English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ T ] / To my room

To my room traducir turco

4,120 traducción paralela
So I go back up to my room, and suddenly I feel this wave of guilt, like the spell breaks, and I start thinking this is crazy.
Böylece odama geri döndüm, ve aniden suçluluk dalgasına kapıldım, büyü bozuldu, ve bu delilik diye düşünmeye başladım.
Take her to my room!
Onu odama götürün!
You're supposed to chase the beggars away from the gate... not drag them into my room.
İşiniz, dilencileri kapıdan uzak tutmak odama getirmek değil.
That is why I invited Norton to my room that night and told to him all that I knew.
İşte bu nedenle o gece Norton'u odama davet ettim ve ona bildiklerimi anlattım.
I put the key into the pocket of his dressing gown and locked the door from the outside with a duplicate I had made... .. then returned to my room and began writing this.
Anahtarı sabahlığının cebine koydum ve kendi yaptığım yedek anahtarla kapıyı dışarıdan kilitledim daha sonra odama giderek, bunu yazmağa başladım.
I came back and went straight to my room.
Geri döndün ve doğru odama gittim.
She's going to need a key to my room, and I'd advise you to use it when I call you.
- Odamın anahtarına ihtiyacı olacak. Ve seni aradığım zaman anahtarı kullanmanı tavsiye ederim.
I'm going to my room.
Ben odama gidiyorum. Beni takip etme!
Can you bring my grapefruit to my room, please?
Greyfurtu odama getirir misin, lütfen?
I shall go to my room.
Odama giderim.
To my room.
- Odama gidiyorum.
And then I went back to my room and fell asleep... we'd been up all night looking for him.
Sonra odama döndüm ve uyudum tüm gece onu aramak için ayaktaydık.
Let's go to my room Bruce.
Bruce'un odasına gidelim.
Yeah. Possibly it has something to do with someone going into my room and going through my personal effects and rushing off to spread mischief, and my employer somehow seeing me as the villain of the piece.
Muhtemelen bu işin, odama gizlice girip ve kişisel eşyalarımı karıştırarak görüp öğrendiği şeyleri tam bir fesatlık örneği göstererek insanlara söylemesiyle yakından ilgisi var.
Then I'd like to go back to my room.
Odama dönmek istiyorum.
I'm going to my room to read.
Okumak için odama geçeceğim.
I'm going to my room.
Odama gidiyorum.
I went up to my room.
Odama gittim.
" When I came back to my room they were there again.
"Odaya döndüğümde, yine oradaydılar."
- Yeah, I'm going to my room.
- Evet, odama gidiyorum.
- Bobo, let's go to my room.
- Bobo, hadi benim odama gidelim.
Next you'll be asking her to move into my room when I'm gone.
Ben gidince odama yerleşmesini istemen kaldı bir tek!
They took me to the killing room where my wife and daughter were waiting.
Beni bir cinayet odasına götürdüler. Karım ve çocuğum da oradaydı, bekliyorlardı.
Okay, Papa, sneak out the back of my sweater while I talk to this man who has no idea what I'm saying and go find that dressing room.
Pekâlâ, Şirin Baba. Derdimi hiç anlamayan bu arkadaşla ben biraz sohbet ederken, siz hemen gidip soyunma odasını bulun.
And, uh, do you think you can get someone to remove the smell of lamb from my room?
Odamdaki kuzu kokusunu birisi göndermeniz mümkün müdür?
Feel free to start my room if you get inspired.
Eğer ilham alıcaksan benim odamdan başlayabilirsin.
I don't want to say too much, but I noticed a few little things went missing from my room.
- Çok şey söylemek istemiyorum, fakat odamdan bir kaç küçük şeyin kaybolduğunu farkettim.
Since we're fighting, if you ever have an affair with that guy, I will come to the hotel room and blow my brains out all over your naked bodies.
Madem kavga ediyoruz, eğer bu herifle birlikte olursan otel odasına gelip, çıplak vücutlarınızın üzerine beynimi dağıtırım.
