You get all that traducir turco
3,595 traducción paralela
- Did you get all that?
- Hepsini duydun mu?
It matters to get the work right and to get it right now, and that's all that matters, because that's what lasts, and you think you have all the time you need to learn and grow and create?
Bu yaptığın iş dışında bir şeyin önemi yok. Kalıcı olan tek şey, yaptığın bu iş. Öğrenmek ve yaratmak için yeterince zamana sahip olduğunu mu düşünüyorsun?
I was just thinking if you would consider that I get a little help with the feeding, that's all.
Sadece beslenmen konusunda biraz yardım almayı düşünür müsün merak ediyorum.
That way, I can get all of you in your Halloween costumes.
Hepinizi Cadılar bayramı kostümlerinizle çekeyim.
I get that you don't want me to bust you and your friends, all right?
Hadi ama. Arkadaşlarını ve seni basmamı istemiyorsun anlıyorum. Tamam mı?
You just need to get out of your head, that's all.
Kafanı toparlaman lazım, hepsi bu.
So I put all this trust in you so that you can get back on your feet, and what do you do?
Bu yüzden sana güvendim ve tekrar ayaklarının üstünde durmana yardım ettim. Ve sen ne yaptın?
And that is why you all signed up with Dr. Fong to get a couple of those fatty ribs removed for flexibility.
İşte bu yüzden hepiniz şişko kaburgalarınızın birkaçından kurtulup daha esnek olabilmek için Dr. Fong'a adınızı yazdırdınız.
All right, floppy-headed bass player, why don't you give us a little bit of that spooky Stevie Wonder bass line to get us moving.
Pekala, disket başlı basçı, neden bize biraz ürkütücü Stevie Wonder bas hattı bas hattı bizi hareketlendirecek.
You can get all of that and get the fuck out of here.
Sıfatını da, elbiseni de toparla ve siktir git.
But the problem, all due respect with you people is that you get all excited, your emotions take over your hormones kick in, you're riding the cotton pony...
Ama mesele şu ki, bütün kadınlar aynıdır. Hemen heyecanlanırsınız, duygularınız devreye girer hormonlarınız fırlar, kıçınızda pediniz...
Henry, look, I know that this family is a bottomless pit into which you can throw all your love and worry and concern and never get anything back but disappointment, but... he's going to sell Mom's watch.
Henry, bak, biliyorum bu aile bütün sevgi, endişe ve kaygının karşılığında sadece hayal kırıklığı getiriyor, ama... o annemin saatini satacak.
But this is a fantastic opportunity for you to get at what's underneath all of that anger.
İşte bu, bütün öfkenin altındaki her şeyi atabilmen için mükemmel bir fırsat.
All I heard there is that you want me to get fired.
Duyduğum tüm şeyler kovulmamı istediğini gösteriyor.
All right, men..... you were mostly in the war, so you know that battle plans always change and get fucked up.
Hadi, millet. ... hemen hemen hepiniz savaşın içindesiniz. Ve bilirsiniz ki savaş planları hep değişir ve kötü sonuçlanır.
In a battle, that's all you get.
Savaşta, tek elde ettiğin budur.
I can get out that cherry pie that I've been saving, and you could tell me all about the things people are hiding underneath their clothes.
Sakladığım vişneli turtayı getiririm sana ve sen de bana, insanların kıyafetlerinin altında sakladıkları şeylerden bahsedersin.
They're so competitive these days that you need all the time you can get.
Bu günlerde herkes o kadar rekabet halide ki bulduğun her vakte ihtiyacın var.
I mean, don't you ever get jealous of those girls in pornos that get to be on their knees in the middle of all those fucking dicks.
Yani, pornolarda bütün o koduğumun yarrakların ortasında diz çökmek zorunda olan kızları kıskandığın oldu mu?
But you can't get all buff and wax your chest and convince girls that you're straight.
Ama sen o kadar kas yapıp, göğüs kıllarını ağdayla alıp kızları eşcinsel olmadığına ikna edemezsin.
Those that do not give up in the face of adversity will do all right. You want it enough, you will get it.
Sonuçta pes etmeyeceksiniz ve tabiki doğru olanı yapacaksınız
then you wanted to get even, so maybe you put a mask on someone and then tried to convince yourself that the sex you were about to have was with yourself, but it turned out to be him, and all you ended up doing
Ve ödeşmek istedin. Böylece mesela birine maske taktın. Sonra sevişeceğin kişinin sen olduğuna kendini inandırmaya çalıştın.
All I'm asking is is can you wait till you get the blood gas test back before you come down on this, that's it.
Sadece kan testi sonuçlarını alana kadar davayı kapatmamanı ve beklemeni istiyorum. Bu kadar.
Everything we know, all the knowledge that we have... pros, cons, probable causes, likely diagnosis, years of schooling, and it still comes down to instincts, and sometimes, all signs point one way, but... but sometimes you just gotta get in your car and drive... and forget that you know
Bildiğimiz her şey... Tüm öğrendiklerimiz... Avantaj ve dezavantajlar...
Just get down there and say whatever it is you say to women that gets'em all in a tizzy.
Kadınların aklını başından alıyorsun ya, ne söylüyorsan eğil onlara da söyle.
And so how is it fair that I get to be happy, all married to you, hot saint man?
Senin gibi muhteşem bir adamla evli olmam ama onların mutsuz olması haksızlık değil mi?
He needs to get to know you, that's all.
