You heard of it traducir turco
1,002 traducción paralela
Have you heard of it?
Sen bir şey duydun mu?
Have you heard of it?
Duydun mu hiç?
Have you heard of it?
Hiç duydunuz mu?
I've heard about you for years, and I'm getting pretty sick of it.
Yıllardır sizinle ilgili şeyler duyuyorum, artık canıma tak etti.
You only heard a mechanical reproduction of it.
Sesini sadece mekanik bir kaynaktan duymuştun.
It seems I've heard of you.
- Sizden bahsetmişlerdi sanırım.
Maybe it was on account of his getting married, you heard about his getting married.
- Bir kadeh beyaz şarap alabilir miyim?
You can't take a bill nobody's heard of and discuss it among 96 men.
Kimsenin bilmediği bir tasarıyı 96 kişiyle tartışamazsınız.
You've heard of it?
Hiç duymuş muydun?
Perhaps you've not heard of it.
Duymamışsınızdır muhtemelen.
You've probably heard of it.
Muhtemelen duymuşsunuzdur.
You've heard of it, ain't you?
Duydun işte, duymadın mı?
It is if you've just heard Nick Varna say he had enough evidence to convict someone of Taylor's murder.
Nick Varna'nın elinde Taylor'un öldürülmesiyle ilgili delil olduğunu duymuşsan, yeridir.
And yet knowing that I'd heard it you planned this way of escape.
Ve duyduğum anda anladım ki kaçış yolu olarak burayı planlamıştın.
You have just heard an exact reproduction of the way it sounds, the way it must actually be.
Şu anda duyduğunuz, duyacaklarınızın ufak bir yansıması gerçekten duyacaklarınızın tıpkısı.
The only miracle I ever heard of was the one you get by working for it.
Benim bildiğim mucizeler ancak ter dökerek yaratılır.
You never heard of it?
Hiç duymadınız mı?
You may have heard of it somewhere.
Belki daha önce duymuşsundur.
But you haven't heard the last of it.
Ama son sözümü söylemedim daha.
You've got to try and put it right out of your head, Phile. Everything you've seen and heard tonight.
Bu gece duyduğun ve gördüğün her şeyi aklından çıkarmaya çalışmalısın, Phile.
I heard what happened today, So I came up to tell you It can be the happiest day of your life.
Bugün olanları duydum ve sana söylemeye geldim.
Then you've heard of officer's call. Sound it.
O zaman subay çağrısını duymuşundur.
Yes you are, I heard it from a couple of the tenants just this afternoon and I dropped these folks..
Biraz daha istemez misin? - Hayır, gece yarısı kahvenin yanında donut yiyeceğim. - Öylesi sağlıksız.
Well, don't you call it excess when a man never lets a day go by without stepping into some cheap tavern, bringing home a lot of riffraff, people you never heard of?
Hiç şaşmadan her gün ucuz bir meyhaneye giden, hiç tanımadığın insanları, ayaktakımını eve getiren birine çok içiyor denmez mi?
You've heard of innocent bystanders being hit by a car or bullet... when it was none of their affair?
Olup bitenle bir alakaları olmadıkları halde araba çarpan ya da kurşun yiyen masum görgü tanıklarını duymuş muydunuz?
Have you ever heard of anything like it?
Daha önce böyle bir şey duydun mu hiç?
It's the first time you've heard of it?
Hishiya bunu sana söyleyene kadar bilmiyor muydun?
And they were my... associates, In a quest for uranium, an element not one of them knew the first thing about except they'd heard you could get dough for it.
Para ettiğini duymaları dışında hiç bir şey bilmedikleri uranyum cevheri araştırmasındaki iş ortaklarım.
Haven't you ever heard of it?
Daha önce duymadın mı?
I heard a song that impressed me very much, and it's the kind of a song we snap our fingers and clap our hands, and I want you to come along with me. We'll have a little fun.
Parmaklarınızı şıklatıp, ellerinizi çırpın ve bana katılın ki biraz eğlenelim.
MR. LAWSON, I MUST TELL YOU, WHEN I WAS LISTENING TO YOUR PLAYING OF THAT ANDANTE PASSAGE A WHILE AGO, I THOUGHT IT THE MOST SENSITIVE PLAYING I'D EVER HEARD.
Bay Lawson, söylemem gerekir ki sizin o andante geçişinizi dinledikten sonra bunun, dinlediğim en duygusal çalış olduğunu düşündüm.
I heard you beat up that poor little boy in the woods... and it took all three of the Fern sisters to pull you off him.
