English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ T ] / Think about

Think about traducir turco

58,309 traducción paralela
Think about it. Think about the way the bodies were disposed of.
Kurbanlardan nasıl kurtulduğunu düşünün.
Okay, just-just think about it for a minute.
Tamamdır. Hayır, hayır.
Booth, just think about this.
- Booth bir düşün.
I hate to tell people what to do, but really, after we leave here today, I want you to think about is this what you want?
Üst perdeden konuşmayı hiç sevmem ama buradan çıkar çıkmaz bu ilişkiyi ne kadar istediğini gözden geçireceksin.
If I really think about it, it's probably, like, the eighth-toughest day I've had in the last two months.
Son iki ay göz önüne alındığında, en sancılı geçen muhtemelen sekizinci gündü.
- This is all I think about.
- Tek düşündüğüm bu.
I think about you every single day.
Her gün seni düşünüyorum.
Think about it.
Lütfen bir düşün.
Just take the form and think about it, okay?
Formu al ve bir düşün sadece, tamam mı?
- Jesus, I didn't even think about...
- Tanrım, aklıma bile gelmemişti...
I just want to think about something besides me for once.
Bir kez de olsa kendim dışında bir şeyi düşünmek istiyorum.
Can I think about it?
Bunu düşünebilir miyim?
[Goldhamer] Cheese is an amazing product when you think about it.
Düşündüğünüz zaman, peynir inanılmaz bir ürün.
Think about it, you've got an animal product.
Düşünün, elinizde hayvansal bir ürün var.
This talk about addiction made me think about all the drugs animals are fed.
Bağımlılık hakkındaki bu konuşma bana hayvanlara verilen ilaçları hatırlattı.
But, if you think about putting a fish or a piece of beef in a blender and grinding it up, the thought is absolutely repulsive.
Ancak, blender'ın içerisine biraz balık ya da bir parça et koyup parçaladığınızı düşündüğünüzde, düşüncesi bile kesinlikle iğrenç.
E. coli, you know, if you think about it, there is nothing in an animal-based diet that you can't get in a healthier form somewhere else.
Heterosiklik aminler. E. koli, bilirsiniz. Düşünürseniz, hayvansal ürün temelli diyette olup da başka bir şeyden daha sağlıklı bir formda alamayacağınız bir şey yoktur.
You have to think about the breaching problem.
Patlatma sorununu düşünmen gerek.
Just think about the pain that he felt as he died.
Sadece ölürken duyduğu acıyı hisset.
Just think about the pain that he felt.
Hissettiği acıyı bir düşünün.
It's awful to think about, I know.
Düşünmesi berbat, biliyorum.
Then think about what that means!
- Öyleyse bunun anlamını düşünün!
Look, just don't think about any of that right now.
Dinle bak, şimdi bunların hiçbirini düşünme.
- Think about it, why it took him so long to show up at the hospital that night.
Bir düşün, neden o akşam hastaneye gelmesi o kadar uzun sürdü?
I'll think about it.
Bunu düşüneceğim.
- Think about the amount of times that he's lied to you...
- Sana kaç kez yalan söylediğini düşün.
Oh. S-Something happened, and it made me think about what ha... went down between you and me.
Bir şeyler oldu ve bu olanlar aramızda olanları tekrar düşünmemi sağladı.
I mean, I haven't seen him in ages, and I don't ever think about him, which I count to be my Christmas gift every year.
Yıllardır görmedim ve onu hiç düşünmüyorum. Bu durumu her yıl Noel hediyem olarak kabul ediyorum.
It's all very symbiotic when you think about it.
Şöyle bakınca iki tarafın da birbirinin tamamlayıcısı olduğu bir ilişki bu.
Think about it, officer.
Bir düşün, Polis Bey.
This time of year makes me think about...
Yılın bu zamanı şeyi düşünüyorum...
Hey, you can't think about it like that, okay?
Böyle düşünemezsin, tamam mı?
Did you ever think about that?
Hiç aklına geliyor mu bu?
" He doesn't think about himself, He only thinks about you.
"O, kendini düşünmez, sadece sizi düşünür."
Think about it.
Düşün bunu.
Because think about it.
Bir düşünsene.
What about Dr. Faulk? You still think he could've done it?
- Hala onun yapmış olabileceğini mi düşünüyorsun?
Think about it.
Bir düşünün.
But if it is a woman, the jury will be more likely to think you're guilty during cross-examination about the rape.
Ancak eğer kadınsa, jüri muhtemelen tecavüzle ilgili sorgu sırasında seni suçlu bulacaktır.
But I don't think I could bear it, if I have to talk about what George Selway did.
Ancak George Selway'in yaptıklarını anlatırken buna dayanamayabilirim.
I think that's what being a mom is supposed to be about... you know?
Bence anne olmak böyle bir şey olmalı... Anlıyorsun değil mi?
I just think it's so weird that you know everything about me... and I don't know anything about you.
Hakkımda her şeyi bilmeni ama benim seninle ilgili hiçbir şey bilmememi çok tuhaf buluyorum.
I've been trying to piece this thing together. You remember those government guys, those think tank guys, trying to pick my brain about game theory, how they could use it for foreign policy?
Olan biteni anlamaya çalışıyordum da şu hükümet yetkililerini hatırlıyor musun, beyin takımı olanlar var ya oyun teorim ve dış politikada nasıl kullanabilecekleri hakkında fikrimi almak istiyorlardı?
You think I don't care about him?
Onun umurumda olmadığını mı sanıyorsun?
Or I don't know if I believe that. Because the way you all talk about him, it's like you think he's some horrible person.
Çünkü hepinizin onun hakkındaki konuşma şekli, onun iğrenç biri olduğunu düşünüyormuşsunuz gibi.
I think you should worry about yourself.
Bence kendin hakkında endişelenmelisin.
You know, when I used to think Darryl was cheating on me, we would have sex, he'd close his eyes, and I would try and imagine who he was thinking about the entire time.
Daryl'ın beni aldattığını düşündüğümde sevişirdik, gözlerini kapatırdı, ben de hep kimi düşündüğünü hayal etmeye çalışırdım.
But if you think that world is bad out there now, it's about to get a whole lot worse.
Ama şu anki dünyanın kötü olduğu düşünürsen işlerin çok daha kötü bir hale geleceğini bil.
I think we're at the point... where if something... if you want to talk about something...
Bence artık öyle bir noktadayız ki, eğer bir şey... Bir şeyden bahsetmek istersen senden uzaklaşmayacağım.
" He wouldn't think twice about dying for you.
"Uğrunuza ölmek için hiç tereddüt etmez."
You think anybody in this fucking department gives a fuck about your deadbeat brother?
Şubedeki hangi polis, senin şu beleşçi ağabeyini sikine takar ki?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]