You had me traducir turco
12,920 traducción paralela
She told me you had mental problems. - That's a lie.
- Zihinsel sorunların olduğunu söyledi.
Oh, Mr. Amberson, you had me worried last night.
Bay Amberson, dün akşam beni endişelendirdiniz.
You had me shrink down and fly into their secret computer lab?
Beni küçültüp gizli bilgisayar laboratuvarlarına sokabileceğini bilmeleri mi gerekir?
If you had disciplined him, he would resent you for it, but towards me- -
Onu disipline etmiş olsaydın, sana hınçlanırdı. Ama bana karşı hınç barındırdığını sanmıyorum.
I had thought that God had sent you to me for a special purpose. I protected you from everyone.
Rabbimin belli bir maksatla seni yanıma gönderdiğini düşünmüş seni herkesten korumuştum.
- You had no need to tell me that.
Bana bunu söylemenize gerek yok.
You know, I had all this inside me.
Biliyorsun, hepsini içimde buldum.
- You never had me.
Sen beni hiç istemedin.
But you had to test me.
Kendin kaşındın.
I had a feeling about you, and I hate to be proven wrong, so you need to tell me right here, right now, are you focused?
Sende bunu hissettim, ama haksız çıkarılmaktan nefret ederim. O yüzden bana şimdi, burada cevap vermen gerek. Odaklanmış durumda mısın?
I never had to worry what was behind me because you... you had my back.
Arkama bakmama bile gerek olmazdı çünkü... sen hep arkamdaydın.
You had to marry me, spoil everything.
Benimle evlenip her şeyi mahvettin.
So you had to stir yourself up with a whore before you could bring yourself to be with me?
Benimle olmaya hazırlanabilmek için kendini bir fahişeyle mi uyandırman gerekiyordu?
You had a free choice between us and you chose me.
İkimizin arasında seçme hakkın vardı ve beni seçtin.
Mark me, if I had 100 men like you, this war would be over tomorrow.
Şuraya yazıyorum, senin gibi 100 adamım olsaydı bu savaş yarın sona ermiş olurdu.
I know and I'm sorry, but you put me in an impossible situation and I had to prove my loyalty to the cause.
Biliyorum, özür dilerim. Beni zor bir duruma soktun benim de davaya bağlılığımı kanıtlamam gerekiyordu.
Yeah, see, when you say things like that, that makes me think you had something to do with it.
Bak işte, böyle şeyler söyleyince ben de bununla bir alakan olduğu izlenimi uyanıyor.
Report what I had just heard, that you are considering keeping this money and know that Nassau will likely burn for it and me with it...
Nassau'nun yerle bir olacağını - benimle birlikte - bilerek duyduklarımı rapor edecektim.
And I remember you telling me that you'd never make the same mistake again, that you had learned the hard way that only God made sons.
Ve bana bir daha bu hatayı tekrarlamayacağını .. yalnızca Tanrı'nın çocuklara sahip olabileceğini .. zor yoldan öğrendiğini söylediğini hatırlıyorum.
I imagine you were counting on it, the notion that all you had left me were bad options guaranteed, ultimately, to serve your ends.
İnanıyorum ki sen de bunu istiyordun, bana sadece kötü seçenekler bıraktığına, bunlarında sana yardımcı olacağına inanıyordun.
And now you are saying to me that she knew she had been crossed and chose to walk away to save herself?
Ve şimdi sen gelmiş bana ona tuzak kurulduğunu anlayıp kendini kurtarmak için kaçtığını mı söylüyorsun?
But when he realized neither had any effect, he promised to deliver you to me.
Fakat sonra bunların beni tatmin etmediğini anlayınca seni bana vereceğine söz verdi.
Let me tell you, i had this kid the entire shift yesterday.
Sana şunu söyleyeyim, dün bütün gün bununla devriyedeydim.
All you had to do was ask me.
Bütün yapman gereken bana sormaktı.
She played me back a little bit of a conversation you had the other day... with a guy named Lou.
O bana senin Lou denen adamla yaptığın görüşmenin küçük bir kısmını tekrar dinletti.
And even if you had a boyfriend, you always had feelings for me underneath.
Kabul et, erkek arkadaşın olduğu zaman bile bana karşı boş değildin.
You almost had me in Shanghai.
Neredeyse beni Shanghai'de yakalıyordunuz.
