You will not die traducir turco
323 traducción paralela
You will not die.
Ölmeyeceksin.
Tell me where Mr. Ryan is, And you will not die by this method.
Bana Ryan'ın yerini söyle ve böylece adice ölme.
You will not die alone.
Tek başına ölmeyeceksin.
Mr Kurland, you will not die out there.
Bay Kurland, orada ölmeyeceksiniz.
They will not let you die.
Ölmene izin vermeyecekler.
If you do not return, I will die.
Eğer dönmezsen, öleceğim.
You've done what you wanted Now let me. I will not allow him to die in that chair!
Bu sandalyede oturup kalmasını istemiyorum.
And you will not have to die?
Ve sen de ölmek zorunda olmayacaksın, değil mi?
If this be not my true love, and I am faced with marriage to Griswold, you will die, and by my hand.
Bu benim gerçek aşkım olmazsa, ve Griswold'la evlenmekle karşı karşıya kalırsam, öleceksin hem de benim ellerimle.
I will not live if you must die!
Sen öleceksen, ben yaşayamam!
If you die, it will be by his hand, not by mine.
Ölürsen, onun yüzünden öleceksin, benim değil.
If the arrow is not withdrawn... it is certain you will die.
Eğer ok çıkarılmazsa, kesinlikle öleceksin.
You will not find it, and you will die.
Orayı bulamazsın ve bulamazsan, ölürsün.
Anyway, it's not like you die sooner just because you make a will.
Bunu yaptın diye hemen ölmezsin.
I will not leave you stranded in Cathay, just as I did not let you die on the mountain.
Sizi Kathe'de ortada bırakmayacağım, aynı dağda ölüme terk etmediğim gibi.
And if there's a borehole party and I pray there will be, I'm going to ask to lead it and I'm personally going to shove you down, but not too fast because I want to hear you scream for a long, long time before you die.
Ve bir kuyu partisi düzenlenirse umarım düzenlenir, partiyi ben yöneteceğim ve ellerimle sizi içine sokacağım ama yavaş yavaş çünkü ölmeden önce uzun uzun çığlık attığınızı duymak istiyorum.
And when we die, and you are sent to heaven for doing your conscience... and I am sent to hell for not doing mine, will you come with me, for fellowship?
Peki öldüğümüzde, sen vicdanına uyduğun için cennete gittiğinde... bense vicdanıma uymadığım için cehenneme gittiğimde, cemaat ruhuyla bana katılır mısın?
If you do not operate, Sarek will die.
Ameliyat etmezsen, Sarek ölür.
Save her. Do as your heart tells you to do. And millions will die who did not die before.
Kurtar onu, kalbinin sana söylediğini dinle, daha önce ölmemiş olan milyonlar ölecek.
If you do not rouse the temple spirit, we will all die.
Tapınağın ruhunu uyandıramazsan hepimiz öleceğiz!
I don't understand what you're trying to do, but if you continue, both of us will die, and I, for one, do not wish death.
Ne yaptığını anlamıyorum. Ama buna devam edersen ikimiz de ölürüz ve ölmek istemiyorum.
If the arrow is not withdrawn, it is certain you will die.
Yarın, saldırıya önderlik etmeliyim.
Truly, I will not follow you. You will die.
Gerçekten seninle gelmeyeceğim, anlasana öleceksin!
Not only will you die, but the north magistrate must also die.
Sadece sen ölmeyeceksin, ayrıca Kuzey Sulhu'de ölecek.
I will help you safely to town not to stay here and die foolishly.
Kasabaya sağ salim gitmene yardım edeceğim burada kalıp aptalca ölmene değil.
You have stated that our Lord Jesus Christ was hanged and not crucified, that he didn't want to die, and that he died against his will, that he was a sad person, and that he used to perform miracle-like acts to seduce the people.
Diyorsun ki, İsa Mesih asıldı ve çarmıha gerilmedi, ölmek istemedi ve iradesine rağmen öldü. Mutsuz bir insandı, ve mucize sanatını insanları ayartmak için icra etmeye alışkındı.
Of course you will, my darling but you're not going to die.
Tabii ki yavrum... ama ölmeyeceksin.
