüz İsviçre'de Davos'ta hedef atışı yapıyorduk.
Well, here we are, the four of us.
Şey, işte birlikteyiz, dördümüz.
The four of us huddled in the dark.
Dördümüz karanlıkta yan yanaydık.
We could go to the flicks, the four of us.
Hep birlikte belki "konulu" bir filme gidebiliriz.
- Say, let's have a party, the four of us.
- Dört kişilik bir partiye ne dersin?
We're used to living here together, the four of us and then you arrive, so naturally we talk about you.
Dördümüz burada birlikte yaşamaya alıştık ve sonra sen geldin, doğal olarak senin hakkında konuşuyoruz.
And were it not for the love I bear my daughter, and for the respect and esteem in which I hold Mr. Evans and Mr. Strock, I would rather the four of us perish in the sea... than that this hell ship be preserved for the commission of further atrocities.
Kızıma olan derin sevgim ve Bay Evans ile Bay Strock'a karşı hissettiğim saygı ve güven olmasaydı dördümüzü denizin dibine gömmek pahasına da olsa cehennemin dibine gönderdiğiniz o gemiyi canavarlığınızdan kurtarırdım!
The four of us were here together.
Dördümüz biraradaydık.
Oh. Maybe the four of us can get together later for a drink.
Belki dördümüz daha sonra birlikte bir şeyler içebiliriz.
The four of us?
Dördümüz.
Tonight the four of us will gather at Favraux's grave
Bu gece dördümüz Favraux'un mezarında toplanacağız.
- I mean the four of us. - Out you go.
Dördümüz için demek istedim.
I mean, the four of us.
- Yani, dördümüz.
If I don't get the fluid link back, the four of us will die.
Sıvı halkayı almazsak, dördümüz öleceğiz.
- The four of us.
- Dördümüz.
Just try to imagine if you were on your own... without the four of us.
Hayal etmeye çalış biz, dördümüz olmadan kendi başına olsaydın.
- The four of us?
- Dördümüzü mü?
I'll have to tap the power from the warp engines and balance it for the four of us.
Fırlatma motorlarının gücünü kullanmak ve dördümüz için dengelemek zorundayım.
All anybody has to do is just to look at the four of us. I mean, to know that there was nothing wrong.
Birinin kötü bir şey olmadığını görmesi için sadece dördümüze bakması yeterli.
I was planning to have all the four of us go to Tokyo later
Tokyo'ya dördümüz birlikte gideriz diyordum.
If four of us start out and we found the ivory, only two would get back... and they wouldn't be us.
Eğer dördümüz ava çıkıp fildişi bulursak, sadece iki kişi geri döner. Ve onlar biz olmayız.
And the position of the moon in the next three or four months... gives us the best conditions for getting there.
Ayın önümüzdeki üç dört ay içindeki pozisyonu da oraya gidebilmemiz için en iyi koşulları sağlıyor.
So do you blame us for feeling fairly confident that he's the man who put four shots out of six into Beragon?
Beragon'u altı el ateşin dördüyle öldürdüğüne inandığımız için bizi suçlayabilir misin?
While you get the men, four of us will go on in.
- Evet? Sen adamları getirmeye giderken dördümüz ileri gideceğiz.
Three of us on the day and night shift and four after midnight.
Gündüz ve akşam vardiyasında üçer, gece vardiyasında da dört kişi.
Enlargements of the photos give us quite a lot of details along the crest, at least 12 passenger thrown out on impact and four bodies visible in the tail section.
Fotoğrafların büyütülmesi bize zirvenin ayrıntılarını gösterdi, çarpışma ile en az 12 yolcunun dışarı savrulduğunu ve kuyruk bölümünde de dört cesedin olduğu seçiliyor.
We played cards that day because it rained so hard. Four of us sat out here on the porch and played cards all day, right at that table.
Yağmur yüzünden bütün gün kağıt oynadık dört kişi oturup o masada kağıt oynadık.
There were four of us in Tetaragua with the Captain.
Tetaragua'da, Kumandan'la beraber dört kişilerdi.
Well, there are four of us, and we'd like it open... not if it's all the same to you, that is.
Biz dört kişiyiz ve açık kalmasını istiyoruz sizin için sakıncası yoksa. Ama var.
My car and chauffeur will pick us up here at four, for a tour of Paris to see how the celebration's progressing, a brief stop at my office to pick something up, and then on to a party in my honour
Şoförüm bizi almaya gelecek, Paris'i dolaşıp kutlamalara göz atacağız, kısaca ofisime uğrayıp bir şey alacağız, sonra da Eiffel Kulesi'nde bir ziyafete gideceğiz.
We're on the brink of destruction, so all four of us must work closely together.
Yokoluşun eşiğindeyiz, bu yüzden birlikte yakın çalışmalıyız.
Oh, just the four of us, young man. Must be a kind of tight squeeze?
Birazcık sıkışık olmalı.
These four are the examples of going against us.
Bu dördü bize karşı çıkanlara örnektir.
That was the summer my grandfather, known to all of us as Boss, had a vision of our nations boundless future in which the basic unit of its economy and prosperity would be a small, mass-produced cubicle containing four wheels and an engine.
O yaz, hepimizin "Patron" diye tanıdığı büyük babam ulusumuzun sınır tanımaz geleceğini ön görerek, ekonomisinin ve gelişmişliğinin temelinde olan küçük ve toplu üretilen, dört tekerleği ve bir motoru olan bir kabin aldı.
They've called the turn on us three out of four times.
Dörtte üç onlar bize saldırdı.
the four 34
the fourth 39
four of us 16
of us 249
the floor is yours 27
the flash 89
the first one 115
the forest 35
the first of many 20
the family 112
the fourth 39
four of us 16
of us 249
the floor is yours 27
the flash 89
the first one 115
the forest 35
the first of many 20
the family 112
the family business 35
the first time i saw you 26
the floor 53
the final frontier 122
the first time we met 43
the future 293
the french 76
the fool 54
the food 120
the front 31
the first time i saw you 26
the floor 53
the final frontier 122
the first time we met 43
the future 293
the french 76
the fool 54
the food 120
the front 31
the first 240
the father 151
the facts 28
the front door was open 16
the first day 25
the fire 114
the fuck is this 18
the feds 64
the fuck 145
the funeral 36
the father 151
the facts 28
the front door was open 16
the first day 25
the fire 114
the fuck is this 18
the feds 64
the fuck 145
the funeral 36