Until death traducir turco
757 traducción paralela
To love and to cherish until death do us part.
Ölüm bizi ayırana dek seveceğime...
You mean love, honor, cherish and obey until death do us part?
Ölüm bizi ayırana dek sevgi, onur, değer ve itaati mi kastediyorsun?
Until death us do part.
Ölüm bizi ayırana dek.
It was this that plot. Work for me until death.
Sen onu öldürmek için çalıştın.
Do you, Will Kane, take Amy to be your lawful wedded wife to have and to hold from this day forward until death do you part?
Sen, Will Kane, Amy'i şu andan itibaren ölene dek karın olarak kabul ediyor musun?
Do you Amy take Will to be your lawful wedded husband to have and to hold from this day forward until death do you part?
Sen Amy, Will'i şu andan itibaren ölene dek kocan olarak kabul ediyor musun?
I, Flavia, do become thy vassal swearing to serve thee in truth with life and limb until death findeth me so help me God.
Ben Flavia. Ruhum ve bedenimle ölüm beni bulana kadar size hizmet edeceğime yemin ediyorum Tanrı yardımcım olsun.
"Do you take each other for better or for worse... " for richer or for poorer... " in sickness and in health, until death?
"İyi günde, kötü günde, varlıkta ve yoklukta" hastalıkta ve sağlıkta " ölüm sizi ayırana dek birlikte olmayı kabul ediyor musunuz?
She was greatly impressed when a man said, "To keep, in sickness and in health... until death do us -"
Şöyle dendiğinde çok etkilenmişti : "Ölüm bizi ayırana dek, hastalıkta ve sağlıkta..."
Do you, Elsa, promise to take this man to be your lawfuI-wedded husband until death does separate you?
Sen, Elsa, bu adamı kocan olarak kabul ediyor musun ölüm sizi ayırana kadar?
" All of you. Who feel the holy love for Spain. Who vowed to defend Spain against enemies until death.
" Kendisi Kutsal İspanya'ya bağlı hisseden ölünceye kadar düşmanlara karşı İspanya'yı korumaya yemin eden sizleri İspanya'yı savunmaya çağırıyoruz.
Negrin and the Communists want to resist until death.
Negrin ve komünistler ölünceye kadar direneceklerdi.
I'll be grateful until death.
Ölene kadar sana minnettarım.
Elizabeth Woodling, do you take this man, Ben Rumson, to love, honour, and obey him until death do you part?
Elizabeth Woodling, Ben Rumson'ı, ölüm sizi ayırana dek,... sevip, onurlandırıp, ona itaat etmeyi kabul ediyor musun?
We rebel until death.
Başkaldırımız, ölüme kadardır.
Until death.
Ölene kadar.
The girl I'm engaged to won't marry me until I've faced death or -
Nişanlım, ben ölümle yüzleşene kadar benimle evlenmeyecek...
And it was not until the curtain was rung down on the death sentence, that i said to myself... this is not a play, this is life.
Perdeler idam cezası üzerine inene dek kendime şöyle dedim. "Bu bir oyun değil. Bu hayatın kendisi."
Where he was from then until the time of death we have not yet been able to establish.
O saatten ölüm zamanına kadar nerede bulunduğunu henüz belirleyemedik.
He suffered torture and faced death to do so... because in reality, he was until recently... an officer of their own regiment. "
Bunu başarmak adına işkence görüp ölümle karşı karşıya kaldı. Çünkü gerçekte, son döneme kadar... o da bu alayın bir subayıydı. "
You were clicking beautifully until we released Paul and used the accidental death of the jockey for bait.
Biz Paul'ü bırakana ve jokeyin rastlantısal ölümünü yem olarak kullanana kadar her şey yolunda gidiyordu.
A HUNDRED CITIZENS SHALL BE TORTURED TO DEATH EACH DAY UNTIL THE LEAD OF THE CALIPH IS BROUGHT BEFORE THE KHAN
Halifenin başı Hakanımıza getirilene kadar, her gün yüz vatandaş ölene kadar işkence görecektir.
I can't release you until the cause of death has been confirmed.
Ölüm sebebi onaylanmadan gitmenize izin veremem.
I'll stab you to death in your sleep, and tie you to wild horses until you're pulled apart.
Seni uykunda bıçaklar, sonra da, vahşi atların arkasına bağlar... -... parça parça oluşunu seyrederim.
But I love the idea of being handcuffed in a gold mine until we rot to death.
Fakat ben sadece bir maden ocağında ölünceye kadar çürüme fikrinden hoşlanıyorum.
Let the people mock him and make sport of him Until he draws his breath in agony and every word he speaks is a prayer for death.
Aldığı her soluk ıstırapla dolana, ağzından yalnızca ölüm duaları dökülene dek alay etsinler onunla!
You never loved your husband, not until after his death.
Kocanı ölümünden sonraya kadar hiç sevdiğin yoktu.
Not until other detachments arrive. They had stone me to death now.
Takviye birlikler varmadan konuşmam, sonrasında da kılıcımla konuşurum.
My husband, on my death, income 10,000 a year for life, or until he remarries.
"Kocam ölmem durumunda ömrü boyunca yılda 10 bin dolar gelir alacaktır, yeniden evlenmediği takdirde."
He was lost until he found those pylons, those three bony fingers of death sticking out of the earth, waiting to bring him down.