I was studying my words so hard that I missed room service hours, and this jar's too hard for me to open.
Bütün gece deli gibi kelimelere çalıştığım için yemek saatini kaçırdım ve hiçbirşey yiyemedim. Ve bu kavanoz benim açamayacağım kadar sıkı.
What's my room going to look like afterwards?
Odam sonra nasıl görünecek?
I would prefer to be miserable in my room.
Odamda zavalli bir sekilde oturmayi tercih ederim.
This room belonged to my first born, Elof.
Bu oda ilk çocuğum Elof'a aitti.
So she waited until I was in my room, to get undressed.
Soyunmak için ben odama girene kadar beklerdi.
So, maybe when I get to my hotel room and I get settled...
Belki otelime giderim ve sakinleşirim...
I actually have a copy of the Sexual Discrimination Act 2007 in my hotel room if you'd like to come back and peruse it.
Otel odamda Cinsel Ayrımcılık Kanunu'nun bir kopyası var. Belki gelip bir göz atmak istersin.
Limbo, all of it! And I went to bed that night in my old room, thinking everything in my life had been fixed.
O gece eski odamda yatağıma gittim ve hayatımdaki her şeyin düzeldiğini düşündüm.
Easily long enough for the Imperial Flagship to locate me from my identification, warp-jump into orbit, and transmat us to the State Room.
İmparatorluk Sancak Gemisinin kimliğimden beni bulması yörüngeye sıçraması ve bizi Senato odasına ışınlaması için yeterli bir süre.
But now, whenever I find myself wrapped up in the industry, I know this sounds crazy, but I like to come to this room, take off all my clothes,
Ama şimdi, ne zaman kendimi endüstriye kaptırmış halde bulsam, garip gelecek biliyorum, ama bu odaya gelmeyi, giysilerimi çıkarıp
- Okay, look. In my officers'defense, it's kinda hard to find suspects when they've been answering questions in a room all day.
Memurlarıma göre, bir odada bütün gün sorulara cevap verirken şüphelileri bulmaları biraz zordur.
We had returned from watching a movie... and my husband was taking the key to our room.
Film izlemekten dönüyorduk... ve kocam odamızın anahtarını aldı.
My husband and I came up to our room.
Kocam ve ben odamıza çıktık.
ALLOW MY HOSTESS TO ESCORT YOU TO YOUR TATAMI ROOM. MM.
Hostesimin, tatami odasına kadar size eşlik etmesine izin verin.
♪ Wearin'those trends with all my friends ♪ ♪ Rockin'all night like it'll never end ♪
There's always room for two to a car that offers no pity
He came to my hotel room.
Otel odama geldi.
Come over to sign the contract, then we'll celebrate in my room.
Anlaşma için bana gelin. - Sonra odamda kutlama yaparız.
If I have to prove my love, I'll find the Iranian in his dressing room and eat his a...
Aşkımı kanıtlamam gerekirse İranlı'yı giyinme odasında bulur onun her yerini...
She was like, "oh, nice to meet you." And then, later, I heard her in the other room Ask my grandma Judy like, "so, who was that guy?"
"Tanıştığımıza memnun oldum" der bir süre sonra diğer odada büyükanne Judy'ye şöyle dediğini duyardım "peki bu çocuk kimdi?"
We have a dead man-pig in the living room, I have a tree stuck to my mitt, and I did not sign up for the babysitter's club!
Salonda ölü bir domuz adam var, elime yapışmış bir ağaç var, ve kendimi bir bebek bakıcısı klübüne yazdırmadım!
Get both these bodies to my dead room!
Cesetlerin ikisini de ölü odasına götürün!
I have to announce my presence with authority the second I walk into a room.
Bir odaya girdiğim anda varlığımı otoriter bir şekilde anons etmek zorundayım.
I just want to say that I've had the best experience of my entire life in this room, and that I love these people more than anything.
Söylemek istiyorum ki Tüm hayatım boyunca bu oda da yaşadığım en iyi tecrübeydi, ve bu insanları her şeyden çok seviyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]