When we got there traducir turco
349 traducción paralela
But not when we got there. He beat it.
Ama biz oraya vardığımızda, kaçmıştı.
Suppose the Wizard wouldnt give me one when we got there.
Peki ya, oraya vardığımızda büyücü bana kalp vermezse?
When we got there, I found out that he wanted...
Oraya gittiğimizde aslı istediği şeyin...
When we got there, there was a free-for-all, and Nugent was at the bottom of it.
Oraya vardığımızda, bir meydan kavgası vardı ve Nugent aralarındaydı.
When we got there and cut him down, he was dead.
Oraya vardığımızda ve ipi kestiğimizde çoktan ölmüştü.
We told our wives to expect us home when we got there.
Eşlerimize vardığımız zaman dönüş tarihini bildiririz demiştik.
When we got there, he heard us coming and-and-and he locked the door.
Oraya vardığımızda, geldiğimizi duydu ve kapısını kilitledi.
When we got there, he left me.
Oraya vardığımızda, benden ayrıldı.
That's why I stopped in to see Rosales He's from Mexico, and I thought maybe he could fill me in on what to do when we got there
Bu nedenle Rosales'i görmek için uğradım. O meksikalı için oraya vardığımızda yapılacakları anlatabileceğini düşündüm
He was dying when we got there.
Biz yanına vardığımızda ölmek üzereydi zaten.
Be nice if that bridge'd be in one piece when we got there.
Oraya vardığımızda köprü tek parça olsa iyi olurdu General.
Those bulldogs we had the fight with at the market... had checked out of the hotel when we got there this morning.
Markette kavga ettiğimiz o köpekler otelden bu sabah ayrılmışlar.
when we got there Linus asked me if I would like to dance. yes.
... ve oraya gittiğimizde Linus "Dans etmek ister misin?" diye sordu ve ben de evet dedim.
He was dead when we got there.
Biz yanına vardığımızda ölmek üzereydi zaten.
And so, when we got there, I had to hook up the antenna which was on the roof.
Ve ayrıca, oraya vardığımız zaman anteni çatıya bağlamam gerekiyordu.
Frankie, you weren't breathing when we got there.
Frankie, içeri girdiğimizde nefes almıyordun.
When my grandfather died, he was already in the coffin when we got there.
Büyük babam öldüğünde... Vardığımızda çoktan tabutun içindeydi.
Tell me how come brazel's ranch was all cordoned off when we got there.
Brazel'in çiftliği neden oraya gittiğimizde tümüyle kapatılmıştı?
And there was even enough money left over for, um scuba diving lessons when we got there?
Ben, yeterince para bıraktı olurdu onlar dalış dersleri alabilir ki?
When we got there in the evening, they weren't hungry.
Akşama elde onlardan olunca açlık çekmiyorlardı.
The shoes we needed in the jungle but when we got there. they were already taken.
Ayakkabılara cangılda ihtiyacımız vardı ama oraya vardığımızda götürülmüşlerdi.
When we got to the plane... we found evidence that the natives had been there before us.
Uçağa ulaştığımızda... yerlilerin bizden önce oraya gelmiş olduğunu anladık.
When we got to Whiskey Joe's, there was a drunken crowd there from another ranch... a - roughing'things up.
Viski Joe'nun yerine vardığımızda, başka bir çiftlikten sarhoş bir güruh vardı kaba saba adamlar.
When we got ashore there were still a lot of those lemon-coloured guys waiting.
Kıyıya yanaştığımızda, yığınla limon renkli herif bizi bekliyor olurdu.
It was real early, when we first got there.
Oraya çok erken gittik.
Then when we finally got here there was the elevator empty, on this floor.
Sonra buraya geldiğimizde, boş asansör bu katta bulunuyordu.
You see, when there's something right before our eyes, we don't stop to ask how it got there.
Görüyorsun, bir şey tam gözlerimizin önünde olunca, oraya nasıl geldiğini sormadan duramayız.
Well, I got a funny feeling... when we were out there on the raft... somehow I... lost a day.
Şey, komik bir hisse kapıldım... burada salın dışındayız... her nasılsa.. ben... bir gün kayıp.
When my Papa was here, hot summer nights, we used to sit together and pretend we got inside there.
Babam buradayken, sıcak yaz akşamlarında, birlikte oturur ve bunun içindeymiş gibi yapardık.
You remember the day when we were in the vault and I kept saying if somebody got locked in, there'd be no way to get out?
Mahzende bulunduğumuz günü anımsarsın, sürekli, biri burada kilitli kalırsa, dışarı çıkması mümkün değil, deyip durdum.
If we got there by 2 : 00, the sheriff could meet the train when it arrives.