I just wondered if you had any more news for me about UK Remicon.
Sadece benim için UK Remicon'dan haberlerin var mı diye merak ettim.
but, you see, what troubles me is the amount of influence you had.
Ama, gördün mü, beni ne sıkıntıya sokuyor Sahip olduğunuz etki miktarı.
You knew you were gonna screw Esme tonight, so you kept this from me to blindside me before I had a chance to fire you.
Bu gece Esme'yi öldüreceğini biliyordun Bu yüzden bunu gözümün önüne aldın. Seni kovma şansım olmadı önce.
If you want to point that at me, you had better be ready to shoot it.
Eğer silahı bana doğrultacaksan, tetiği çekmeye hazır olsan iyi edersin.
You said you had something you wanted to show me.
Bana göstermek istediğin bir şey olduğunu söyledin.
Mom, last summer you tried to convince me that I had to marry Bass.
Anne, geçen sefer beni Bass ile evlenmeye iknâ etmeye çalışıyordun.
You came back where Lou had left me
- Lou'nun beni bıraktığı yere gelmiştin.
If Lou had done that, you would have taken me in.
Doğru olsaydı beni çoktan hapse tıkardın.
Please don't tell me that you had sex with him?
Lütfen senin de onunla seks yaptığını söyleme.
Is that why you had your goons bring me up here, Agent Danvers?
O yüzden mi birliklerin beni buraya getirdi?
I know that you've had plenty of chances to kill me. And to kill Kara.
Beni ve Kara'yı öldürebilmek için eline defalarca fırsat geçtiğini biliyorum.
I want to make a difference and if you had an ounce of humanity, you wouldn't just stand there gloating, you would help me!
Bir farklılık yapmak istiyorum. İçinde zerre kadar insanlık olsa karşıma geçip böbürlenmez, bana yardım ederdin.
But... you never told me you had a family.
Ancak bana bir ailen olduğunu hiç söylememiştin.
You told me that you knew that I had nothing to do with that.
Bana o işle bir alakam olmadığını bildiğini söylemiştin.
What about that tail you've had on me the last three weeks?
Son üç haftadır peşime taktığın adamlar ne olacak?
But you had to wait until you were dying to tell me.
Ama bana anlatmak için ölüm döşeğine kadar beklemeyi seçtin.
You know, I don't know if I had played Kirk that it would have dawned on me to have a sense of humor with Spock.
Kirk'ü ben oynamış olsaydım Spock'la dalga geçmek aklıma gelir miydi bilmem. AKTÖR / UZAY YOLU SÜPER HAYRANI
And then she rejected me on the very couch that, earlier that afternoon, I had helped her move, so I ask you, please consider my bill, because in my America, fair is fair.
Hem de taşınmasına yardım ettiğim günün akşamı. Sizden rica ediyorum, bana yapılanları göz ardı etmeyin. Çünkü benim Amerika'mda, adalet yerini bulur.
It's a true story Don't think you're different from those who had left me on the lone cliff
gerçek bir hikaye beni uçurumda bırakanlardan
But I want you to take one look into my eyes and tell me if you really think that I had it any easier.
Gözlerime bak ve söyle benim buralara aynı zorlukları yaşamadan mı geldiğimi sanıyorsun?
- You told me you had.
- Bana kalacağını söylemiştin.
You had the intestinal fortitude to come to my office, to tell me you weren't gonna kiss my ass to earn your internship back.
Ofisime gelip, stajyerliği geri kazanmak için bana yalakalık yapmayacağını söyleme cüretini gösterdin.
- Yeah, and when I got suspicious, because, yes, of course I got suspicious and jealous and everything because, you know, it just seemed weird, he convinced me that I had trust issues. - Everybody was fishing.
- Hepimiz balık tutuyorduk.
I am gonna want every single detail of the emotional affair you had with Kathy DeSantis just like you wanted from me.
Kathy DeSantis ile yaşadığın o duygusal ilişkinin her ayrıntısını istiyorum. Tıpkı benden istediğin gibi.
you had me at 66
you had me worried 35
you had a bad day 18
you had sex 37
you had it coming 17
you had fun 22
you had your chance 121
you had it 22
you had enough 29
you had 116
you had me worried 35
you had a bad day 18
you had sex 37
you had it coming 17
you had fun 22
you had your chance 121
you had it 22
you had enough 29
you had 116