English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ Y ] / You heard about that

You heard about that traducir turco

748 traducción paralela
You heard about that?
Duydun mu?
You heard about that?
Duydun demek!
- What have you heard about that?
Lanet hakkında neler duydun ki?
You heard about that.
Duymuşsundur.
Oh, you heard about that, huh?
Oh, demek duydun, ha?
You heard about that?
Sen de duydun mu?
You heard about that, eh?
Bu kulağına geldi ha?
No, I was wondering, General, have you heard about that body they found off Marago Cove?
Merak ediyordum da, General Marago Koyunda bulunan cesedi duydunuz mu?
I don't know if you heard about that.
Bilmem, duydun mu?
I heard... that you were going around talking about me?
Geçmişimden bahsettiğini duydum. Nereden ne duydun?
What is it that you heard about me? Or do you really... know something about her?
Yoksa gerçekten o kız hakkında bir şey mi biliyorsun?
The rumors of the relationship between you two were all over the place and everyone was talking about you two. So, I'll just relay the stories that I've heard from others.
İnsanların orada burada konuştuğunu görüp duyduğum dedikoduları sana anlatacağım.
I heard that you went all the way to England to meet with my friends and ask around about me?
Beni bulmak için arkadaşlarımla görüşmeye İngiltere'ye gitmişsin.
- The one about Germany. You know, "lt was springtime in Germany." l haven't heard that for a long time.
Şu, "Almanya'da bahar mevsimiydi" diye başlayan.
Because I heard your voice saying you were crazy about me and that you loved me.
Çünkü sana hayranım diyen sesinizi duydum ve sizi seviyorum diyordunuz.
Here I go over to Sereny Harper with all that rubbish about that dream, and, lo and behold, she found out from Joe you was over here and heard all the talk we had that night!
Kalkıp, bütün o aptalca rüya için Sereny Harper'e gidiyorum ve farkına varıyorum ki, Bayan Harper, Joe'dan senin o gece burada olduğunu ve bizim bütün konuşmalarımızı duyduğunu öğrenmiş!
Nobody there had ever heard of the gunfight that boy told you about.
Çocuğun anlattığı silahlı çatışmayı hiç kimse duymamıştı.
Then I was about to say I thought you heard me say that... and were pretending you didn't.
Sonra beni duyduğunu fakat duymamış gibi davrandığını söyleyecektim.
And yet, I still have a feeling that I've seen you or heard about you.
ve dahası sizi bir yerden gördüğüm ya da hakkınızda bir şeyler duyduğum hissine kapılıyorum.
I've heard that before. Before you start beating about the bush again, there are one or two things that you should know.
Lafınızı yine dolandırmadan evvel bilmeniz gereken bir iki şey var.
Craig, you said that the horror started when Eliot told about the death of a man you'd never heard of.
İki anlamda da... Craig! Felaketin, Eliot'ın hiç duymadığın bir adamın ölümünden bahsetmesiyle başladığını söylemiştin.
You heard the report about that car smash.
Araba kazası raporunu duydun.
When I think of all the wonderful things that you know about... - that I've never even heard of...
Adını bile duymadığım bildiğiniz tüm harika şeyleri düşünüyorum da!
You heard that farmer talk about his murdered family, didn't you?
Sen, çiftçinin, ailesinin öldürülmesi hakkında konuşmasını duydun, değil mi?
Not that I haven't heard plenty about you.
Sizin hakkınızda hiçbir şey bilmediğimden değil.
"Please believe none of the rumours and lies " that you have no doubt heard about me.
"... hakkımda söylenen asılsız dedikoduların ve yalanların hiçbirine inanmayın.
Let him think it was your idea, that you heard about the accident and came.
Senin fikrin olduğunu, kazayı duyup geldiğini düşünsün.
All he knew was she was always sneaking off to see you, and then he heard that talk about you two.
Onun bütün bildiği kızın seni gizliden gizliye görmek istemesiydi, Sonra ikiniz hakkında söylenenleri duydu.