Oraya 2 : 00 gibi varırsak, geldiği zaman şerif treni karşılayabilir.
We had to call the fire department and when they finally got there, a fireman crawled up, he grabbed the cat and on the way down he slipped and the cat fell to the ground.'
Biz de itfaiyeyi çağırmak zorunda kaldık ve nihayet geldiklerinde, bir itfaiyeci çatıya tırmandı ve kediyi eline aldı ama aşağıya inerken elinden kaydı ve kedi yere düştü.
When it all happened, we took a car and some dynamite and got out of there.
Bütün bunlar olduğu zaman bir araba ve birkaç dinamit aldık ve oradan ayrıldık.
It's ridiculous when there are people in our family who don't even know... we got divorced again.
Ailemizde bizim yeniden boşandığımızı bilmeyen insanlar olması... çok komik.
When we first got here... there were five times as many of us... 33 Americans.
Buraya ilk geldiğimizde bugünkünün beş katı fazlaydık. Otuz üç Amerikalı.
When we go in there, I want you to keep an eye on this baby, and I mean both eyes, you got it?
İçeri girdiğimizde, bu bebeğe çok dikkat etmeni istiyorum, hem de dört gözle, anladın mı?
You know, I swear, man, I will be one happy fool when we open our own business right here in our neighborhood. I swear to God, I will be the first in line to spend what little money I got. Be right there with you, man.
Bakın, size yemin ediyorum şurada, kendi mahallemizde bizimkilerden biri iş kursun,... Tanrı şahidim olsun kuyruğa ilk ben girerim olan bütün paramı harcarım.
What he's got going there is his business. And we'll be back here when we're good and ready to come back here.
Ne zaman buraya dönmek isterse o zaman döner.
When we got back to the barracks... Mr. Fraser was there to meet us.
Kışlaya geri döndüğümüzde, Bay Fraser bizi orada bekliyordu.
You see, that although we've got one big peak there, there are various other peaks on the way. And since the rule in evolution is just to keep going uphill, when the ancestors of Nautilus came up the track here, up the path here and got to this point, that way uphill looked just as inviting, so to speak, evolutionarily, as that way. There are quite a lot of them.
Gördüğünüz gibi en tepede büyük bir zirve olmasına rağmen, yol üstünde birçok başka küçük zirve de var.
Well, when we got there, she was...
Biz oraya gittiğimizde, ölmüştü.
When we got down to the coffee shop there was a sign on the door that said, "Closed by the Board of Health."
O kahveye gittiğimizde... kapıda "Sağlık Bakanlığı tarafından kapatılmıştır" yazısını gördük.
There is a big pustule on the shoulder. When we got changed this morning.
İlginç bir akşam olacağı kesin.
- When we got up there, it was like heaven.
- Biz orda iş pişirirken, cennette gibiydik.
You remember when we left on the way to Washington for this trip and Jeremiah prayed that we would be better men after we left than we were before we got there?
Bu yolculuk için Washington yoluna çıkarken Jeremiah oraya varmadan önceki halimizden daha iyi bir adam olmak için dua etmişti ya?
You know, baby when we lived in Natchez, there was a ghost that lived right next door in the remains of this house that got burned during the war.
Bilirsin bebeğim biz Natchez'dayken yan tarafımızda bulunan, savaşta yanmış eski evde, bir hayalet vardı.
But when we got here, there wasn't a damn thing to do.
Ama buraya ulaştığımızda yapılacak bir şey yoktu.
The other night, when you got up to go to the bathroom... I knew it was you... but what I saw was him standing there... naked... ready to come to my bed. We need to separate, Joseph.
Geçen gece, tuvalete gitmeye kalktığında sen olduğunu biliyordum ama onun orada durduğunu gördüm çıplaktı yatağıma gelmeye hazırdı.
When I was 14 we moved to Hamilton because my father got a job there.
Ondört yaşımda Hamilton'a gittik, çünkü babam ırgat başı idi.
I remember that we were right over there, and that's when Mom got that picture of the house.
Şurada durduğumuzu ve annemin evin resmini o zaman çektiğini hatırlıyorum.
When we were together, you got upset about Mark, and there was nothing.
Biz birlikteyken, Mark'ı kıskandın ve aramızda hiçbir şey yoktu.
when we first met 137
when were you born 26
when we were kids 120
when we were together 36
when we're together 26
when we were young 21
when we come back 37
when we're alone 19
when were you going to tell me 27
when were you gonna tell me 58
when were you born 26
when we were kids 120
when we were together 36
when we're together 26
when we were young 21
when we come back 37
when we're alone 19
when were you going to tell me 27
when were you gonna tell me 58