O pilonları keşfedene dek kaybolmuş bir hâldeydi. Azrail'in o üç kemikli parmağı yeryüzünden dışarı çıkmış ve onun yere çakılmasını bekliyordu.
"until death. Amen."
Amen. "
So i'm going to just sit down and read it until the moment of my death.
Onun için de oturup bunu okuyacağım, ölüm anıma dek.
Seek the enemies of Greece wherever they may be, and fight them fearlessly, until victory or death.
Yunan düşmanlarını nerede olurlarsa olsunlar bul, ve onlarla zafer ya da ölüme kadar korkusuzca savaş.
He / it brought sin over her / it / them, until to the death, to the hell.
Onu günahkar yaptı, ÖIüme gönderdi, hatta cehenneme.
And now he wants to strip off your skin until you're chewed to death!
Ve o posan çıkana kadar senin sırtından geçinmek istiyor!
-... until God, by death, shall separate you?
Tanrı sizi ayırana dek?
He was kind enough to wait until Rome had passed sentence of death.
Roma ölüm cezası verene dek bekleyecek kadar nazikti.
He was worshiped as a god, granted any wish that came into his heart, until the moment he was put to death.
Kendisine bir tanrı gibi ibadet edilir, gönlünden ne geçiyorsa kurban edilene kadar dileği yerine getirilirdi.
There is no face of death... until the moment of your own death.
Ölümün yüzü yoktur ta ki kendi ölüm anına dek.
Fight to the death, fight hard - until Slovaks rule in Slovakia.
# Ölümüne savaşalım, ölümüne çarpışalım, Slovaklar Slovakya'da hüküm sürene kadar. #
The Lent... But not until the death of hunger!
Oruçtan bahsediyorum fakat açlıktan ölene kadar değil!
We condemn to death without emotion and there's no singular, personal death to be had only an anonymous, cheapened death which we could dole out to entire nations on a mathematical basis until the time comes for all life to be extinguished.
Duygusuzca idama mahkum ediyoruz seçilebilecek benzersiz, özel bir idam şekli de yok bütün milletlere azar azar dağıtabileceğimiz isimsiz, ucuz bir ölüm var sadece matematiksel bir esasa dayalı hayatın topyekûn söndürüleceği zaman gelene dek.
I have been ordered to stand by on Starbase 11 until the enquiry into the death of Lieutenant Commander Finney can be conducted.
Finney'in ölümüyle ilgili soruşturma sonuçlanıncaya kadar burada kalmam emredildi.
Security Chief, according to regulations, the noose can't be undone until five minutes after death.
Güvenlik Şefim, yönetmeliklere göre ip ölümden beş dakika sonrasına kadar gevşetilemez.
As she approaches death, he carries he behind the steam ducts'protective wall, then straddles her and begins strangling her again, this time using a hand towel as a ligature, until she expires.
Kız ölüme yaklaşırken, sanık kızı buhar borularının koruyucu duvarı arkasına çeker sonra kızın üstüne çıkarak boğazını sıkmaya devam eder. Bu kez ellerini bağlamak için el havlusu kullanmıştır. Böylece kız son nefesini verir.
After General Meng's death... the sword was lost ; Until rediscovered in the Ming Dynasty
General vefat ettikten sonra... kılıç kayıplara karıştı.... ve birden Ming hanedanlığı sırasında yeniden ortaya çıktı
It is not to be opened until 50 years after my death.
Ben öldükten 50 yıl sonrasına kadar açılmamalı.
They were sentenced to death... and as a lesson, their bodies were hung for public display... until the crows ate their eyes.
Ölüme mahkum edildiler... ve ibret olsun diye, kargalar gözlerini yiyene kadar... cesetleri ortalıkta asılı bırakıldı.
They will comfort you until your death.
Ölene kadar seni avutacak.
Because my doctors have advised me that my state of health may lead to my death within the course of this fateful year to avoid that a great misfortune strikes our family I have decided that my properties should not pass to my heirs until the end of the current year.
Doktorlarım sağlık sorunlarımın bu yıl içinde ölümüme neden olabileceği teşhisinde bulundular. Bu talihsiz durumun ailemize zarar vermesini önlemek için varislerimin bu yılın sonuna kadar mirasıma ulaşmamalarına karar verdim.
You won't be free of that feeling of being alone until you look death right in the face.
Yüzün ölü birinin yüzüne dönmeden bu yalnızlık duygusundan kurtulamayacaksın.
death 1004
deaths 27
death row 19
death penalty 21
death threats 22
death situation 19
death experience 79
death experiences 28
until 461
until we meet again 44
deaths 27
death row 19
death penalty 21
death threats 22
death situation 19
death experience 79
death experiences 28
until 461
until we meet again 44
until you die 46
until then 921
until next time 48
until the end 48
until about 19
until you 28
until today 117
until further notice 59
until the end of time 16
until i was 18
until then 921
until next time 48
until the end 48
until about 19
until you 28
until today 117
until further notice 59
until the end of time 16
until i was 18
until one day 105
until tomorrow 107
until later 22
until when 50
until recently 106
until i met you 38
until you do 35
until now 556
until finally 32
until yesterday 49
until tomorrow 107
until later 22
until when 50
until recently 106
until i met you 38
until you do 35
until now 556
until finally 32
until yesterday 49