English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ Y ] / You heard the man

You heard the man traducir turco

732 traducción paralela
You heard the man.
Anladınız mı?
- You heard the man.
- Adamı duydun.
You heard the man.
Onu duydunuz hazırlanın.
You heard the man.
Emri duydunuz.
Frankie and I belong in the big time. You heard the man from Broadway.
Frankie ve ben uzun vadeliyiz.
You heard the man...
Adamı duydunuz.
You heard the man.
Adamı duydun.
You heard the man, chow time!
Duydunuz, yemek vakti!
All right, you heard the man!
Komutanı duydunuz!
You heard the man admit that he had an argument with his wife He probably still had a chip on his shoulder this morning
Karısıyla tartışmıştı, muhtemelen hala efelik taslıyordu.
You heard the man.
Adamı duydunuz.
" Dear Sergeant Gibbs, you'll have heard by now that the Glue Man got away.
" Sevgili Çavuş Gibbs, Tutkal Adam'ın kaçtığı haberini şimdiye kadar almışındır.
Now see here, you've heard about the Glue Man, haven't you?
Tutkal Adam'ı duydunuz siz de, değil mi?
You heard what the man said.
Adamın dediğini duydunuz.
Listen, you heard what the man said.
Dinle, adamın söylediklerini duydun.
Then, Foley, you say something, something about the death of a man I've never heard of.
Sonra, Foley, sen bir şey söylüyorsun. Daha önce hiç duymadığım bir adamın ölümüyle ilgili.
Craig, you said that the horror started when Eliot told about the death of a man you'd never heard of.
İki anlamda da... Craig! Felaketin, Eliot'ın hiç duymadığın bir adamın ölümünden bahsetmesiyle başladığını söylemiştin.
YOU HEARD WHAT THE MAN SAID.
- Adamın ne dediğini duydun.
You sound as if you haven't heard of the man shortage.
Hâlihazırdaki adam eksikliğinden haberin yokmuş gibi konuşuyorsun.
You have just heard the voice of Sam Smollett... the man who is in charge of the drilling job.
Az önce duyduğunuz sondaj çalışmasının başındaki adam, Sam Smollett'in sesiydi.
You're still the softest-walking man I ever heard.
Duyduğum en sessiz yürüyen adam hala sensin.
You heard the man!
Haydi!
You heard what the man said.
Adamın ne dediğini duydun.
Don't know as you heard, but the spectacle man's here down at the tavern.
Duydunmu bilmiyorum ama gözlükçü kasabaya gelmiş hemen barın aşağasında.
I was worried about you when I heard that man from the hospital was on the loose, so I came back.
Hastaneden kaçan bir adamın ortalıkta olduğunu işitince meraklandım, ve geri geldim.
We've proved the old man couldn't have heard the boy say "I'm gonna kill you."
Yaşlı adamın "seni öldüreceğim" çığlığını duyamayacağını kanıtladık.
I discovered Hank Snow and Webb Pierce. And the first morning I heard you I said to myself, " Abe Steiner, that man's got power.
Hank Snow ve Webb Pierce'ı keşfettim.
But I told you, Inspector, I've never heard of the man.
Fakat size anlattım, Müfettiş, o adamı hiç tanımıyorum.
Wasn't it possible when you returned home and passed the door, what you really heard was the television and a man and woman's voices and laughter?
Eve döndüğünüz o gece, kapının önünden geçerken duyduğunuz sesler ve gülüşmeler televizyondaki bir erkek ve kadının sesleri olabilir mi?
It seems you could have saved yourself a pack of trouble, young man, if you'd stopped when you first heard the siren.
Kendinizi bir sürü beladan kuratarabileceğiniz anlaşılıyor, genç adam, eğer siren duyar duymaz dursaydınız.
* long gone you heard what the man said, nigger.
Duydun mu, zenci.
I've never seen a man who didn't get sick to his stomack when he heard the kind of sentence you'll draw.
Seninle aynı şekilde mahkum olup da kusmayan birini görmedim.
Yeah, you heard what the man said.
Evet, adamın dediğini duydun.
You heard the man.
Acele edin.
- Tell me something. From what you've heard, is he the kind of man you'd invite for Sunday dinner?
Peki, söyler misiniz..... duyduklarınız ışığında bu Darwin, pazar akşam yemeğine çağıracağınız türde bir insan mıdır sizce?
You heard what the man said.
Adamın dediğini duydun.
You heard what the man said.
Ne dediğini duydunuz.
I am confident that you gentlemen will review... without passion... the evidence that you have heard... come to a decision... and restore this man to his family.
Baylar, dinlediğiniz ifadeleri... soğukkanlılıkla... değerlendireceğinizden... bir karara varacağınızdan... bu adamı ailesinin yanına göndereceğinizden eminim.
And tonight, on this very stage here, for the very first time, here on this stage is the young man you've heard about, read about, talked about, the young comedian who has literally taken the country by storm.
Bu akşam, bu sahneye ilk defa, bir genç gelecek. Duyduğunuz, okuduğunuz, konuştuğunuz bu genç komedyen ülkeyi bir kasırga gibi sardı.
Ladies, you have heard it said that man is all mouth and muscle, that he is dirty boots on one end and a dirty mind on the other.
İlginiz kalbimi ısıtıyor. Hanımlar, botları herzaman kirli ve diğer taraftan niyeti de kötü olan bir adamın boş boğaz ve kaba olduğunun söylendiğini duymuşsunuzdur.
You're not the man I heard you were.
Sen olduğunu duyduğum adam değilsin.
Of course, you must have heard of the concept of the hibernated man.
Kış uykusuna yatan adam konusunu mutlaka duymuşsunuzdur.
I asked if you've heard of the hibernated man.
Kış uykusundaki adam konusunu duydunuz mu diye sordum.
You heard what the old man said.
İhtiyar ne dedi duydun.
You see, the other night I heard this discussion going on in the bathtub, on the radio, and this man said...
Geçen gece banyo küvetindeyken bir tartışma dinledim. Radyodan. Adam dedi ki...
Mr. Gan, I told you that last night the man who rescued Tang Ren Jie covered his face with a white handkerchief but I didn't tell you that... I also heard a coughing sound earlier
Bay Gan, geçen gece Tang Ren Jie'i... kurtaran beyaz mendilli biri vardı ama size daha önce... onun öksürdüğünü söylememiştim
This is not the time, for my friends and idealists who have left... to exsumed double their amount of moral if you could heard the same way a man, feare... present double the amount of its normal perspiration.
Beni terk eden dostlarımın ve idealistlerin, aynı korkuya kapılan bir adamın... iki kat terlemesi gibi, yaydıkları ahlâken kötü kokuların iki kat artmasının vakti gelmedi daha.
Look here, man, if they heard me play like this up north, you know I'd be richer than the man I sharecrop for!
Böyle çaldığımı kuzeyde duysalardı tarlasını kiraladığım adamdan daha zengin olurdum!
And I will be able to stand up in the councils of my people and be heard when you have taught me what it is to be a man.
Ben de bana erkek olmayı öğrettiğinde halkımın karşısında dimdik durup sesimi duyurmaya muktedir olacağım.
I heard you through the door, talking to that man.
AdamIa konusurken, kapdan duydum.
He said, "I heard you are the first man who bought an Elmyr."
Ve, "Duydum ki sen Elmyr'in ilk müşterisiymişsin."

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]