You get him traducir turco
12,547 traducción paralela
- Did you get him?
- Onu buldunuz mu?
- Where did you get him from?
- Bunu nereden buldunuz?
Clint, can you get him off me?
Clint, beni şundan kurtarabilir misin?
Did you get him an invitation to the Ambassador's party yet?
Ona Büyükelçi'nin partisi için davetiye aldınız mı?
- You know where he is? - I'm trying to get to him right now.
Şu an onu bulmaya çalışıyorum.
One, you get to Albert and put an end to him.
Bir, Albert'e gidersin ve işini bitirirsin.
If you can bag him discreetly, we can get 24 hours with him off site.
Eğer onu gizlice yakalarsan onunla baş başa bir 24 saatimiz olur.
Can you please tell him that no watch is going to get a guy a girl?
Ona hiçbir saatin kız tavlamaya yaramayacağını söyler misiniz?
If I could get you inside, could you kill him?
Seni içeri sokarsam, onu öldürebilir misin?
How else would a blind, useless god get you to help him?
Kör ve işe yaramaz bir Tanrıya yardım etmene başka nasıl sağlayabilirdi?
You need him to get to the roof.
Tepeye çıkmak için sana lazım.
Maybe you should try him. Get your immune system built up.
Şimdiden bağışıklık sistemini alıştırsan iyi olur.
So try to get him to show you around the compound. You know what I mean? Butter him up.
Size olan biteni anlatmasını sağlayın.
you can still get him back, and then you'll really be you again.
Babanla barışıp tekrar eski haline dönebilirsin.
Can you get me up there behind him?
Beni onun arkasına götürebilir misin?
But we must get him back in time, you understand?
Ne olursa olsun zamanında buraya getirmek zorundayız, anlıyor musun?
It ain't gonna get him nowhere, Bono'll tell you that.
Futbolla bir yere varamaz, Bono anlatsın sana.
Mike, with a guy like this, you can't just get rid of him, you know?
Mike, böyle bir adamla, sadece ondan kurtulamazsın, biliyor musun?
Mike, I need you to distract the guard by coming from the east, turning him around, so when we approach, while you're sucking his dick, we can get right past him.
Mike, doğudan gelip, güvenliği çevirip dikkatini dağıtman gerekiyor. Böylece biz yaklaşınca, sen onun sikini yalarken, hemen yanından geçebiliriz.
Hey, you can't let him get away with it.
Bunun yanına kâr kalmasına izin veremezsin.
Don't let him get away with it, you gotta fight back.
Yanına kalmasına izin verme, karşı koyman gerek.
You're gonna help me get some hard evidence on him.
O herif hakkında bana sağlam kanıtlar getirmeme yardım edeceksin.
You need to accept it, because you're not gonna get many from him.
Kabul etmelisin çünkü ondan çok fazla iltifat alamayacaksın.
You expect him to come get you?
Sana gelmesini mi bekliyorsun?
Tell him that, and don't get in his way, you hear?
Ona bunu söyle. Engel olmaya da çalışma, anladın mı?
I won't let him get you, I promise.
Seni yakalamasına müsaade etmeyeceğim, söz.
Don't bring him back here again, you get me?
Bir daha o herifi getirmeyin, anladın mı?
You gotta go get him and bring him back here.
Gidip onu alıp buraya gelmelisin.
I asked you to get his spirits up, not lay him out.
Onu yere sermeni değil, eğlendireni söyledim.
I don't doubt your ability to get DeCourcy whenever you want him.
DeCourcy'i istediğin an geri kazanabilecek yeteneğe sahip olduğundan eminim.
You set up Tom Soberin. - What are you talking about? - You paid Kat to get him in that parking lot.
Tom Soberine tuzak kurdun neyden bahsediyorsun sen?
If I can hypnotize Danny before you hit him with a card, I get top bunk for a week.
Sen kartla Danny'i vurmadan hipnotize edersem üst ranza 1 hafta benim.
Chase, you need to get to him so we can find the Horsemen's entry point for the finale.
Chase ona ulaş ki Atlılar'ın finaldeki giriş noktasını bulalım.
And that you'd finally get to look him in the eyes.
Ve nihâyet gözlerinin içine bakacağını.
So you up for some one-on-one when we get home? No basketball for him, honey.
Eve gidince biraz birebir yapmaya ne dersin?
- Yeah, I know. You call him, when you get to the precinct, you tell him where it is, and he'll come and get it.
- Biliyorum, merkeze gidince arar nerede olduğunu söylersin, o da gelir alır.
Get him! Not really where you wanna be right now.
Şu an hiç olmak istemeyeceğin bir yerdesin.
I tell you something, Mike, these little messages I get from him every day, they mean everything.
Sana bir şey diyeyim Mike. Her gün ondan aldığım bu ufak tefek mesajlar benim için her şeyden önemli.
Now, I'm gonna go get him and you can either kill me or you can come with me, but it ain't gonna go any other way.
Şimdi de gidip onu kurtaracağım. Ya beni öldürürsün ya da benimle birlikte gelirsin. Ama bundan başka bir yola tamam demem.
I told you not to get involved with him.
Sana ona bulaşma demiştim.
The rest of you, get Charles on this plane and get him out of here.
Siz de Charles'ı uçağa bindirin ve burayı terk edin.
Yeah, if you can get down there before they put him in the Van.
Evet, eğer şuraya indirebilirsen Önce onlar onu Minibüse koysun.
- Get after him, will you? Hey.
- Onun ardından gitsene.
- You gonna get him, Gilly?
- Onu haklayacak mısın Gilly?
- Oh, Tubby, I'm gonna get him so good, he's gonna be lookin'to you for tips on places to sit.
- Tombik, onu öyle bir benzeteceğim ki nereye oturacağını bilemeyecek. Ellen.
- You can maybe get him a cup of coffee.
- Belki ona bir fincan kahve alabilirsin.
And I'm not about to leave him out here in these streets to get hurt for you, you, or this damn shop!
Ve onu burada bırakmak üzereyim. Bu sokaklarda sana zarar vermek için, Ya da bu lanet dükkan!
- After being questioned by me, you befriend another even more obvious suspect than yourself, and then you manage to get him to incriminate himself all the while hoping he'll fuck you.
- Benim tarafımdan sorgulandıktan sonra senden daha şüpheli başka birisiyle arkadaşmış gibi davrandın ve sonra tüm bu zaman boyunca seni sikmesini umarak onu, kendisini suçlu gösterecek şekilde yönlendirdin.
You see, my boyfriend thought we could get married so that I wouldn't have to testify against him in court.
Erkek arkadaşım evlenebileceğimizi düşünürdü. Böylece mahkemede onun aleyhinde tanıklık etmek zorunda kalmazdım.
I won't let him get you.
Seni almasına izin vermeyeceğim.
Which means you can probably get him to the hospital.
Yani onu alıp hasta haneye götürebilirsin.
you get me 124
you get what you pay for 29
you get away from me 19
you get what i'm saying 29
you get used to it 162
you get the idea 54
you get 202
you get some rest 46
you get the point 20
you get it 469
you get what you pay for 29
you get away from me 19
you get what i'm saying 29
you get used to it 162
you get the idea 54
you get 202
you get some rest 46
you get the point 20
you get it 469