English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ Y ] / You weren't even there

You weren't even there traducir turco

89 traducción paralela
You weren't even there.
Sen orada bile değildin.
You weren't even there.
Orada değildin bile.
And now I'm not even supposed to ask you why you weren't there.
Ve şimdi sana neden orada olmadığını bile soramıyorum.
You weren't even there when North took off.
North toz olduğunda sen yokmuşsun.
Weren't you even listening to us out there?
Dışarıdayken bizi dinlemedin mi?
And I called the St. Francis and the clerk said that you weren't there, and you hadn't even made a reservation.
Ve ben de St. Francis'i aradım... rahip orada olmadığını söyledi, hatta rezervasyon bile yaptırmamışsın.
And, if it weren't for those stupid pigs back there you wouldn't have even a chance to catch me.
Ve orada o domuzlara yakalanmasam, beni yakalayamazdın bile. Peşimden koştururdum seni.
Odell, please, you weren't even there... and I was.
Odell lütfen. Sen orada bile değildin. Ben oradaydım.
Even though you weren't there?
Orada olmadığın halde, öyle mi?
Even though you weren't there?
Orada olmadığın halde mi söyle?
You weren't even there.
Orada bile değildin.
You weren't even there when it happened to the guy.
Adama bu olduğunda siz orda bile değildiniz.
- Mommy, you weren't even there.
- Anne, Sen o anda burada değildin.
You weren't even there.
O gün görevde değildin.
I mean, if you weren't sure, if there was even a chance of her being alive... - Because you would have gone to Z'ha'dum after her. -... why didn't you tell me?
Madem emin değildiniz, madem az da olsa hayatta kalmış olma şansı vardı neden bana söylemediniz?
You weren't even there.
Orda yoktun bile.
Paige, you weren't even there.
Paige, sen orada değildin ki.
You weren't even there!
Orada değildiniz ki!
Even if you thought you weren't responsible, it went wrong and you were there.
Sorumlu olmadığını düşünsen de lşler ters gitti, sen oradaydın.
It's hard when you love someone that much to imagine them having this entire life that you weren't even there for.
Birini o kadar sevince onların, sensiz bir hayat yaşamalarını hayal etmek zor oluyor.
CRITICAL, HALF THE TIME YOU WEREN'T EVEN THERE. WHAT ABOUT YOUR BEHAVIOUR?
Ya senin tavrın ne olcak?
You weren't even there that day.
O gün orada bile değildiniz?
Of course, you weren't to know the colonel had been murdered when you telephoned her at my cottage, but even so, it put her in a difficult position when she went over there.
Benim evden onu aradığında, Albay'ın öldürüldüğünü bilmiyordun tabii. Ama yine de, oraya gittiği için, çok zor bir duruma düşürmüş oldun onu.
You weren't even there.
Sen yoksun diye.
Why are you doing this to me? Come on, Gaius, even back when you weren't nuts... there was always that little voice in your head.
- Gaius, keçileri kaçırmadan önce de kafanda hep bir ses vardı.
You weren't talking, you were interrupting me, and you don't even respect the fact that it was my gig! And I feel like I'm always there for you.
Hayır konuşmuyordun, sözümü bölüyordun, o programı sunan kişi bendim ve sen buna saygı göstermedin, her zaman senin için varmışım gibi hissettiriyorsun.
Even though you're not really there when you're taking the picture...'cause you're too busy recording it... so you retrospectively going to look back on where you weren't... and tell yourself you had a good time. And... but that's what holiday photos are, aren't they?
Fotoğraf çekerken aslında orada değilsiniz çünkü kaydetmekle çok meşgulsünüzdür bunun için geçmişe yönelik olarak nerede olmadığınıza bakacaksınız ve kendinize iyi vakit geçirdiğinizi söyleyeceksiniz.
Besides, you weren't even there!
Ayrıca, sen orada bile değildin!
Well, we're still processing the scene but even if we weren't... grace, I know you think you're ready to go back in there.
Olay yerini hâlâ inceliyoruz. Ama incelemeseydik bile... Grace, oraya girmeye hazır olduğunu düşünüyorsun, biliyorum.
Sookie, you weren't even there.
- Sookie, sen orada bile değildin.
You weren't even the most embarrassing parent there.
Oradaki en utanç verici ebeveyn sen değildin.
- Oh, how do you know? You weren't even there.
Nereden biliyorsun?
Why are you being smart if you weren't even there?
Orda değilsen bile niçin akıllı gibi olmaya çalışıyorsun?
You weren't even there that day.
Sen o gün gelmemiştin bile.
You weren't even there, Christian!
Sen orada değildin bile, Christian! Buraya gel.
That thing will slice through you as if you weren't even there.
Bu şey sanki sen orada yatmıyormuşsun gibi seni kesecek.
You weren't even there.
Ama orada değildin ki.
If we did, you never would have asked me to climb anything, but even when you weren't around, I always felt good knowing you were out there somewhere.
Eğer tanısaydık, benden hiçbir şeye tırmanmamı istemezdin, ama sen buralarda olmasan da, kendimi, her zaman senin buralarda olduğunu bilerek, iyi hissettim.
You almost died back there. Weren't you even a little scared?
Onlarla dövüşürken ölebilirdin.
You weren't even there.
Ambulansta olan bendim.
But you weren't even there.
Ama orada bile değildin ki.
How would you know? You weren't even there.
- Nereden biliyorsun?
Park Royal told me you weren't even registered there.
Park Royal'dekiler bana oraya kayıt yaptırmadığını söylediler.
You were parking the van, you weren't even there.
Sen aracı park ediyordun, orada bile değildin.
Oh, Jethro, what do you know? You weren't even there.
Jethro, nereden bileceksin?
Even if they weren't trying to stop you, there are nine million people in this city.
Seni durdurmaya çalışmasalar bile, bu şehirde dokuz milyon kişi yaşıyor.
In fact, you weren't even there when we started. [Inhales]
Aslında başlarken sen bile orada değildin.
You weren't even there to enjoy it.
- Tadını çıkarmak için orada bile değildin. - Üzülme.
We had a birthday cake in the supply closet, a great big, giant birthday cake, and it tasted even better because you weren't there.
Araç gereç odasında büyük, koskocaman harika bir pasta yedik, ve tadı daha iyiydi çünkü sen orada yoktun.
So, you weren't even there, were you?
Orada bile değildin, değil mi?
If anyone saw you, Maria... if they even think that you weren't there... it all comes down on me!
Eğer birisi seni gördüyse Maria. Orada olmadığını düşünürlerse... Herşey benim üstüme kalır.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]