I was worried about you when I heard that man from the hospital was on the loose, so I came back.
Hastaneden kaçan bir adamın ortalıkta olduğunu işitince meraklandım, ve geri geldim.
That's hard to believe after what I've heard about you.
Hakkınızda duyduklarımdan sonra buna inanmak zor.
I took it for granted that you heard about it around town.
Şehirde duyduğunu farz ederek öyle söyledim.
You haven't heard anything about that bomb, have you?
Şu bombalama olayı hakkında tesadüfen birşeyler duydun mu?
I don't think that's a house you've heard much about.
Senin bildiğin evlerden biri olduğunu sanmıyorum.
But I've heard so much about you both in my country and abroad that I couldn't possibly let this opportunity slip by.
Ama sizin hakkınızda hem kendi ülkemde hem de yurtdışında öyle çok şey duydum ki bu fırsatın elimden kaçıp gitmesine göz yummama imkân yoktu.
I've already heard from Senpachi here... all about the little trap you contrived... so that the innocent Shimazo would be condemned to die.
Yaptığın bütün küçük tuzakları..... Senpachi'den öğrendim... Ve Shimazu gibi masum bir adamı nasıl ölüm döşeğinde bıraktığını.
I've heard a great deal about you two and the work that you're doing.
İkinizin yaptığı büyük işler konusunda çok şey duydum.
Oh, you've heard about that, have you?
- Sen de mi bunu duydun?
Have you ever heard that old belly-twister, uh, about the Siamese twins?
O fıkrayı duydun mu? Şu göbek dansçısı. Siyam ikizleriyle ilgili olan.
I know, but when I heard that woman say she knew everything, I thought I should come over here and tell you about it.
İyi de o kadın herşeyi biliyorum deyince, buraya gelip size söylemem gerek diye düşündüm.
When I finally realized that's what I needed, I heard schoolboys talking about you.
İhtiyacım olanın bu olduğunu farkettiğim sırada okul çocuklarının senin hakkında konuştuklarını duydum.
I was very alarmed when I heard about this. So that's why you got so upset yesterday when I said that Porfiry was questioning people who had pawned things.
Dün Porfiry rehin eşya bırakan kişileri sorguluyormuş dediğimde demek bu yüzden o kadar heyecanlanmıştın.
You've heard about that?
Öyle mi söylüyorlar?
Of course, you've heard about that.
Elbette öyle söylemişlerdir.
I heard you got your jaw hurt, but nobody said anything about that.
Çenenizden yaralandığınızı duymuştum, ama bunu kimse söylemedi.
Have you heard anything about that, Manning?
Sen böyle bir şey duydun mu Manning?
Yes, I've heard and read some of you gentlemen speculating about that a bit.
Evet, siz beyefendilerden bazılarının o konuda biraz tahminlerde bulunduklarını duydum ve okudum.
I heard that about you.
Senin hakkında böyle bir şey duymuştum.
But certainly you've heard about the misuse of animals like dolphins that the government...
Hükümetin, yunuslar gibi hayvanları Durun biraz lütfen.
I've heard things, like from Don Covay... telling stories about Wilson Pickett pulling a gun on a drummer, you know... just gimmicks like that.
Don Covay anlatıyordu... Wilson Pickett... davulcusuna silah çekmiş.
Or should I tell you that Lee and I once heard rumors... about a shoplifting incident concerning somebody in this room?
Yoksa Lee ve benim bazı dedikodular duyduğumu söylemem mi gerekiyor? mesela bu odada mağaza hırsızlığı ile suçlanan birine ait dedikodular desem?
And about that job, I know I can get you clerical work in accounting... but if you can hold on just a little bit longer... I heard a better job was gonna open in Public Affairs.
Ve şu iş hakkında, muhasebe kaleminde bir iş ayarlayabilirim... ama birazcık daha beklerim dersen... halkla ilişkiler bölümünde açılacak yeni bir yeri de ayarlayabilirim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]