And if you do not or will not to my satisfaction, you will surely die for this attempt on my life!
Açıklaman beni tatmin etmezse hayatıma kast ettiğin için, elbette öleceksin!
If Israelis are not criminals, you all, regardless of where coming, you will die
Eğer katil İsrailliler isteklerimize uymazlarsa, Hepiniz, nereli olursanız olun, öleceksiniz.
I promise you, Daddy, your dream will not die.
Sana söz veririm baba, hayalin ölmeyecek.
And I will tell you right now, he will not die.
Ve beni iyi dinle, o ölmeyecek.
When you die, your pictures will go up on that wall with all the others, and not one of you, not a single one of you, ever had to scramble for one lousy vote, and maybe that's why I don't see the mayor here or the DA.
ÖIdüğünüzde, resminiz diğerleri ile beraber duvara gidiyor, ve hiçbiriniz, bir tekiniz bile, bir basit oy için kapışmıyorsunuz, ve belki de bu yüzden başkan yada başsavcıyı buralarda görmüyorum.
Boy, say at me you are friend, so I will not die alone.
Bana dostum de, böylece yalnız ölmem.
If Ho hands the plate to the police Not only you will die but even the syndicate will collapse
Eğer Ho kalıbı polise verirse ölen tek sen olmayacaksın teşkilat bile çökebilir!
Now, I know that you're all upset at me, and you don't really understand why I'm doing this, but I will not roll over and die, and I will rest easy, because I sleep the sleep of the righteous.
Hepinizin bana kızdığını biliyorum ve bunu neden yaptığımı bilmediğinizi de biliyorum. Ama kalkıp da pek takmayacağım rahatıma bakacağım ve yatıp uyuyacağım. Çünkü, ben haklıların uykusunda uyuyorum.
If you 13 men do not select 13 to die with you then I will select 50.
Eğer siz 13 kişi, sizinle beraber ölecek 13 kişiyi seçmezsiniz o takdirde ben 50 kişi seçerim.
You people will not die on me in combat. Galvin was good. He always did everything right.
Uyursanız düşman sizi şişler diyorum ve hep aynı yerde pinekleyip duruyorum.
You may die, but I will not!
Sen öleceksen, ben ölmeyeceğim!
You may not die, all right but even if your life goes on, if you cannot do anything, it will indeed be hell for you.
Belki sen de ölmezsin. Eğer yaşarsan cehennemde hiçbir güç bir şey yapamaz!
I told you! I will not die!
SİZE SÖYLEDİM, BENİ ÖLDÜREMEZSİNİZ!
If we all die, here,... now,..... you will not be able to gloat.
Hepimiz, şimdi burada... ölürsek... bundan zevk duyamayacaksın.
And you will not survive ours. Shall we die together?
Asıl sen, bizimkinden sağ çıkamayacaksın.
When a person thinks they're about to die, nothing they did that day will look worthwhile. That's not what you were going to say.
İnsan ölümle karşılaşınca, her şeyin boş olduğunu düşünür.
You may kill me, but I will not die saying a lie.
Ama yalan söyleyerek ölmem ben anlıyormusun beni.
If you do not listen to me she will die, and the child.
Eğer beni dinlemezseniz kadın da ölecek, çocuk da.
I will not let you die.
Ölmene izin vermeyeceğim.
If you do not, you will die, all of you.
Eğer okumazsanız hepinizi öldüreceğiz.
If I am not satisfied with your answers, you will die.
Cevaplarını tatmin edici bulmazsam, ölürsün.
If you're not willing to die for him or kill for him you will kill him.
Eğer onun için ölmeye ya da öldürmeye hazır değilsen onu öldüreceksin.
I will not watch you die!
Senin ölmeni izleyemem!
I will be forced to tell him that you did not help and you let her die on your fuckin'lawn.
Bana yardım etmediğini ve senin bahçende öldüğünü söylemek zorunda kalırım.
you will be 199
you will be dead 18
you will regret it 32
you will see 125
you will die 193
you will understand 30
you will have 22
you will not 133
you will come 25
you will fail 20
you will be dead 18
you will regret it 32
you will see 125
you will die 193
you will understand 30
you will have 22
you will not 133
you will come 25
you will fail 20