Ormanda zavallı çocuğu dövmüşsün üç Fern kardeş elinden zor almış.
It seems you could have saved yourself a pack of trouble, young man, if you'd stopped when you first heard the siren.
Kendinizi bir sürü beladan kuratarabileceğiniz anlaşılıyor, genç adam, eğer siren duyar duymaz dursaydınız.
You've also heard it testified that the defendant's behaviour on the night of the shooting was cool and direct.
Ayrıca cinayet gecesi sanığın... soğukkanlı ve kararlı olduğunu da duydunuz.
You heard me, get it out of here!
Beni duydun. Çıkar onu buradan!
You haven't heard all of it.
Daha hepsini duymadınız.
It would be pretty Much u n heard of. You see, If i didn't get in there At precisely m i dnight, Then the whole Timetable would Be upset.
Oraya tam olarak gece yarısında gitmezsem, bütün program altüst olur.
Perhaps it died of fright from big thunder you may have heard.
Belki de senin de duymuş olduğun büyük yıldırımın sesinden korkup ölmüştür.
But come to think of it, you must have heard things like that, before.
Ama düşününce, böyle şeyleri önceden duymuş olmalısın.
I take it you heard Congress is sending a couple of senators to investigate us.
Duyduğunuz gibi., ongrenin hakkımızda soruşturma yapmak üzere bir kaç senatör gönderdiğini kabul ediyorum.
You probably heard of it.
Muhtemelen adını duymuşsundur.
Well, you heard. I tried to talk her out of it.
Gitmeyi unutmasını sağlamaya çalıştım.
The Yangtse - kiang, You ever heard of it?
Yangtze-kiang adını hiç duydun mu?
You haven't heard the worst of it yet.
Fakat hikayenin en kötü kısmını henüz duymadın.
All you heard was the sound of it returning to its sheath.
Tek duyabildiğin kılıcın kınına geri dönerken çıkarttığı ses.
And you said it and I heard it, and there's nothin'left for you to do but get out of my sight, hear?
Sen söyledin, ben duydum ve senin için defolup gitmekten başka bir seçenek kalmadı, anladın mı?
We heard he got away with a big bundle, and we thought maybe some of it belonged to you.
Biz, koca bir tomar parayla kaçmış, paranın da bir kısmı seninmiş diye duyduk.
You may have heard a lot of singers, but wait till you've heard me sing it.
Bakın, bayan. Birçok şarkıcıyı dinlemiş olabilirsiniz ama ben söylemeden önce duyduklarınız bir hiçtir.
I don't think you've ever heard of it.
Sanırım ismini hiç duymadınız.
Uh, how do you know I've never heard of it?
Hiç duymadığımı nereden biliyorsunuz?
When you told Jiggs about ECOMCON last Monday he'd never heard of it before.
Geçen Pazar Jiggs'e ECOMCON'dan bahsettiğinde... O, bunu daha önce hiç duymamıştı.
you heard me 949
you heard it 84
you heard wrong 40
you heard the man 286
you heard me right 19
you heard right 51
you heard her 244
you heard 289
you heard him 499
you heard of him 22
you heard it 84
you heard wrong 40
you heard the man 286
you heard me right 19
you heard right 51
you heard her 244
you heard 289
you heard him 499
you heard of him 22
you heard about that 64
you heard them 29
you heard what she said 52
you heard that 123
you heard the doctor 19
you heard the lady 82
you heard what he said 73
you heard the captain 17
you heard mr 16
you heard what i said 61
you heard them 29
you heard what she said 52
you heard that 123
you heard the doctor 19
you heard the lady 82
you heard what he said 73
you heard the captain 17
you heard mr 16
you heard what i said 61
heard of it 34
of it 49
you have a wife 48
you had me at 66
you have it 246
you have a nice day 58
you have a good day 80
you have a good eye 21
you have no idea what you've done 30
you have a good night 79
of it 49
you have a wife 48
you had me at 66
you have it 246
you have a nice day 58
you have a good day 80
you have a good eye 21
you have no idea what you've done 30
you have a good night 79
you have my word 634
you have no idea 966
you have 2005
you have to be strong 33
you haven't heard 102
you haven't seen anything yet 23
you have to be careful 59
you haven't got a clue 16
you have to go 526
you have to stop 129
you have no idea 966
you have 2005
you have to be strong 33
you haven't heard 102
you haven't seen anything yet 23
you have to be careful 59
you haven't got a clue 16
you have to go 526
you have to stop 129