Seni tanıması gerekiyor, hepsi bu.
That is all you are gonna get.
- İstediğini alacaksın.
- When you're that scared, the details can get all jumbled up.
- O kadar korktuğun zaman,... detaylar birbirine karışabiliyor.
As a reporter, you learn that every story has conflicting points of view. You try to understand all of them without letting your own get in the way. But there was something about this story and the way it was covered up.
Bir gazeteci olarak her hikayenin zıt bakış açıları olduğunu öğreniyorsunuz kendi fikrinizi buna dahil etmeden hepsini anlamaya çabalarsınız fakat bu hikayede bir şeyler vardı ve ona giden yol kapalıydı.
We have eight unconnected victims, eight drops all over the city, and out of that you get sexual abuse and a circle?
8 tane bağlantısız kurbanımız var, şehrin her yanına dağılmış 8 ceset, ve bunlardan cinsel taciz ve bir çemberi mi çıkardın?
Man, you probably get that all the time. "Hey, Boo-Boo."
Muhtemelen bununla hep karşılaşıyorsundur.
And that's why you and all the other baddies never get a visit from Krampus on Christmas Eve.
Bu sayede sen ve diğer yaramaz çocuklar Noel arifesinde Krampus tarafından ziyaret edilmiyorsunuz.
Plan was, that pretty little blonde was gonna do her thing, get you all spun up and then have Randall come in and twist you on a spit till they got all the money from you they could carry.
- Planları şöyleydi. Ufak tefek güzel sarışın marifetini gösterip aklın başından gidene kadar seni tahrik edecek ve sonra Randall gelip, taşıyabilecekleri kadar paranı alana kadar... -... ağzını burnunu kıracaktı.
All right, let's get you back up on that horse.
Hadi seni atın üstüne yeniden bindirelim.
Mike, I worry all the time that because I'm- - I'm, you know, attractive, that my work doesn't get the respect it deserves.
Mike, ben her zaman endişelenmeyin Ben - ben, çünkü biliyorsunuz ki çekici, benim çalışma hak saygı olsun gelmez.
Oh, if I could be so bold... um, people get fired here all the time, though I certainly wouldn't expect that to happen to you, but should it, it might be nice to bank a little good publicity for a rainy day.
Kendini övme söz konusu olduğunda çok alçak gönüllüyümdür, evet. Açık konuşmam gerekirse insanlar her zaman işten çıkarılmışlardır burada elbette bunun senin başına gelmesini beklemem eğer başına gelirse diye zor günler için biraz reklam yapmak güzel olacaktır.
But what you don't seem to grasp is that while firing all the whistleblowers is indeed not a viable option, we could get away with firing one, especially if she's not measuring up professionally.
Fakat tum islik calanlar ates ederken bunun gecerli bir secenek olmadigini kavramamis gibi gorunuyorsun, Bir atesle kurtulabilirdik, ozellikle o, profesyonel bir olcum yapmasaydi.
I just don't want to see you get hurt, that's all.
Yalnızca incindiğinizi görmek istemiyorum, hepsi bu.
And if you can get into that space, your ad can run all day.
Ve o boşluğa girmeyi başarabilirsen, reklamın gün boyu canlı kalır.
And now that you're starting a new business, then you're gonna need all of the energy and focus that you could get.
Şimdi yeni bir işe başladığına göre ihtiyacın olan tüm enerjiye ve dikkate ihtiyacın var.
You know, you get different magazine subscriptions and have different schedules and all that.
Üye olduğunuz dergiler çok farklıydı günlük takvimleriniz uyuşmuyordu falan.
- I get it. Yeah, but ultimately it felt like just waiting in line and all the nonsense that goes through your brain when you're trying to kill time.
Daha çok bir yerde sıra beklerken akla gelen her türlü saçmalığın yazıya dökülmüş hali gibiydi.
All that matters is we got to get you out.
Önemli olan seni buradan çıkartmak.
How did you possibly get all that done in time?
Bunları zamanında nasıl yetiştirebilirsin?
I see that now, and the truth is, if you're willing to go this far to get a divorce, then maybe we shouldn't be married after all.
Şimdi anlıyorum. Ve açıkçası, boşanmak için bunları göze alabiliyorsan belki de evli olmamalıyız.
That he can get you sacked and all of us sent home.
Ki seni işten atabilir ve hepimizi eve gönderebilirdi.
So you went through all that trouble to get this amino acid in food and it does nothing?
Bunca derdi yiyecekteki amino asidi elde etmek ve onun hiçbir işe yaramaması için mi çektiniz?
That's all you get.
Hakkın buydu.
All you have to do to get elected is to be yourself, talk about your business successes and tell that great story about the home run you hit in the'92 all-star game.
Seçilmen için tek yapman gereken kendin olmak,... iş hayatındaki başarından bahsetmek ve 1992'deki maçta yaptığın sayı vuruşuyla ilgili o güzel hikayeyi anlatmak.
So that you can legally get all your funds in one place.
Böylece tüm sermayenizi yasal olarak bir yerde toplayabilirsiniz.
you get me 124
you get what you pay for 29
you get away from me 19
you get what i'm saying 29
you get used to it 162
you get some rest 46
you get 202
you get the idea 54
you get the point 20
you get up 32
you get what you pay for 29
you get away from me 19
you get what i'm saying 29
you get used to it 162
you get some rest 46
you get 202
you get the idea 54
you get the point 20
you get up 32