The sun's coming up traducir turco
70 traducción paralela
They is awful pretty any time of day, but I don't reckon I'll ever forget how pretty they is just when the sun's coming up.
Günün her saati güzeller ama, güneş doğarken ne kadar güzel olduklarını hiç unutmayacağım.
The sun's coming up.
Güneş yükseliyor.
Look, the sun's coming up.
Ben... tüm dünyayı...
The sun's coming up
Güneş de doğuyor zaten.
The sun's coming up.
Güneş doğuyor.
Step on it. The sun's coming up.
Çabuk ol Rose, güneş doğmak üzere.
- The sun's coming up, kid.
- Güneş çıkıyor evlat.
The sun's coming up, we have no money, no passports and no explanations.
Güneş doğuyor, paramız yok, pasaportlarımız yok ve üstelik hiçbir mazeretimiz yok.
- Charo, the sun's coming up.
- Charo, güneş doğuyor.
The sun's coming up. We're gonna be late.
Güneş doguyor geç kalıyoruz.
Don't you dare hurt her. Hurry, the sun's coming up!
Çabuk, güneş doğuyor!
I climbed up onto the roof of an office building in downtown to lay low, just as the sun was coming up.
Merkezdeki bir ofisin çatısına tırmandım, güneş doğuyordu.
The sun's coming up. I need to go and check on Dawn.
Sabah oluyor. Eve dönüp Dawn'a bakmam gerek.
Sometimes, when the sun's coming up and the surf is good and I haven't pissed my wife off quite as much as I have today I kind of like this place.
Bazen, Güneş doğduğunda ve sörf güzel geçtiğinde Bugün eşime kızdığım kadar kızmıyorum. Burayı seviyorum
The sun's coming up soon.
Güneş birazdan doğacak.
Now we're just starting to see the creepings of the sun coming up.
Güneşin ışıklarını daha yeni görmeye başlıyoruz.
I'm finally tired enough to go back to sleep, and the sun's coming up.
Yeterince yoruldum yatağa geri gidip uyuyacağım, Güneş doğuyor.
And up into the daylight, just as the sun is coming up over the mountains, and filling the sky with this white-yellow light, and there's a stillness.
- Ve gün ışığına çıktı. Tam da güneş dağların arkasından doğuyor ve göğü beyaz sarı ışığıyla dolduruyordu. Bir durgunluk hakimdi.
The sun's coming up.
Neredeyse gün doğdu.
OH MY GOD, THE SUN'S COMING UP.
Aman Tanrım, güneş doğuyor.
Look, the sun's coming up.
Bak, güneş doğuyor.
We're seeing a very huge explosion of material that's coming out and if you look at this small image here, here's the Sun that's covered up, and look at the mass that's being thrown out into space.
Çok büyük bir kütle patlaması olduğunu görüyoruz. Şuradaki küçük görüntüye bakacak olursanız üzeri örtülü olan Güneş burada. Uzaya saçılan kütleye bakın.
The sun's coming up on the left.
Güneş soldan doğuyor.
Look outside, the sun's coming up.
Dışarıya bak, güneş doğuyor.
Motorway sun coming up with the morning light.
Otoyol güneşi sabah ışığıyla geliyor.
The sun's coming up in three hours.
Güneş üç saat içerisinde doğacak.
We had about 15 minutes to shoot Godric's death scene'cause it was as the sun was coming up.
- İmdat!
The sun's coming up soon.
Güneş doğmak üzere.
I think the sun's coming up.
Sanırım güneş doğmak üzere.
The sun's coming up.
Güneş doğacak.
Hey, guys, look, the sun's coming up.
Bakın çocuklar, güneş doğuyor.
The sun's coming up!
Güneş doğacak!
"And by the time the sun was coming up " l just couldn't stop grinning
Güneş doğmaya başladığında sırıtışımı hâlâ bastıramıyordum.
The sun's coming up.
- Güneş doğuyor.
Let's move, people, the sun is coming up.
Toplanın millet, güneş doğacak.
Hurry, the sun's coming up.
Çabuk, güneş doğuyor.
- The sun's coming up!
- Güne doğuyor.
The sun's coming up.
- Ne?
The sun's coming up soon.
Güneş yakında doğacak.
Oh, great, the sun's coming up soon.
Süper güneş de doğacak yakında.
The sun's gonna be coming up soon.
Yakında gün doğacak.
Yeah, Tony found the knife in question in Petty Officer Smith's seabag, and I kind of got on a roll testing it, and the next thing I knew, the sun was coming up.
- Evet, Tony bir bıçak buldu. Astsubay Smith'in çantasındaydı. Bir kaç test uygulamak istedim.
The sun's already up. Bird's coming.
Güneş çoktan doğdu, Kuş geliyor.
Nemyt! Better get moving. The sun's coming up.
Nemyt, gitmemiz lazım, güneş yükseliyor.
Fast as you can, the sun's coming up.
Elinden geldiğince hızlı, güneş doğuyor.
So although the sun has dropped in the sky, so the sunlight and the UV are coming through much more atmosphere, that's been compensated for by the thinness of the air up here.
Güneş'in gökyüzünde alçalmasına, güneş ve ultraviyole ışınlarının daha fazla atmosferden geçmesine rağmen buradaki havanın inceliği işi dengeliyor.
The sun's coming up!
Güneş doğuyor!
[Kanter] I love riding first thing in the morning when the sun's coming up.
Sabah güneş yükselirken ilk yaptığım şeyin motosiklet sürmek olması hoşuma gidiyor.
There's reports coming in from Europe that these things and the attacks just stop when the sun comes up.
Avrupa'dan gelen habere göre bu saldırılar güneş doğduğunda duracakmış.
The sun's coming up very soon, you just hang on in there.
Güneş çok yakında çıkacak, biraz daha dayan.
Sean is coming over tonight... and he's going to have intimate knowledge of my body and then we are going to stare into each other's eyes until the sun comes up.
Sean bu akşam bana geliyor ve bedenimle ilgili geniş bir bilgi birikimi kazanacak ve sonra güneş doğana kadar birbirimizin gözlerine bakacağız.
coming up next 59
coming up 411
coming up on 37
the simpsons 168
the sun 236
the sun is shining 35
the show must go on 78
the same goes for you 21
the sky's the limit 40
the s 152
coming up 411
coming up on 37
the simpsons 168
the sun 236
the sun is shining 35
the show must go on 78
the same goes for you 21
the sky's the limit 40
the s 152
the storm 50
the spectator 98
the same to you 32
the sound 24
the sun is out 17
the same as you 50
the same thing happened to me 16
the same one 32
the sex 65
the song 78
the spectator 98
the same to you 32
the sound 24
the sun is out 17
the same as you 50
the same thing happened to me 16
the same one 32
the sex 65
the song 78
the stairs 24
the same 389
the sword 66
the star 53
the show's about to start 17
the singer 51
the shoes 52
the stars 77
the same way 23
the same thing 67
the same 389
the sword 66
the star 53
the show's about to start 17
the singer 51
the shoes 52
the stars 77
the same way 23
the same thing 67